Yerel önemli gelişmeler yaşandı. Tarihi önemdeki ders bilgili günleri de kaçırmak zorunda kaldım. Kısaca, ikisine deyinip, sizi biraz da uzaklara, Kırgızistan steplerine taşıyacam.
*****
Dün “9 Ekim” günüydü. Ünlü devrimci Che Guavere nın katledişinin yıl dömümüydü. Berlirli dönemin mücadele simgesi oldu. Hala, başta Latin Amerika olmak üzere, ezilen halkların her direnişinde veya sınıfsal çıkışlarda Che Guavere simgesel önder olarak sokaklarda yerini almaktadır. Ölümsüz önemli devrimcilerden birisidir. Tüm saptırmalara ve kulanım yanlışlara rağmen Che Guavere sosyalist devrimci halkların mücadelesinde önemli bayrak haline geldi. Ve yaşamaya devam etmektedir.
Her katlediliş yıl dönümünde bazı yeni bilgiler de belgeler halinde ortaya çıkmaktadır. Kimisi, Che Guavere yı salt askeri mücadele eden ve pratiklerle kavrarken, biraz araştırma yapınca, Çenin çok önemli tesbitleri ve ileriye yönelik uyarılarının da olduğu anlaşılmaktadır. Ekonomi politik klasik öğretiyi eleştiren birisiydi. Prakta kaldığı 66 yılında 6 ay içindeki araştırmalarını Prak defterleri olarak yazdı. Bu belgelerden birisi önemlidir. Che Guavere o dönemde Sovyetlerin kapitalizim ile olan mücadeleyi kaybedeceğini yorumluyordu. Bu tesbit, özellikle üst yapıdaki yaşanan dönüşüm nedeniyle de açıklıyordu. Nitekim, bazı Sovyetler eleştirileri nedeniyle de Bolivyada Sovyetler birliği yanlıları Che Guavere ya destek vermediler. Ek bilgi, hala Çin Sovyet ayrımı keskinleşmediği günelrden söz ediyruz. Buna benzer sosyalist eleştirisel tesbitleri de vardır.
Önemli bir tarihsel cilve de Che Guavere yı 67 yılında Bolivyada vuran teymenlerden birisi, seneler sonra göz operasyonunu Kubada yapmasıydı. Anlayacağınız, devrimci hareketler yaşadıkça Che Guavere nın da adı süreceği de kesindir. Katledilişine karşın hala ezilenlerin mücadelesinde yaşanmaktadır.
****
Öteki tarihi gün daha yakına bizi getiriyor. 10 Ekim 2015 tarihine dek geliriz. Türkiyede toparlanmaya başlanan muhalefet dalgası Ankara garında bir mitink yapıyordu. Girişilen imtihar eylemiyle en büyük katliyanlardan birisi gerçekleşti. Tahminlere göre 113 kişinin katledildiği sanılıyor. Bu eylem, aslında yükselen Türkiye ilerici muhalfetin haziran seçimiyle yükselişine devam etmesine karşın AKP ve genelinde TC devletinin karşı saldırılarının önemlilerinden birisiydi. Böylelikle iptal edilen Haziran seçimi sonrası katliyamlarla sosyalist ekseni kırıp korkutup yeniden oy artırarak 3 Kasımda seçimi alma koşulları yaratıldı. 10 Ekim tıpkı 77 1 Mayıs gibi, yükselen Türkiye muhalefetinin durdururup devletin sldırıya geçtiği dönemin ifadesidir. Hala sorumlular yakalanmadı. Her biri için çok ilginç hikayeler de var. Akılda kalan sözler, ozamanın başbakanı Davutoğlunun oldu: “dökülen kanla birlikte oylarımız artıyor”! Bu net bir itiraftır. Devamında başka katliyamlar da gerçekleşti. Muhalefet kendini hala bu eylemle sokakta toparlayamadı.
*****
Kısa bilgilerle tarihte dolaştıktan sonra, şimdi isteplerin içinde Kırgızistana uğrayalım….
Son günlerde, 4 ekim sonrası seçimlerinde Kırgızistan iyice karıştı. Seçimde hile denip olaylar başladı. Barajı geçemeyen partiler meclisi bastı. Seçim iptal edildi. Olaylar dinlmedi Eski darbeci yönetim kesimi hükümete taşınmak istendi. Hapisteki kimi muhalif serbes brakıldı. Karışıklıklar peşpeşe geldi. Sonuçta, istifası istenen cumhur başkanı sıkı yönetim ilan etti. Darbeyle koltuklara konanları görevden aldı. Hapisten kaçan eski bazı yetkilileri yeniden içeri tıktı.
Bu arada Sovyetlr dağılma sonrası en güçlü Marksis parti olan Kırgızistan partisi de olaylara müdahale yaptı. Şimdi Kırgızistan karmakarışık. Arada Türkiye, Çin ve Rusyanın adı geçiyor. Soros renkli devrim deneyimleri de akılda. Ülke 3 kez böylesi karışıklıklarla yönetimler devirip deyiştirdi. İlkinde adı renkli devrimle “lale” ismi de kondu. Devlet merkezli zayıflıklar, güney kuzey dengesizliklerinin gerilimi, etnik azınlık sorunlarıyla Kırgızistan bağımsızlık sonrası hep istikrarsızlıklarla geçti. Nerede ise her seçim sonrası olaylar yaşandı. Birleşen muhalefet kesimi, sonradan darmadağın oluyor. Dış müdahaleler ise koşulları oldukça zengin. Bu nedenle konuya girdikçe şüpeler de artıyor.
Son dönemde Ermenistan gelişmeler, Belerus seçim sonrası olaylar ve en son Kırgızistan patlamasının peşpeşe gelişinin tesadüf olup olmadığı konuşuluyor. Üstelik ülkede belirli yerlerde mafylaların da güçlendiği görülüyor. Özellikle maden bölgelerinde, her kriz döneminde belirli kesimlerin etki kurma hamleleri oluyor. Etnik durum, dış müdahale ve devlet zayıflığı, her dönem ülkede kirzler oluşturdu. Şimdi, Kırgızistan sıkı yönetimde, Bazı tutuklamalar da oluyor. Geleceği belirsiz. Hele de başkanın da istifasıyla iyice siyasal boşluk da oluşacak.
Yoksul Kırgızistan taşımakta zorlandığı sorunlarla boğuşuyor. Arada Türkiyenin de adı duyuluyor. İçişlerine karışıldığı eleştirileri yüksek sesle vurgulanıyor. Bir dönem K. Kıbrısın da adı geçti.Burada duyulmasına karşın, duymazlık yeniden sığıntı politikası oldu. Ama, Kırgızistan hala kaynıyor. Bağımsızlığın tadını çıkaramadı. Rus üstü veya uzun vadede Amerikanın Çini kuşatma projesinde hesaplanan coğrafyadır.
Anlayacağınız, Kırgızistan oldukça karışık. Şimdi ne olacağı sorunu var. Başta Özbekistanla da içteki özbek sorunundan sınırsal ek proplemleri var. Bu karışıklıklarla, zangin maden ülkesi resmen geleceğin yolunu arıyor.