yaklaşımlarÖzkan YıkıcıCem Karaca’nın anısına – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Cem Karaca’nın anısına – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bazı sanatçılar vardır ki yaratıkları eserlerle hem sanatlsal alanda önemli yere gelir hem de sanatıyla yaşadığı dönemin tarihini de yaşatır. Cem Karaca, yukarda özetlediğim ikili sanatın temsilcisi oldu. Eserleriyle hem sevildi, hem yenmi açılımlar yaparken, yaşadığı dönemin de siyasal tarihini müzik ezgileri ve yazılan sözlerle de besteleriyle de sanatlaştırdı. Siyasi yakın tarihin müzikle bezenmiş kitabını yazdı. Bu nedenle, Cem Karaca hem önemli Rok Anadolu müziğinin yaratıcılarından biri olurken, Atmışlar ortasından ikibin başına Türkiyede yaşanan altüstlerin kültürel dönüşümleri ile siyasal tarihin de tınılarla anlatısını da oluşturdu. Cem Karracayı dinlerken, ezgileri yanında her tınının da tarihsel yaşanırlığını da birlikte anlama şansımız oldu. Müzikalin belgesel gerçeğini çok yönlü Karacada buluyoruk. Bunun sonucu olarak, ölümünün yıl dönümünde Cem Karaca anısına yazmayı da düşünmemin normal olması da gayet doğal karşılanması gerekir.

Cem karaca,müzik dünyasına girerken, Türkiyede hem siyasal hem sosyolojik hem de siyasal olarak oldukça çalkantılı dönemdeydi. Müzikte yeni atılımla batı müzikle buluşma girişimi olurken, Anadoludan kentlere göç ve hat ta yurt  dışına gidişler de başlandı. Siyasal olarak Atmışlar devrimci hareketlerinin de yükseldiği dönemdi. Tam da bu süreçte müzikte batıya açılmada Cem Karacanın Emrah ezgisi çıktı. Batı esrümanlarıyla birlikte yeni müzik seçeneği türkiyede dalgalanmaya başlandı. Batılılaşma, moderinleşme veya teknolojik yenilikle deyişik esruman kullanımının müziksel sentezleri ortaya çıktı. Türkiyede Batı ezgili müziklerin sevilmesinde Cem Karacanın önemi tartışılmazdır. Emrahla başlayan yolculukta Resimdeki Gözyaşları ve Zeyno gibi ezgiler Türkiyede ve hat ta Yurtddışında sevildi. Bir anlamda önemli dinleyici kitlesine de ulaşıldı.

Yetmiş başlarında Karaca ikili yeni çizgiye geçti. Anadolu Folkunu da kulanarak bağlamayla birlikte eser yapmaya başlarken; Dadaloğlu ezgisiyle de protez müzikle kaynaştırdı. Anadolu rokun temelini de atıyuordu. Hem de Protezz müzikle birlikte. Devamında,gelişen devrimci dalgayla Oy gülüm Oy ile yola devam eder. Mutlaka yavrum ve simgeleşen Parkayla bu dönemde önemli eserler verdi. Ayrıca, Tamirci çırağı ve Safinaz gibi eserlerle de bir romanlık veya filimlik birikimi ufak müzik ezgisine sığdırtıp müzikleştirdi….

Seksenlerde ise Karaca, ikinci defa Almanya sürgünü ile gurbeti yaşadı. Bunu anlatan ezgiler yaptı. Sonra Türkiyeye dönüşüyle seksenlerin dalgalanmasına uygun müzikler yapdı. Döndüm be oh be gibi veya Yarım Porsyon aydınlık şarkılaıyla eleştirel durumları da söyledi. Karaca Seksenlerde yaşanan çelişkili Türkiyenin müzikteki yansıyışın eserleriyle belgeledi. Kendi de bu koşullara uygun davrandı. Yine de teknolojik gelişmeleri esrumanlarla harmanlatı. Birçok beste yaptı. Anadolu roka uygun birçok bestesi oldu. Kahya Yaya ile anadoludaki çarpık gelişmelerin kent resmini müzikle seslendirdi.

Doksanların karışıklığında Cem Karaca da epey suskun kaldı. Fakat, Doksanların sonundaki kaset çalışması adeta dönemin tarihi çelişkisini de yansıtıyordu. Albümün girişinde “ Bindik bir alamete” şarkıssıyla bilinmezliklerin uolculuğunu aktarırken, son ezgisindeki ilahi ile dinciliğin de nedenli etkinleştirildiğini vurguluyordu. Bir anlamda çalışma Türkiyenin o  dönemki deyişik denklemlerinin çelişkilerinin örülmüş bütünsel eseriydi. Yeni albümüne hazırlanırken de hayata gözlerini yumdu.*****

Özetlenen Cem Karaca yaşamı hem müzik hem de yakın siyasal tarihtir. Tek tip olmayan müziksel zenginlik içerir. Otantik bağlama,mey zurna veya eskiden kulanılıp şimdilerde kulaanılmayan ıklı esrumanlar olurken, gitardan orka varan evrensel batı esrummanlarıyla gayet uyumlu şekilde kulanıldı. Aşklar, doğal sevgisi, isyanlar, geçmişten gelen sesler ve son dönemde dinsel ilahiler hepsi Karacaların şarkılarında mevcut. Hele de sesini kulanma şekli, gürleyerek veya gürleyeni yumuşatıp kadifeleştirme becerileri sesin söze ve ezgiye göre oturmasını sağlıyordu. Lümüna gibi yumuşak sesle başlarken, Oy Babo gibi acyip retorik vurgularla da karşılaşırdık. Tamirci çırağında deyişik motifleri ayni seste kaynaştırıyordu. Hüzünden isyana fırlama anlarına raslardık. Anlatıklarıyla Şeh Betretinden günümüzde Nazıma dek gelirdik. Asırlar öncesi isyanın günümüz sokağı ile buluşmasını Dadaloğlu ile yapıyordu. Çok yönlü sanatçıydı.***

Koşullara göre eser vermesi, onu bazen beyenip de eleştiren ikili dinleyenini de oluşturdu. Deyişen koşullara göre ki Cem karacayı, bazen kimileri anlamakta zorlanıyordu. Oysa her dönemde hhangi motifle olursa olsun, Cem Karacanın eserleri önemli yaratıcılıkla yorumlanma şekli nedeniyle n  sevilmekteydi. Bir tarihin de anlatısı etkisi olunca tutuculukta eleştirilmesi de normaldi. Sonuçta, Cem Karacayı Cem  karaca gibi anlarsak sorun da kalmaz.

Cahit Berkayın Karacanın cenazesindeki sözlerini anımsatarak makaleyi tamamlayım: “Haydi medya: Bir Cem Karaca yaratın bakalım”*

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin