yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKöpükleştirilerek krizlere salınmak istenen Çin – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Köpükleştirilerek krizlere salınmak istenen Çin – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yerel ve bölgeselden biraz açılıp dünya eksenine girmek niyetindeyim. Özellikle, Baydın dönemiyle yeniden Emperyalist balançslarla oynama başlayınca, Rusya ve Çin karşıt düşman eksenine konuldu. Kuşatılması gereken, engelenmesi algısı kondurtulan ve birisine askeri ötekine ekonomik ağırlıklı politikalarla saldırma eylimleri oturtulmaya uğraşılıyor. Elbet, ABD ekseninin hep yanıldığı basit nokta şu: sanki Amerika planlayacak, ilgili yer biraz direnip sonuçta yenilecek sonucyla düşünceler algılaştırılıyor. Öyle ki ayni eksende olmasına rağmen, tek tip olmadığı için tek yanlı girişime mutlaka karşıtların da çıktığı sonucuyla nedense hala kabullenilmek istenilmiyor. Rusyaya karşı askeri siyasal sert kuşatma hamleleri ve Çini ekonomik alanda alt etmenin tipik kapitalist yöntemlerle harekete geçildiği de anlaşılıyor. Elbet, eksik analiz nedeniyle de Rusya ile Çinin direnci veya karşıt tutumları fazla önemsenmediği için de sonuçlar tıpkı Ortadoğu projesi gibi düz çizgi şekilde gelişip sonlanmıyor. Öyle olsa şimdi iran diye bir rejim kalmazdı.

Son dönemde hedefe konulup köpürtülerek dünya gündeminde algı yaratılmak istenen Çin, artık karşıt gözle haberleşip tavırlar gelmeye başladı. Daha ilk adımdan, beklenen ve kolay teslimiyetli Çin olmadı. Bir anlamda klasik düne dek geleneksel Çin politikası deyil de karşılık veren Çin de görülmeye başlandı. Alaska toplantısı bunun kanıtı. Klasik Amerikan kendini beyenme kiniriyle Çin suçlanmaya başlanınca, Sincandan ekonomik alana dek eleştiriler yağdırılırken, Çinin temsilcisinin de “bildiğiniz Çin deyiliz” karşılığı ile yanıt vermesi, Çinin kendine güven yanında, herşeyi geçiştirip zaman kazanma dönemini bitirdiğini anlıyoruz. Artık, Çin kendine güvenle gelinen güç konumuyla, sesiz geçiştirme yerine, karşılık verip kolay lokma olmadığını kanıtlıyordu. Bu ABD kesiminin yeniden Çin konusunda basit yanılgısıdır. Bu konuda güncel gelişmeler yerine, kısa bir Amerikan yanılgı geçişi yazacam.

Yetnişlerde Kisincır ABD politikasına şu kuramı getiriyordu: Kisincır o  dönem ABD dışişleri bakanıydı. Üstelik, Niksonun da sgandal nedeniyle devreden çıkmasıyla adeta ABD politikasının temel aktörüydü. Hem Sovyet hem de Çinle birlikte mücadele edilemeyeceği görüşüyle, birinin seçilerek ötekine yaklaşım siyaseti hayata geçirilmeye başlandı. Seçki, Çin oluyordu. Bu arada Maonun da üç dünya görüşü de Çinde temel oluyordu. Böylelikle sosyalist başlangıç sürecinden sonra Çin Amerikayla yumuşama dönemine giriyordu. Bu doksanlar krizinde de ikilemli oldu. Temel Avrasya projesinde uzun zaman sürecinde Çinin kuşatılması doğrudur vardı. Fakat, ilk adım Kültürel çatışmalı Ortadoğu hamlesiydi. Bu görüş gelen Neoliebral ekonomik Asya Kaplanları krizinde de belirleyici oldu. Girilen Neoliberal Asya Kaplanları kriziyle tüketim piyasası daralması ile finansman eksenli çöküşler oluşuyordu. Pazar sorunu Emperyalist eksende acil halde duyuluyordu. Başta imF ve Dünya bankası yanılgısı da vardı. Tam da Neoliebral başarıları Asya Kaplanlarından seçerken, kriz oradan başladı. Pazar arayışı olunca, Kapitalist ekonomisler ile politikacılar şu noktada yoğunlaştılar. Hem Çinin, hem de Hindistanın önemli nifusu vardı. Örneğin, Çine yapılacak yatırımla hem ucuz emekle deyer karı artarken, yarım milyar yeni orta sınıfla da tüketim pazarı oluşup, krizin hafifletilmesine yardımcı olunacaktı. Yanıldılar. Çünkü, Çin yeni sömürge deyil, kendi kuralıyla işleyen ve güçlü devlet denetiminin oluşup kamusal alanın etkin yerleştiği Devlet kapitalist benzeri ve ÇKP denetimli yömnetim vardı. Sonuçta, Çinde orta sınıf güçlendi, sermaye akışıyla da kar edildi. Fakat, güçlenen direk Çin yapısıydı. İstenilen sömürge tipi ile tüketim pazar yeri olmadı. Tam aksi, yeni teknolojiler ile denetimli dış sermaya hareketiyle, yeni Çin devi dünyaya yayıldı. Çinin idolojik yapısı ve merkezi kontrol gerçeği, sömürge yerine gelişen yeni kapitalist merkezli dalga oldu.

Gelinen aşamada,zaten ekonomik güç olarak gelişen, dünya pazarlarında etkin hale gelinenn, finans piaysasında kontrolü iyice artan Çin,artık dikate alınması gerekiyordu. Sadece yoksul ülkelere dyeil, bazen özellikle finansman konusunda Amerikada dahi etkisi hissedilen devlet konumundadır. Geliştirilen askeri gücü de artık karşıt yanıt vermesine güven haline geldiği anlaşılıyor. Çinin felsefedeki etkisi düşünsel davranışında yansıyordu. Karşı saldırıları sesizce geçiştirilmesi bu koşul nedeniyle pek anlaşılamadı. Acayip bir Çin algısıyla yakalşıldı. Alaska toplantısındaki karşıt yanıt Çinin kendine güvernerek geldiği aşamayı aktarıyordu. Batılılar, Çini ekonomik alanda geriletme ile içişlerinde Honkonk ile Sincanı kaşıyarak iç sorunlar yaratma politikasına sarıldılar. Belli oluyor ki Çin krizi beklenenden önce başladı. Oysa, Avrasya projesinde Rusya kuşatmasından sonra Çine direk yönelme düşiünülüyordu.

Abd Avusturalya, Japonya, Gç Kore ve Hidistanla pasifik itifakla Çini kuşatma hareketinin siyasal hamlelerine başladı. Fakat, Çin de boş durmadı. Son Ortadoğu hamaleleriyle Sudilerden başlayan ikili anlaşmalar, iranla uzun vadeli protokol ile resmen ekonomik yatırımdan, ikili anlaşmalarla karşıt cepe kurma dönemine geçtiler. Bu gelişmeleri bilmeyenler, aradaki günceliklerle yorum yapıyor. Özellikle hOnkonk ve Sincaan bunun örneklemleridir. Hele de Sincan Uygur konusu epey etnik ve insani kondurtmalarla epey ilgi görecek çevreler de oluşuyor. Bir notu ekleyelim: Uygur konusu çok yönlüdür. Bir yanda Sincandaki Uygurlar tartışma konusu olurken, örneğin Suriyede işkal edilip Türkiyenin de koruduğu idlipte resmen Uygurlardan oluşan cihatçı tugay bulunmaktadır. Çok yönlü düşünüp ince çizgilerden kaymamak önemlidir.

Baydın yeniden Amerikan hegemonyasını kurumsal güçleri de katarak etkinleştirmek veya eski haline getirmek istiyor. Çin ise kendince sesizce gelişip ekonomik hamlelerle birçok yöreye yatırım yaptı. Askeri gücü de güçlenince, artık gelen karşı saldırılara yanıtlar da vermeye başladı. Amerikanın kendince keyfi kuşatma ve yıkma hamlelerine, Çin karşılık olarak yatırımlarla, itifaklarla ve güçlenen başta ekonomik yapsıyla karşılık veriyor. Batının epey zaman anlamadığı, Çinin klasik Kapitalist şekilde deyil, devletin kontrolunda ve gerektiğinde dış sermaye gelişini de kontrolü elerek bu güce geldi. ABD ekseni evrensel örgütlenme ile itifaklı bağları vardır. Çin şimdilik ikili anlaşmalarla gelişmektedir. Özellikle, direk dış müdahale yapmaktan kaçınma algısındadır. Fakat, görüyoruz ki birçok ülke krizinde Çin gerçeğinin de varlığı sırıtmaktadır. Ülkedeki madenleri işletmelerde veya alt yapı yatırımlar Çin simgesi oluştu. Siyasal krizlerde de ABD müdahaleleri karşıtında Çin de kendi çıkarıyla yerini alıyor. Bu direk ABD muz bahçesi Latin Amerikada dahi  yaşanıyor. Birçok Ülkede Çin yatırımlarının siyasal etkenliğe geldiği anlaşılıyor. Artık ABD Çin ekseni sistemde yaşanırıken, Çinin de karşılık verişleri sürecine de gelindiği anlaşılıyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin