Hükümetsiz kalmak en kötü hükümet sahibi olmaktan kötüdür gibi bir laf edilmiş ve hükümetsizliğe ağıtlar düzülmüştü. Tanımlamadıkları bir tehdit karşısında kalmış biri gibi açıklamaya çekindiklerinden kendilerini istifaya veya adaylığını çekmeye zorlayan güçten bahsedip kendinden daha fazla korkan arkadaşlarının hatırına geri çekildiklerini anlatan yılların bakanı ve en büyük partinin güçlü bilinen isimlerini izledik. Bir heyula aramızda dolaşmış koca partiler çil yavrusu gibi ortalığa dağılmışlar. Kimse de korktuğunu söyleyemiyor ama herkesin ağzında da en fazla parayı alabilen gibi sözler dolaşıyor.
Biri çekilmiş öbürü çektirilmiş deniyor. CİA’mız da temsil edilecek ama o da adını ağzına almıyor.
Şimdi hükümetimiz varmış ama mecliste nisabı sağlayamadıkları için oturum açamayacak ve meclis felç olacağı için bazı dostlarının canı yanmasın diye muhalif olduğu halde meclise girecek iyi niyetli bir iki kişi bulunursa ne ala! Yoksa yiğitlerimizi darmadağın eden heyulayı teşhis edip elinden kurtulmak gerekecek.
Kısa sürede buna da çare üretileceğini umarız.
Halkımıza pandemi yetmedi bir hükümetsizlik yaşatmamakla yetinmeyip nasıl kurtardıklarını da açıklamaları gerek ki yiğitlerimiz arkadaşları hatırına fedakârlık yapmaya kalkmasınlar.
Meclisin toplantı nisabı milletvekili tam sayısının yarısından bir fazlasıdır diyen bir madde olmasa da iyi olacaktı ama demokrasilerde çareler tükenmez.
İçlerinde “Kim müdahale ettirdi” diye bağıra bağıra göğsünü döven ve “Biz” diye sorumluluğu üstlenip bize de paylaştıranı dinledik. Adam kendinden emin konuşuyordu ama o gitti diye ağıtlar düzülen hükümetin üç yıllık programı Ankara’dan geldi ve son yılının bitmesine günler kaldı ise de yenisinden haber yok. Yani o sorumlu tutulan Kıbrıslı bütçe yapmakla kalmayıp üç yıllık program da yapmalı. Yoksa o da çoktan hazırlandı mı? Onun sorumlusu da biz miyiz?
Galiba sıra başkanlık rejimine gelecek. Madem başkanlık rejimi olsaydı böyle hükümet krizleri olmazdı diye emindirler tam zamanı ama ne yazık ki Güney’deki başkanın bütçesi de tehlikede ve kötü örnek oluyor. Rum başkan ki ABD ile yarışacak kadar sağlam başkanlık rejimidir, muhalifi DİKO’dan oy alamazsa yandı.
Halkımız seçtiklerinin sorumluluğunu taşıdığını unutmamalıdır yoksa kriz kaçınılmaz olur. Şimdiki kriz bize hükümet olmasa da devlet işlerinin yürüdüğünü gösterdi. Arka plandaki rezaletleri yaşatmasaydı daha iyi anlayacak ve bakanlar olmasa da görenler işler götürür deyip telaş etmeyecektik.
İtalya bunun en iyi örneğidir. Yıllarca hükümet kurulamadı ama tarihinde ilk kez İngiltere’den daha hızlı kalkınma hızına ulaştığı açıklanmıştı. Avrupa’da hükümet krizi çok görüldü ama yıllık raporunu yayınlamayan bakanın ardından rapor değil kapısını değiştirme başka bakanlık kapısına gönderilmesi konuları konuşuldu.
Mazeret kabul etmeyip seçmen hesap sormayı benimsemez ve kişisel çıkarına haksız kazanç pazarlığına devam etmeyi tercih ederse napsak boş!