Konuya direk girmeden, bizi de içine alan önemli bir geçmiş konuşmasına mutlaka deyinmem gerektiğine inanıyorum. Kıbrıs TV prokramında Hasan Hastürer yayınlatığı prokramında pek de birielrinin deyinmek istemediği önemli tarihi bilginin bir kısmını iki defadır açıklıyor. 1974 yılında yapılıp tamamlanmış hale getirilen iki toplum görüşmelerindeki Makariyosun Türkiyeinin garatörlüğüne itiraz edip ret etiğini hatırlatır. Fakat, klasik Kıbrıslı kaçışını da gerçekleştirmeyerek, Kisincırın olaya müdahalesini, o yılın baharında yapılan ABD Sovyet Dışişleri görüşmelrine Makariyosun seviye nedeniyle katılmadığını da ekliyor. Gromiko ve Kisincırın görüşmesinden çıkan görüşler belliydi. Darbenin de kesinleştiği de anlaşıldı. Ayrıca, gayet yakaından bildiğim ve Amerikanın Lefkoşa elciğinde görüşmeye giden iki kişinin de senelerdir doğruladığı ikilem oartaya çıktı. Darbeyle Makariyos devrilip Denktaş Kliridisin anlaşmayı imzlaacağı, bu arada bazı temizliklerin de olacağı ilk haesaptı. Kazaya uğranıp Makariyos kurtulunca da akabinde Türkiyenin müdahale edeceği ikinci seçenek olarak da hazırlandı. Nitekim, darbede biraz devre dışı brakıldığı hisiyle ingilterenin Makariyosu kaçırdığı görüşleri de yaygındır. Bu Hasan Hastürerin başlatığı ve eksik braktığı yönüyle konu bu. Bunların daha genişini darbe döneminde çok daha faza bu arşivlerde benim kalemimden vardır. Son söz, beni sıkıntıya koyacak tutum hasan Hastürerin konuştuğu durum deyil, eski mücadele veya bazı aydınların Kıbrıs darbesi ve müdahalesinde Amerikayı kurtarma yazılarına başlamalarıdır.****
Gelelim konumuza: aslında son günlerin Baydının Rusya kurşunu bekleniyordu. Belki, kimilerine göre kulanılan dilin diplomasiye aykırılıktan olacak, kimisi de daha zaman varken buna girişiminin erken olma düşüncesi nedeniyle biraz sürpriz gibi geldi. Resmen, Baydın Putini suçlyor, anbargoların artacağı ve ona karşı sert sözler kulanmaktadır. Beklenmeyen refleksle de Putin hemen Amerikadaki elçisini geri çağırıyıor ve Baydına ayni frakanstan “aynaya bakmasını” söylüyordu. Bu dil diplomatik dışı daha krizli tırmanışın simgesidir.
Okuduysanız, Baydın döneminde önemli iki düşünce kuruluşun görüşlerini yazdım: “Kisincır ve Brenizki”. Baydının belli olan stratejisi Rusyaya karşı daha sert tavır koyacağıdır. Çini ekonomik rekabet eksenine koyarken, Rusyaya karşı da Doksanların Avrasya stratejik kuşatma planının ortasına yerleştiriyordu. Kulandığı probaganda düşüncesi ise bilinen paranoyaliğin tekrarıydı. Rusyanın ABD seçimlerine müdahale etiğini söylüyor, bazı etki alanlarına müdahale edileceğinin direk mesajını çıkarıyordu. Gerçi, Trump zamanında da Rusyala ilişkiler iyi deyildi. Ancak, Trump yine de birçok Amerkan kurumuna rağmen bir dereede tutmaya çalıştı. Baydın iki düşman diye anılan ülkeyi, ayni stratejinin iki yörüngesine konydurtu. Söylediklerinin doğruluğu tartışılır. Hat da her ülkenin seçimlerine direk müdahale eden, askeri darbeler yapan Amerika, kendi seçimlerine müdahale edenin ne derecede etkili olacağı da sınırlı olan tutuma bu denli abartı politik hırs büründürmesi, emperyalist rekabetin hegemonya sermaye pazarının anlayışı olduğunu akıldan çıkarmayalım.
Gerçi, Ukraynada bahar içinde gerilimin bizat batılılarca keskinleştirme düşüncesinde olduğu beklentisi vardı. Suriye konusunda arayışların başladığı da kesin. Libyada Rusyanın devre dışı brakılma hesapları yoğunlaştırıldı. Kafkasyada yeni alan arayışları İsrail ve Türkiye ayağı ile tetiklendiriliyordu. Bazı krizlerin tırmanması da normal gelecekti. Ekonomik anbargoların artırılıp beraberinde Avrupalıları da zorlamaya çalışınacaktı. Ancak, Baydının ansızın Putine yönelik kulandığı dil ve Rusyanın hemen karşılık vermesi,konunun kriz döneminde oluşu ile Emperyalistler arası rekabetin nedenli sıkıştığının da mesajıdır. Belli olan, Baydın dünyaya dönerken, Trump işi deyil kendi işine göre davranacağıdır. Ne yazık, bazı yerlerde tırmanacak kriz nedeniyle birileri Trumpu arayacaktı. Bunlardan birisi Putin, ötekisi de Erdoğandır.
Gelişmeler şunu da yansıtacak: Amerikan yapılanışı içinde olan ülkelerde önemli sorunlar getirecek. Almanya ve Türkiye bunu direk yaşayacak. Sinsice İngiltere de buna benzin dökecektir.Füzelelr krizi gibi konular Amerikan türkiye deyil, ABD Rusya geriliminin yansıyışı olarak gündemde dolaşacak. Bir anlamda İkili davranan ve gerektiğinde çıkarına göre Rusya ile de yakınlaşan Türkiye gibi ülkelerde sorunlar baskılar getirmeye adaydır. Füzelerin kendisi Rus etiketli olmasından dolayı daha bir baskılanma esrumanı olacaktır. Ayni şekilde AB Rusya anlaşmaları Amerikan sermayesine rekabet olumsuzluğu için almanyaya italyaya sorun haline gelecektir. Daha güncel konu olan sağlıkta Rusyanın Sputnik aşısına karşı konulan diplomatik engeler yine rekabet ve Baydın droktirinden dolayıdır.
Bunu Suriye ekseninde, Akdeniz petrolunda da yaşayacağız. Bakış diplomatik veya görüşmelerle deyil amerikanın yeniden hegemonya kurma politikasının özünden dolayı olduğu kesin, demokratik falan denilen sözlerin anlamı ise ikincil olduğu zaten tartışılmazdır. Fakat, kimisi emperyalizmi unutup Baydınla dünyanın demokrasi dönüşünü bekliyor. Kıbrısa çözüm önceliğinin geleceğini umut ediyor. Oysa baydının ilk hamleleriyle konuya emperyalist bakışı yanına kurumsal toparlama ile sermaye örgütlenme şekliyle çok yönlü politik basıklanmalarla dünyaya yeniden kaybedilen hegemonyayı geri alarak kanıtlamaya girişti.
Rusya ise sınırlı kapasitesine karşın tarihten de öğrentdikleri vardır. Gorbaçovla yapılan birçok anlaşmaya Amerikanın nasıl uymadığının beledini de ödedi. Ukrayna ve Gürcistaan kapısına dek bunu çiğneyenlere ankcak Putin dönüş hareketiyle dur dediler. Şimdi, Baydın, brakılan yerden Rusyayı kuşatmaya hız vereceğinin işaretlerini haykırıyor. Suriye konusunda da yandaşlarla neler yapacağı de kuşkularla dolu. Belli olan, Rusya bu hamleleri bekliyordu. Onun için Trumpu tercih ediyordu. Amnargolarla yaşarken ve müdahale yaptığı suçlanırken, en çirkin müdahaleleri Amerikanın yaptığı gerçeği de gizlenecek gibi deyildir. Şimdi, bu krizle verilecek direncin birlikte öteki ülkelerin tutumu da önemli hale geldi. Türkiye bu konuda oldukça fazla ileri gidemeyecek durumdadır. Avrupa ve özellikle Almanya merakla bekleniyor.
Daha ilk adımlarla Baydın bizi doğrubirileri hala onun demokrasi veözgürlük getireceğine inanıyormu? Galiba, kapitalist kısgaçtaki önerimiz de sınırlı. Hele TC gibi AKP rejimlerinden bağımsızlık çizgisi beklemek daha bir acıtıcı düşüncedir. Emperyaliğst kriz ve savaşın yükselen seçeneklerden birisi olması, bunun bizim bölgede de ağırlıklı oynanması sonucu, bedeli epey ağır olacaktır. Ama hala birileri telefon bekliyor, ötekiler barışın adımlarını duymak istemektedir. Bakalım gelecek günler neyi gösterecek.