yaklaşımlarYılmaz ParlanAndrez - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

Andrez – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

Herkes PCR testi için belirlenen merkezlerde mesafe kuralına uymadan toplanan kalabalığı yadırgadı ve şaşırmış gibi yaptı. Ben şaşırmadım mesela.

Davranış şanımıza uygun. Yoksa ülkemizde bu kadar üniversite olması sizi çağdaş modern bir topluluk yaptığını mı sanıyorsunuz?

TC’de yüzlerce üniversite var ama dünya sıralamasındaki yeri her konuda gerilerden başlıyor.

Yetkinin kimde olduğunu hep unutuyoruz ve bize hep hatırlatıyorlar

Burada bir de yetki tartışması var olmayan bir yetki için paralanıyoruz ve birbirimize giriyoruz. Çok açık söyleyim ne alt kurul ne de üst kurul karar veriyor. Ha öyle bir yasa olabilirde bu topraklarda yasaların nasıl çöpe atıldığını hepimiz biliyoruz.  Ama kendimizi yaşadığımız tüm çıplaklığa rağmen ne kadar da kaptırmışız ”Biz yönetiyoruz” diye. Kısaca olaya serinkanlı baktığınızda Sağlık Bakanlığının yetkili olmadığını görebilirsiniz. Bunun yanında en çok tartışılan Sağlık Bakanlığı Başbakan arasındaki yetki tartışması ve atışması var üzgünüm ama Başbakanlık da yetkili değildir onun da yetkileri kağıt üzerindedir tıpkı Polisin Başbakana bağlı olduğu yazdığı gibi ama yetkili midir? Hayır…  Geriye Cumhurbaşkanı kalıyor. O ise açıkça ‘’Ben Türkiye’nin adamı olmaktan gurur duyarım’’ dedikten sonra neyin tartışmasını yapabiliriz ki. Bu ülkede 10’ncu maddeden kim sorumluysa yetki de ordadır işte bu yüzden çok paralamayın kendinizi.

Müdahaleler cumhuriyeti

Biliyorum bir çoğunuz buna itiraz edeceksiniz o zaman yakın tarihte neler oldu bir bakalım. UBP kurultayında yaşanan rezilliği nasıl da unuttuk! Hani iki başkan  adayı vardı çok heyecanlıydılar ama ne oldu aniden kayboldular o günlerde ve konuşmadılar. Sonrasında ise yapılan konuşmaların bir değeri yoktur. Koskoca hükümet partisi parti başkanını seçemedi yapılan müdahalelerden dolayı ve Başbakan da bir müdahale ile atandı ama onu da unuttuk herşeyi unuttuğumuz gibi.

Ya ondan önce Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan müdahalaleri ne çabuk da unuttuk!

Eski Cumhurbaşkanı Büyükelçilik konutunun aleni şekilde bir seçim karargahına dönüştürüldüğünü söylememiş miydi? Akabinde orda da bir atama hayat bulmadı mı?

Bu ülkede bir çok konuda toplum mühendisliği devrede olmadı mı?

Daha dün Büyükelçinin de katıldığı bir koordinasyon toplantısı yapılmamış mıydı Cumhurbaşkanlığı sarayında?

Üstelik toplantı resmi de ajanslarca servis edildi okurlara, izleyenlere buna rağmen görmezden geldik. Olağan dışı herşeyi normal görme bize has bir davranış biçimi olsa gerek! Üstelik her ay da toplanıyor bu koordinasyon kurulu ama yine unutuyor görmüyoruz işte!

Nerede görülmüştür böyle bir şey? Söyleyin de bilelim. Yani bir elçi İngiliz Başbakanı alıp ikide birde öyle bir toplantı yapabilir mi? Ya Pandemi süresinde özel jet olayına ne diyeceksiniz var mı bir itirazınız? Kurultayda adaylardan biri ‘’Kazanırsam özel jet olayını açıklayacağım’’ diyeverdi ve sonrasını biliyorsunuz adaylıktan oldu.

Sırtınızda andrez oynarlar

Hala yetkinin sizde olduğu konusunda çok ısrarcı mısınız?

E siz bu kadar çabuk unutursanız onlarda sırtınızda andrez oynar andrez!

Niye şaşırıyoruz ki bu yaşananlara ben şaşırmadım mesela biz buyuz işte her tarafta mantar gibi üniversite olması da bir şeyi değiştirmiyor.

Kusura bakmayın bunu ikide bir de yüzünüze vuruyorum ama çok çabuk unutuyoruz ve unutkanlığın da bir sınırı vardır yahu!

Bir cehalet manzumesidir kuzey Kıbrıs.

Özür ama okumayınan ne akıllı ne de zeki olunmuyor maalesef.

Ya nasıl olunuyor onu da söyleyim, hayattan yaşananlardan ders alınarak. Biz ise 24 saat sonrasını unutup ülkeyi ”Biz yönetiyoruz” havasındayız

E hal böyle olunca sonrası da hüsran oluyor tabi!

Kaos ortamında insanları yönetmek çok daha kolaydır

Kimbilir belki de bilerek yapılmış organize edilmiştir yığılmalar, işin içinde kasıt olamaz mı?

Lütfen yanıt vermeden önce iyice düşünün çünkü iki gün boyunca bu olayı konuştuk başka bir şeyi değil. Hatta hatırlatayım buna benzer bir olayda TC’de olmuştu geçen yıl ve insanlar bir anda marketlere hücüm etmiş adeta yığılmışlardı oralara ve İç işleri Bakanı Süleyman Soylu da istifa etmiş özür dilemişti. ”Sorumluluk bende” demişti.

Bu özür tabi işin şov tarafıydı istifa sonrası ise Reis istifasını kabul etmeyince  geri gelmiş hiçbir şey olmamış gibi de büyük bir edayla koltuğa oturmuştu bey efendi. Ne kadar kurnazca değil mi? Önce istifa ediyorsunuz sonra geri dönüyorsunuz. Bir taşla iki kuş buna derler işte.

Sesinizi duyar gibiyim ”Yo bu kadarını yapamazlar” Neçin yapamasınlar bir kaos ortamı yaratmak istemiş olamazlar mı?

Unutulmasın ki bu işlerde ellerine kimse su dökemediği gibi kaos ortamında insanları yönetmek çok daha kolaydır.

Toplum olarak sorgulama yetimizi kaybettik

Yine unutmayalım bu ülkenin insan hakları karnesi ortada. Kendi halkına bir çok konuda zülüm etmiş insan haklarını ihlal etmiş bok bile yedirmiş bir ülkeden bahsediyoruz. Bunu ben söylemiyorum o ülkede ki mahkeme kayıtları ve sonrasında İnsan Hakları mahkemesi söylüyor…

Bakınız dünyanın gözü önünde Boğaziçi üniversitesinde okuyan çocuklara ne yapıyorlar. Tüm bunlar hep kamuoyu önünde olmasına rağmen görmüyor aklımız ve gözlerimiz PCR testi kuyruğuna takılıyor konuşuyor da konuşuyoruz ve esası gözden kaçırdığımız gibi ardından yeni kararlar devreye giriyor.

Toplum olarak sorgulama yetimizi kaybettiğimizden iki gün önce yapılan müdahaleleri bile unutuyoruz ve bu ülkeyi Sağlık Bakanı’nın ya da ona bağlı kurulun yönettiğini sanıyoruz.

Kaldı ki adam size bir çok defalar yetkili gibi görünmesine rağmen yetkili olmadığını acı gözlerle söylüyor zaten.

Kalemizde peş peşe goller

Bir daha soruyorum bu olayda kasıt olamaz mı? Ben ille da öyledir demiyorum ama ufkumuzu açmak için zincirleme sorular sormamız gerekmiyor mu?

Onun tek başına yetkili olmadığını biliyoruz. Kaç kez alınan kararların sabahtan akşama değiştirildiğini de biliyoruz.

Bizi yöneten üst yönetimin ne kadar kurnaz olduğunu biliyoruz.

Ona bağlı olan alt yönetimin onlara ne kadar bağımlı olduğunu da biliyoruz.

Unutulmasın ki kaos ortamında topluluklar daha kolay yönetiliyor ve kalenizde peş peşe goller görüyorsunuz.

Siz PCR testini tartışırken onlar emirnamelere bir daha dokundular

İşte gördünüz siz PCR testi kuyruğuna takılmışken onlar kaşla göz arasında Emirnamelere tekrardan dokundular ve bu rantın kapısını ardına kadar açtılar. Türkçesi Rum malları daha hızlı dağıtılıp imara açılacak. Hem de böylesi bir ortamda.

Etrafımızda, dünya da çok önemli gelişmeler oluyor mesela Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili uluslararası çok ciddi gelişmeler ve baskılar var.

Siz bunları görmeyesiniz sorgulamayasınız diyedir bütün bu çabaları.

Hatırlayın daha düne kadar ”Federasyon bitti artık egemen eşit iki devlet var tanımazlarsa masaya oturmayız” diyorlardı. Ne oldu da aniden toplantıya gideceklerini deklere ettiler. Yoksa KKTC’yi tanıdılar da bizim mi haberimiz olmadı?

EKONOMİK VE SİYASİ ÇATI ÇÖKMÜŞTÜR

Mesela siz PCR test görüntülerini tartışırken görülmesini istemedikleri bir şeyi daha sakladılar sizden. Kıbrısın kuzeyinde siyasi ve ekonomik ÇATI’nın çöktüğünü sakladılar. Yani ticaret erbabıbın toptan havlu attığı, turizmin kapısına kilit vurulduğu, binlerce insanın işsiz kaldığı, açlığın, fakirliğin görülmesini istemediler. Ya Maraş ve dağdaki bayrak edebiyatına ne diyeceksiniz? İnsanlar açken, sağlık sistemi yerlerde sürünüp hastanelerde  ilaç bulunmazken 50 ton boya harcayıp dağı taşı boyuyor refiklerimiz çevreyi kirletip ekolojik felaket de cabası tüm bunlar yetmezmiş gibi resim çekip ajanslara servis edilip siyasi rant sağlanıyor.

Kapanmayı size yaptırdılar

Diyeceğim o ki bunların tümüde toplum mühendisliği gerektiren politikalardır. Son olarak farkındamısınız ki kapanmayı da size yaptırdılar siz talep ettiniz eve kapanmayı. Bu kadar işin ehli olup kurnazca hareket edebiliyorlar böylece oluşabilecek herhangi bir tepkiyi de önlemiş oluyor. ‘’Siz talep ettiniz’’ Toplum mühendisliği böyle bir şeydir işte. Statüko dediğimiz şeyin 46 yılın sonunda bütün kokuşmuşluğa rağmen dimdik ayakta olmasının sebebi budur işte.

Bakalım daha neler yaptılar da göremiyoruz hele bir toz duman otursun da!

Değerli okurlar soru sormak hayatı sorgulamak durumundayız bunları yapamıyorsak yaşayacağımız herşey müstahak olacağı gibi daha çok sırtımızda andrez oynarlar!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin