yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKördüğümden gerçekleri yakalamak – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kördüğümden gerçekleri yakalamak – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gerçekten oldukça karışık geçen günlerin içinde bulunuyoruz. Sorunlar resmen kördüyümleştirildi. İstesekde istemesek de sonuçta yaşananların yıkımları içinde kendimiz de bulunmaktadır. En kötüsü,tekrar tekrar uyarıp da hala o  noktaya gelinemeyen gerçeklerdir. Bizim kuşak kendine devrimci derken, Dilyalektik denilen yöntemi de bolca kulanıyordu. Ben bu konuda epey seminer veren kişilerden birisiyğim. Üstelik,yeni devrimciliği yakalamak isteyip, düşünce olarak kafasına koymaya uğraşanlara da Diyalektik üzerine ilk verilen seminerleri de sundum. Güncel gelişmelerle de ilkelerini anlatmaya uğraştım. Aslında, epey de başarılı olduğumu da söylemek mümkün. tTek bir eksiklikle konuşmada bazen hızlanma gibi acayip gelecek süratlenme sonucu anlatılanın anlaşılmama olasılıkları da yaşanıoyordu.

Neden diyalektiği anımsattım: Çünkü, Diyalektiğin önemli ilkeleri  günümüzcde de geçerli. Örnekmi; bolca sorun konuşuruz. Hat ta tersinden başarısızlıkları başarı masalarıyla dahi yok sayma geneleğimiz de hakimdir. Sonuçlar üzerinden bolca konuşulur. Ama, özleri hep yok sayılır veya konuşulmaktan kaçınılma gerçeği de sırıtıyor. Bir bakalım bu söylediklerime:

Meclis başkanı seçme hikayesi, tüm kolaylığına rağmen nerede ise seçilecek ismin dahi basit belirlenme ilkesine rağmen, brakın belirlenmesini, oylamada dahi UBP nereye gelindiğinin acısı çıktı. Sonuçta erken seçim sesleri yükseldi. Hadi bunu geçelim. Adamızda Güvenlik Konseyi genel sekreterinin temsilcisi bulunuyor. İki taraftaki kendince lider diye simgeledikleriyle görüşme yaptı. Ayni gün, buradaki vijdanları sızlatan uygulamalar yapıp müracat edenin diploması ve dilekçesini dahi yok edip OTÜ oluslararası mevzunu insanı sınava sokturmayan Dışişleri bakanı Ankarada atama dışişleri bakanı Çavuşoğluyla görüştü. Her iki konudaki açıklamalar ise bazen miğde bunaltacak derecede kaçışlarla dolu. Yetmedi: Türkiyedeki Başkan yardımcısı ve resmen K. Kıbrısın talimat veren merkezli makamcı Fuat beyin önümüzdeki günlerde adaya geleceği de haberlerde dolaşıyor. Hemen tekrarlayacam: kısa zaman geçti, Ersin Tatarın nasıl seçildiğini hala umarım akılda tutuyorsunuz. Tatarın tekraar tekrar söyledikleri de malum. Ama, tüm bunalr yaşanmamış gibi de Tatar Kıbrıs Türk toplumunun lideri olarak görüşme yapıyor ve ikidebir olmazlarla eleştirdiği Beşli görüşmelere gidebileceği mesajına düştü! Ardından, UBP olayını da herhalde balık havızalı olup akıldan silmediniz umarım. Başkan seçecek ken nasıl geceyarısı telefonuyla darmadağın edilip Erdsanın beklenmeyen atanmış başkanlığı da yaşatıldı. Sonra, meclis başkanlığında gördük ki kocaman övgülü Milli şahlanışlı UBP başkan seçimini kendinin adayı ile yapma şansını dahi kulanamayacak derecede örgütsel mitozlaşma dağınıklığına geldi.

Fırsaat bu ya; Tufan hemen kravatını taktı. Malum danışmanlık hevesiyle ve “demokrasiye yara verme” laflarıyla sesini yükselti. Hukukculuğu ile övündü. UBP veriştirdi. Birileri veya müdahale dediuyse de nedense şu müdahaleciyi falan söylemedi. Kıbrıs sorununda atıp tutup, kendine bilgi dahi verilmediğinmi derken, bunun da nedenini hiç söylemedi. Aslında net söylemediği şu: Ersinin oraya nasıl geldiğini, söylediklerini önce kimin söyleyip Ersinin tekrarladığına da deyinmedi. Demokrasiye verilen darbenin sözünü kulanırken, daha iki yıl önce demokrrasi varmış algısına sarılırken, kendi hükümetinin nasıl göstere göstere bozdurtanları dahi vurgulamadı. Ama, rol muhalefet yapmak gerekiyor ve bu sistemi deyiştirmek deyil, sistemin daha iyi sürdürüleceğini kanıtlayıp sıranın kendisine gelmesiydi.

*****

  1. kıbrısta ben bildim bileli müdahaleler oldu. Kaymağın 58 yılında Türkiyenin müdahalesiyle görüşmeci heyetinden atılıp Denktaşın egemen olduğu tarih, ayni zamanda sonrasında hep tekrarlar yaşandı. Her müdahale, o günkü koşullarına göre gerçekleşti. Yazsam, kitapları dolduracak belgeler var. Nitekim, Tufan müdahale derken, zamanında kendi partisi için de ayni müdahale olduğu için, kendince kıvrak hukukçuluklarla hem muhalif kesimi dizginliyor hem de sıra bana geldimi bakışını salıyordu. Elbet, ikidebir “Türkiyenin talimatıyla, Türkiyenin sayesinde, Türkiyenin olmazsa olmazdırın” UBP kesiminin söyleyecek sözü yoktu. Zaten, seçimde söyletilen yandaşa kıyak ve Türkiyenin sayesindeki ikili algısal kurallarla gelen müdahale desteği ile günümüz şekilendi.

Peki, bu oyunu yazıp oynayan, gerektiğinde rüşvet, gerektiğinde baskı yapan, yetmeyince Ankaradan kükreyerek medyada yasaklara rağmen mesajı çakan Türkiye bu krizlerde konulmaz sa gerçekler nasıl yakalanacak? Siz gerçekleri bir anlamda olayların nedenini vurgulamadan sonucun bir kısmıyla nasıl çözüm getireceksiniz? Diyalektiğin basit ilkesidir, Neden ve sonuç ilişkisi kurularak sorunlar anlaşılır.

******

Burada böylesi gelişmelerle zaten gidikçe deyersizleştirilen mecliste hem de kolay kurala rağmen başken seçilemezken,  nedenler araştırılamadan konuşmak kör düyümü yeni düyümle karıştırmak demek deyil mi? Ama, yine bazı vekilerin eskiden seminer olarak dinledikleri diyalektik ikinci şu ilkesini de geliştirdi: Nicel Birikimler öyle bir noktaya gelir ki sonunda nitel dönüşüme ulaşır. KIbrısta ta ellilerden beri bir kesime Türkiyenin müdahalesi ve taksim teziyle başlayan siyasal yolculuk, Kıbrıs Cumhurieytinde durulmayarak fiylen 74 yılında ada ikiye ayrıldı. Sonrasında her atılan sömürgesel ilhak adımları olurken, masada federasyon üst başlığı ile m  konu gizlenmeye uğraşıldı. Doğrusu da başarılı da olundu. Sonuçta, federasyon falan deniyor da gelinen yolda masada tüm kandırmacalara rağmen oluşturulan yasa dışı veya fiyli ateşkes döngüsünün nasıl yasalaştırma kuralına kondurtmasıdır. İçerik olarak öyle böylen fedarl deyil yasadışı tüm yapılanların yasalaşıp Türkiyenin kalıcılaşması üzerinden gidilmektedir. Zaten koltuğa oturan ister sağ ister sol kişiler, özünde direk sistemi savunup daha iyisini yapacaklarıyla yetindiler. Şimdi masaya bakın da gerçekleri görün. Nitel olarak Kıbrıs federasyona dyeil, Kuzey kısmında net Fuat beyin idari altındaki birim gibi çalışıyor. Bundandır ki Fuat beyin adaya gelirken, başkanlık rejimini anlatacağı da sızan bilgilerle öğreniyoruz.

******

Diyalektiğin bir kurualı da şu: her şey birbirine bağlıdır. Birbirinden ayrı düşünülemez. Fakat, merkez bankası gerçeği, elçiliğin en başta belediyelerle başlanan idare etme biçimi varken, son seçimlerde nasıl direk müdahale yapıldığı dersi verirken, hala burayı normal ülke gibi sunup hem de eşit siyasal dengeyle taleplerin olma çelişkisini de yaşıyoruz. Hele de bu müdahaleyi yapan ülkede her yetkinin tek adam elinde olduğunu, Fuat beyin de onun atadığı birokrat olması da bağlantılar için önemlidir. Şu kural da Türkiyede yaygınlaştı: sahte diplomalı mı çıktı, sayıştayın yolsuzluk raporları mı açıklandı, tutuklular çıplak aramada mı, boğaz içiye atanan rektör sorunu mu var ve sayresi, her gerçeğin başına erişime engel konuluyor. Ozaman, bana söyleyecek ne braktılar?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin