Peşinen belirteyim: tekrardan parlemento baskınının gelişmelerini anlatacak deyilim. Amacım şu: yaşanan olaylar ve bunlar üzerinden yapılan tartışmalara dikat ederek, bence eksik brakılan önemli olgulardan söz edecem. Özellikle konu ABBD ve hele parlemento baskını ile şekillenen iktidarda kalma başkan hamleleri,mutlaka özleriyle ele alınmalıdır. Konuşulur veya haber brakılırken, önemli bazı can acıtacak olgular devre dışı şimdiden brakıldı. Hat ta olayı yapan kesimin kendisinin niteliği dahi yuturuldu. Benzeri olmayan olaylarla benzerlik kurulup, resmen fırsatçılıkla siyasal algı operesayonuna çevrildi. Fakat, olay kesin: Trump sarayda kalma adına önemli bir hamle yaptı ve şimdilik pek başarılı olmadı. Yer ABD ve basılan mekan Parlemento ile bu muhalefet veya kitlesel kendiliğinden gelen öfkeyle dyeil, resmen devlet yönetiminin başkan kurumunun yönlendirilmesiyle gerçekleşti. Parlementoya kolay girilmesinde eğer başkanın rolü göz ardı edilirse,elbet şaşkınlıklar da oluşması aldatmacasına dek gidilir.
Kendimiz,olayları izlerken, bilinçli bölümleriyle birlikte biriktirip yorumlamazsak, operasyon algısının esiri oluruz. Bazen aptal yerine koyulan izleyici veya ahmaklaştırılan kesimler gibi alay edilip yanlış haberlerle de siyasal konuma gelinir. Ozaman da gerçekler karşısında şaşıran veya yalan bilgilerle yönlendirilmenin ahmaklaşan veya aptal gibi seyredip sonra cahilce direnen potansiyel haline gelinir. Bu tehlikeler nedeniyle, uzun uzun gelişmeler yerine, izlediğiniz ve her yerde başka bilgi veya algıyla beyniniz dolarken, yorumlamada dikaten kaçırılmaması gereken taşları da kısa makalemde size yardımcı olma amacıyla deyinecem.****
Yeniden hatırlatayım: konuşulan ülke ABD. Emperyalist sistemin temel gücü. Fakat, hegemonya kırılmasını da yaşadığı dönemden geçiyoruz. Çıkan finansman kapital krizini yönetemeyip hala devam edilmesi durumu var. Yetmezmiş gibi, buna en son sağlık salgını Korona da eklendi. Temel güç ABD her konuda yönetememe ve son sağlık koronasında en çok beceriksizlikle çökmüş yapıyı gösteren ülke konumundadır. Trump, bu koşullarla başkan oldu ve sonlandı. Döneminde eski krizleri yönetemezken, beraberinde sağlık çöküşüyle de epey yıprandı. Fakat, şu gerçek deyişmez: Trump tek başına seçilmedi. Yoğun sermayenin harcadığı parayla seçildi. Krizdkei bir seçenek olarak iktidar oldu. Uyguladığı politikalar da çılgın veya delilik deyil siyasal bir tercihtir. Bunu unutmamak gerekir.
Ayrıca, Amerika hep demorkasi ihraç eden ülke diye dayatıldı. Oysa, herkesin ve hat ta Kıbrıslıların da dahil olan kesim hem çözümü hem de sorumluyu ayni Amerikada buluyordu. Bir Amerikan gazetecinin şu tesbiti önemliydi: Stefin Krizin yazısında “bz Amerikanın dış politikada yaptığı demokrasi uygulamalarının bir benzerni yaşadık. Birçok ülkeye müdahale ettik. Şimdi de aynisi Trump tarafından parlemenytoya karşı gerçekleşti. Diyordu. Konuyu genel Amerikan çizgisiyle açıklayanlar, başka ülkelerdeki uygulamaların dönüp aynen küçük bir kesitinin yaşandığıdır.
Trump, Venezuyelaya baskı yaparken, darbe girişimi ve yetmeyince kaynaklarına el konulup bir faşisti darbeci diye geçici başkan kabulleniyordu. Brezilyada Belssenaroyu seçmek için uydurm suçlarla Lulayı hapsetmesi, Bolivya darbesi ve nicesi hep demokrasi adına yapılıyordu. Ortadoğuda cihatçılarla bölgeyi kavurup demokrasi getireceğini savundu. Yalanlarla Suriyeye yaptıkları da malumumuzdur. Anlaşılan irana karşı anlaşmayı bozup baskı yapması ve bazı suikastler de hep demokrasi ihracı aşkınaydı. Honkonkcular meclisi basıp Amrikan İngiliz bayrağı salarken de özgürlük şerbeti aşkınaydı. Kurdurtulan demokrasi örgütlerinde faşistler, cihatçılar, gericiler ve aşırı muhavazakarlarla özgürlük,demokrasi örnekleri savunuluyordu. IŞİD, Elkayde, Bokoharam gibi örgütler veya Modi, Belsanaro, UOrban gibi hat ta siyasi islam adına Erdoğan hepsi Amerikanın demokrasi uygulama adına iktidara gelmelerinin teşvik edilen liderlerdir.***
Faşistlerle işbirliği yapıp Ukraynada uzlaşındığı anda Parlementoyu faşistlere bastırıp gerici rejim kurarken, sendikacıları da evlerinde yakarak demokrasi rejimine geçildiydi. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Çıkılan anlaşmalardan tutun rebaket de adeta kuşatılan krizlerden fırsat devşirme peşindeydi.
Tekrar edelim: Amerikadaki parlemento baskınını doğru okuyalım. Trump seçim sonuçlarını kabullenmiyordu. Parlementoda sembolik kabulenmeyi dahi ertelemek için bizat kendisi kitleleri yönlendirdi. Sokak tepkisi falan deyildi. Üstelik, protestocular çevre şehierlerden Vaşinktona geldiler. Senato toplantısında yardımcısının apacakları dahi hesaplandı. Sarayın operasyonu yapılırken elbet polis tetbirlerinin de iyi olmaması normal deyilmi? Hatırlayın öldürülen siyahın protestolarındaki polis şiddetini! Oysa parlemento baskınnda gizli dyeil, göstere göstere taşınan kitleler ve Amerikan başkanının konuşması sonrasında basıldı. Bu ayrıntıyı da gözden kaçırmayalım.
Sorun şurda düğümleniyor: şimdiye kadar, Trump kendi seçtiği yargıçlar dahi seçimdeki hile idiyalarını kabullenmediler. Bu başka ülkelerde mümkün olurmu kurumsal yapılara bağlıdır. Amerikan devletinin kurumsal gerçeği işledi. Gelinen aşamada, yapılan suç. Üstelik, bunu direk geçiş dönemindeki Trump örgütledi. Yargı devreye girecek mi? Hemen, bakanlar toplanıp görevden alacaklar mı? Yoksa, kahraman yapmayalım bahanesiyle dokunmayacaklar mı? Bu soruların pratikteki karşılığı, gelecek Amerikaan yaklaşımlarında önemli etki yapacaktır.***
Alışılmamış ve ezber bozan gelişmeler yaşıyoruz. Amerikan sistemini iyi bilmek gerekir. Artık, yetmiyor. Yeni yönelişi de öngörmek gerekir. Bilgisizlik ve fantaziler, geleceği okumakta önemli yanlışları da doğuracak. Unutmayalım: Kıbrıstaki yapıdan Türkiyedeki siyasal islam deneyimleri, hepsi Amerikan demokrasi örneklrinin doğurduğu çocuklardır. Bunlar büyüdü. Zaten, olayın önemsenmesinin nedeni, Trump kadar, Amerikanın sistem içi yaptıkları ile gelecek kuşkularıdır. Sakın, şimdiden estirilen Baydın rüzgarına da kapılmayın.