Kıbrıs’ın kuzeyinde egemenlik kayıtsız şartsız TC’nindir

Yeniçağ podcastını dinleyin

YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı, anayasa mahkemesi kararı sonrası başlayan tartışmayı değerlendirdi. Açıklama şöyle:

Bir süredir özellikle Ersin Tatar’ın ağzına sakız ettiği “eşit egemenlik” talebinin balon olduğunu ortaya koyan bir süreci yaşadık, yeniden hatırlatıldı ki Kıbrıs’ın kuzeyinde egemenlik kayıtsız şartsız TC’nindir.

UBP’nin sloganlarından en çok öne çıkanın ‘KKTC’yi kuran ve sonsuza kadar yaşatacak’ parti olduğunu hatırlatırız, devletler kurumları ile var olurlar, egemenlik de, yaşatma da kurumların savunulmasından geçer. Her devlet yasama, yürütme ve yargıdan oluşan güç ayrılıklarının demokratik şekilde çalışabildiği oranda çağdaş bir görünümde olur. Devletin başı olduğunu söyleyen Ersin Tatar yargının başına yönelik yabancı bir devlet adamının saldırılarını alkışlayarak, destek olarak özünde kktc’nin ne saygın ne çağdaş bir devlet olmadığını da ilan etmiş oldu. Tayyip Erdoğan’ın açıklamasındaki burdaki gibi herşey orda da olacak demesine de ses çıkarmadığına göre kktc’nin de olmadığını da kabül etmiş oldu. Aslında Kıbrıs’ın kuzeyinin Türkiye’nin yerel bir alt idaresi olduğunu on yıllardır YKP söylemektedir ama bazıları buna öfke ile karşı çıkmaktaydı, YKP bu çevrelere açıkça sorar, hani, egemen çağdaş devlet nerde? Anayasa Mahkemesi başkanına hakaretler edilirken emir eri gibi yabancı ülke başkanın talimatlarını yerine getireceğini açıklayanların olduğu idareye devlet mi denir? Bir ara biz kabile değiliz diye serzenişlerde bulunulmuştu, kabile yönetimlerinde bile kendi kurumlarına saygı vardır, bu son olayla UBP liderliği kendi kurumlarına bile saygı duymayarak aslında kktc’nin tabutuna kendisi bile çiviyi çaktı, nasıl uluslararası alanda tanınma isteyecek? TC’nin adanın kuzeyindeki sömürge yönetimi olmadıklarını yabancı diplomatlara nasıl ispatlayacaklar?

Tayyip Erdoğan’ın yanıltıldığını, aslında Anayasa Mahkemesi kararının başka olduğunu, ona doğruların aktarılması gerektiğini söyleyerek konuyu saptırmaya çalışanları da üzülerek gözlemlemekteyiz. Yüzlerce odalı sarayı, onlarca danışması olan Tayyip Erdoğan’ın yanıltıldığını iddia etmek ya saflıktır ya da bazı kesimleri kızdırmadan muhalefet etme girişimidir. Türkiye’de Kürt, Türk, aydın, gazeteci, aktivist onbinlerce insan cezaevindedir, bir kısmı cezaevi yolundadır, haklarında soruşturmalar sürmektedir; Tayyip Erdoğan tümü ile ilgili manipülasyonlar yapmaktadır, yapamaya devam etmektedir. Gezi direnişi üzerine hala yalanlar söylemektedir. Tüm bu konularda da yanıltılmaktadır? Ayak üstü, üç beş kelimelik bir açıklama yapılmış olsa, anlık bir tepki olduğu düşünülebilirdi ama açıklamanın yapılma şekli organize idi, arka arkaya da kaçak saraydan Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik salvoların gelmesi de konun organize olduğunu ortaya koymaktadır, yoksa kaçak saray şürekası da kararın içeriğini çok iyi bilir, elbette bizim bazı çevreler de konunun Anayasa Mahkemesi kararı olmadığını anlayacaktır, umalım ki geç olmadan gerçek görülür.

Türkiye Cumhuriyeti 1974 işgal ettiği bu coğrafyada fetihçi zihniyet ile nüfus taşıyıp demografik yapıyı değiştirmiş, değiştirdiği yapının haklarını iddia edip sosyo kültür dayatmalar yapmış, şimdi de Sunni İslam çerçevesinde burayı dönüştürme aşamasındadır. Bu nedenle yeni imam hatiplerin açılması, yeni külliyelerin yapılması Kuran kursları adı altında dini tarikatların şeriatçı eğitim vermesi Tayyip Erdoğan’ın dindar ve kindar nesil yetiştirme projesinin parçasıdır, Kıbrıs’ın kuzeyine de an itibari ile dayatılan budur.

YKP yeniden hatırlatır ki Kıbrıs sorunun çözülmesi için mücadele Kıbrıs’ta yaşayan herkesin geleceği için tek çıkış yoludur, bunun için daha fazla mücadele edilmesinin altını bir kez daha çizer…

- Advertisement -spot_img

Yeniçağ Podcastını dinleyin

- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol