Yapılan Kuzey Kıbrıs başkanlık seçiminin ilk turunun sonuçları şu anda tamamlandı. Zaman geçirmeden sonuçlar üzerinden birkaç kelime etmeyi yeyliyorum. Öyle kavram fetişizmine veya algı operasyonuna dayanmayacam. Rakamlarla oyunlar kurgulayıp da demokrasicilik de yazmayacam. Size sadece kısa bir deyerlendirme yapacam. Şu yüzleşmenizi istediğim anımsatmayla da başlayacam: siz gerçeklerden ne kadar kaçarsanız kaçın, onları birgün gelip sizi yeniden bulur. Yine de anlamayıp kavram fetişizmi ile kendinize ayip algılarla devam ederseniz, yine gün gelir daha da acıtışı şekliyle yüzünüze vurur. Yine mi görmezden gelip ayni ezberemi takılırsınız! Ozaman da artık gerçekleri dahi anlamaycak kadar onlardan kopmuş halde bir debelenme dışında duruşunuz da kalmaz. K. Kıbrıs ne yazık bu sürecin sonuna doğru gidiyor. Yapılanışıyla, müdahaleleriyle ve deyişken dış etken davranışıyla şekillenirken, bunu kabullenip de oynayarak devam ediliyor.
Son seçim bunun nerelere dek gelindiğinin direk uygulamaları oldu. Boru tamirinden dahi tören şovlu probagandalar gerçekleştirildi. Resmen TC bankalı yatırılışla birilerine çek dağıtıldı. Daha ne Olsun: üstelik direk de atres verilip kişi veya kişiler desteklendi. Bunlar hiç olmamış gibi de tıpkı öteki seçimlere benzeyen şekliyle de seçim sonucunu salt rakamlarla kazanan kaybeden analizleri yapılıp, sıkılmadan “cici demokrasi” lafazanlıkları da şimdiden vurgulandı. Yanlışlıklar, rakamnlar üzerinden ve kitlelerin mesajı şeklinde kısır döngüde tartışılmak istendi. K. Kıbrısın gerçeği, Sömürgesel konumu ve ilhaklaşma adımlı yapılanışınınh kültürleşmesinden kimse söz etmedi. Türkiye gerçeği ile oradaki rejimin dönüşümüyle oluşan anlayışın buraya yansıması da pek dokunulmak istenmiyor. Sadece, sayısal ikinci tura kalan adaylar üzerinden başarı hikayesi ve kalamayanların başarısızlık nedenleri fetişizimli kavramlarla anlatılmaya çalışılınıyor. bOzulan büyülerden de pek dokunan olmadı: “özne olma, oyuncu olma, bağımsızlık, egemenlik, çağdaş demokrat kültürümüz” lafları bolca uçuşuyor.*****
Bir akılda tutuğum hafta içi tanık olduğum olguyu da arada iliştireyim: 4 Ekimden beri dünya Kırgızistan seçimlerini haberleştiriyor. Bazı yorumlar da yapılıyor. Benim bir önceki yazımda da olayın özeti vardır. Kırgızistan seçimlerini 3 kesimden gözlemciler izledi. Seçim sonrası yaptıkları açıklamalrda seçimlerde yolsuzluk veya sahterkarlık tutumlarına raslamadıkları, normal seçim gibi yapıldığı raporları daha uçuşurken, Kırgızistan kaynamaya başladı. Bu tip ülkelerdeki seçimleri izleyenlerin bazıları ve Kırgızistanın gazeteci ile aydınları tam da kulağımıza uyarıcı gelecek bir olguyu anlatıyordu: Kırgızistanda seçimler esnasında oy verirken, yolsuzluk veya baskı görünmedi! Ama, kime sorsanız, seçimler döneminde para dağıtılarak oy sağlandığı da bilinmektedir!****
Bu durum size hiç yabancı gelmemesi gerekir: ta baştan Kıbrısta özellikle Türk kesimi deniilen kesimde hep müdahaleler ve rüşvetlr bolca yaşandı. Ama, sonuçta “herkese demokrrasai ve hoşgörülü bir seçim gerçekleşti” haberleri yayıldı. Nedense gerçekler hep gizlendi. Özellikle de seçim öncesi Cumartesi geceleri K. Kıbrısta çok tılsımlıdır. Üstelik, garip bu kavşakla seçim yapılıp seçim dışına çıkıldığı için de adeta yok olup buharlaştırılıyor. Bu seçimde de aynen yaşandı. Öyle gizleme falan da olmadı: Boru açılışı töreninden Akıncıya yapılan tehtitler, medyanın tüm ağızdan hamaset nutku çekmesi, ayrıca direk müdahalelerle her tarafta gezip veya otellerdeki toplantılar o denli net oldu ki. Kimse müdahale yok diyemeyecek durumdadır. Zaten, direk en son Erdoğan eline mikrofonu alıp hat ta töreni de yöneterek söz vererek mesajı verdi. Müdahale ve talimatın hiç de gizlenemeyecek şeklini sundu. Yine de K. Kıbrısta bu durumu pek anlamak istemeyen çok….
Bir konuya daha açıklık getirelim: girişteki kaçılan noktaların önemlilerini yazdım. Bunları mutlaka deyerlendirmelerde dikate koymazsak, konudan da koparız. Sömürgecilik, ilhakcılık ve Türkiye gerçeği sonucu Ersin Tatar veya başkası farketmez, sonuçta Türkiye ile işbirlikçilik adına gerçekleşiyor. Belli ki günümüz rejimi de yansıyış şekil olarak türkiyede her alanda yapıldığı gibi, burada da kendine has işbrilikci istemektedir. Uygunu da Ersin Tatar oldu. Bir anlamda Kıbrıs politikasının uygulaycı siyasal tercihidir. Siyasal bakışıdır. Bunu unutursak, Akıncının yakarışını da anlayamayız: Akıncı tehtitlerden şikayet ederken, tüm çabasıyla Türkiyeye uyumlu olmaya çalışmasına rağmen, karşıt ilan edilmenin de K. Kıbrıs gerçeklerinin yansıyışı olması da birlikte eklenmedi.
Seçimin ilk turu sonlandı. Önemli bir olgu da Türkiye medyası konuya önem verdi. Deyerlendirme yapan basın da oldu. Yalnız bu defa iğneyi kendimize batıracam: Konuyu anlamak için buradaki gazeteci ve akademisyenlere baş vuruldu. Müdahale konusunda konuşturuldular. Gördük ki bolca şikayetin aslında bazen bizden kaynaklandığını da yansıtılar. Eğer size soru sorulursa ve siz verdiğiniz yanıtlarla orayı biklgilendirirken gerçeklerden koparsanız, sonra dönüp “Türkiye solu bizi anlamıyor” şikayetini de yapmanız, gülünç olur. Sanki li K. Kıbrısla hoş görülü demokrasi ve çağdaşlıkla konu saptırılırken, “Tutmaz” lafı resmen yalan. Buradaki tüm müdahalelerle şekillendirildiği, Denktaşın dhi yendiği gerçeği hala bizi gerçeklerin etrafında dolaşarak, Buranın bağımsızz ve demokrat olduğunu söylüyorsak, başkasından söylemediklerimizi söylemelerini bekleme kaleşliğine de düşmeyelim.
Nitekim, şu anda medya resmen demokrasiclik ile rakamsal sonuçlarda dolaşıp normal ülke seçimi tartışmaları yapıyor. Son sözüm sola: Yine bir Akıncı hikayesi yazıyoruz. Yarın masa başında veya saray hikayesindeki durumla şikayet ederseniz, şu nandaki yaptıklarınızı da ben yazacağım. Öyle günü kurtarma veya çaresizlik hikayeleriylen kaypaklığı kurtaramazsınız.
Sonuç: Türkiyenin devleti belli ki Ersin beyi kendine göre en iyi işbirlikçi yapma peşinde. İkinci turda da devam edecek gibidir. Ne kadar yoğunlaşır, yaşayarak öğreneceğiz. Öyle halk dalkavuklukla konuyu da boşaltmayalım. Akıncı en örgütsüz lider olarak bu oyu dahi alıyorsa, oda bbaşka bir tartışma konusu. Tıpkı medyasıyla mesleki örgütleriyle, partielriyle yargıç artırma anayasa referandumunda olanlar gibi. Bunları da başka yazıya.