yaklaşımlarÖzkan YıkıcıUkrayna krizinde Türkiye etkilenmeleri – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ukrayna krizinde Türkiye etkilenmeleri – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Belli oldu ki konu epey karşık şekilde gelişecek. Ukrayna dar kriziyle ilk sinyal çoktan verildi. Karadeniz boyutuna uzanan ve yapılan uluslararası Mntro anlaşmasının dahi tartışıldığı noktaya ulaşıldı. Yetmedi, direk dünya Emperyalist çelişkilerin merkezileştiği alana gelindi. Direk katılımcı birçok ülke var. Fakat, Ukrayna krizi tutumlarıyla, birbirleriyle olan çıkar ilişkilerin de her adımda deyiştiği karışık denklemle de konu ilerliyor. Bu alanda en karışık durumdakai ve etkileriyle epey sıçrama veya duraksama yaratacak Türkiye gerçeği de var. Fitili çeken veya tarafın merkezine oturmasa da temel siyasal karar odağı olmasa da ister tavır koymada, ister se direk etkileyecek silahı olan, buna karşılık her tavırında mutlaka direk etkilenecek kendi koşullarının da olduğu Türkiyeden söz ediyorum. Daha gerçekliği ile Türkiyenin tavrı ve etkilenmesi, direk Kıbrısa da yansıyacağı kesin. Hat ta Türkiyenin yerine göre pazarlıklarda Kıbrıs kartını da masaya koyma olasılığı da resmen ortada. Öylesi karşık koşullarda elbet önemli sızıntılarla kontroldan çıkma veya sıçrama yaparak üst boyuta taşıma olasılıklarını da gözden kaçırmamak gerekir. Zaten, Ukrayna krizlerindeki derinleşmede direk Amerikanın başlangıç silahını ateşleyerek gerçekleştiği, örneklerle doludur. Elbet, silah ateşlenip savaş başlayınca, nerede biteceği de belli olmuyor. Ukrayna ile Rusya kuşatması hamlelesi denilirken, Birden Ukraynanın bazı toprakları kaybetmesi veya kontroldan çıkıp ayrı devlet ilan etme sonucuna gelindi. Böylelikle Ukrayna hesabı kayıpla biterken, başta ABD ve batılı emperyalistler, Karadeniz konusuyla daha geniş şekilde anlaşmalarla oynama tutumunu düşünmeye dek geldiler. Şimdi, Baydın ile belli oldu ki ABD yeniden hem Ortadoğu hem Karadeniz hem de pasefikte hamlelere hazırlanıyor. Merkezi hedef Rusya ve çin olurken, Ortadoğuda iran ve Suriye merkezine yönelik tavırlar gelişirken, karmaşık ilişkilerle göreceli boşlukları koruyup ikili anlaşmalı Türkiye de bu sarsıntılardan istemese de nasibini alacaktır. Hem Nato üyesi, hem batının bağımlı yeni sömürge devleti olduğu, projelerde önemli roller biçilmesi sonucu, başta Rusya ile yaptığı çıkar anlaşmaların mutlaka etkileneceği kesindir. Zaten Füzeler sorunu varken, Karadeniz hedefli çıkışlarda Montronun konuşturulması dahi birçok çelişkinin her an topraktan fışkırma ihtimalini işaret ediyor.

Tüm bunlar adeta karışık şekliyle sürüyor. Baydının açık mesajı, Ukraynanın hamleleri, Rusyanın verdiği ayni derecedeki karşılıkları, hepsi direk Türkiyenin günlük ilişkilerini sarsmaya adaydır. Türkiyenin ilhak etme alanı olduğu K. Kıbrısta bu gelişmelerin etki yaratmaması beklenemez. Hat ta Kırım gibi konularda pazarlık veya siyasal benzetme silahı kulanılma olasılığı var. En basitiyle, Türkiye karşın olacak özellikle her olumsuzluk, direk burayı da sarsacak. Gerçi bol ünüversiteli pröfesörlerimiz var! Bunlar yeri geldiğinde her zaman yaptığı gibi önemli uyarıları herhalde yapacaklar! Madem hala sesizdirler, demek ki buraya yönelik tehlike yok! Öyle dyeil mi? Bilimcinin rolundan önemlisi gereken yerdeki gelmekte olanı uyarmak da gerekmektedir ilkesidir.*****

Ukrayna krizinde gerçekten Türkiye denklemi önemli. Rusya ile ilişkileri bir yaana mOntro anlaşmasında Rusya taraftır. Suriyeden Karabağa varan bölgesel katılımcı işbirlikleri bulunuyor. Ekonomik anlaşmalar, füze alımı, Nükler santral, Mavi akım hattı gibi birçok konuda ortak alanlar oluştu. Ama, Ukrayna krizinde resmen karşı karşıda bulunuyorlar. Daha gerçeği; Türkiye karşı blokun Nato üyesi. Ukraynaya Nato askeri gönderilme konusu konuşuluyor. Karadenize Amerikanın daha sert müdahale etmemesine engel Boğazlar anlaşmasıdır. Boğazlar Türkiyede bulunuyor. Türkiye tutumuyla Kiyef yönetiminin yanında. Ortak askeri anlaşma yapma aşamasında. Ortak ihalar projesi var. Ama Rusya ile de anlaşmaları var. Gizli ajanda ise Yeni Osmanlı düşüncesiyle Kırımın Türkiyeye kazandırılması da mevcut. Nitekim, Türkiye ilk aşamada Kırımın Ukraynaya verilmesini saavunuor. Oysa daha uluslarası anlaşmalı Kıbrıs gerçeği ayni dl ile seslendirilmiyor! Bu çelişkiler ister istemez, her kıpırtıda Türkiye dneklemini zorlayacaktır.

Başka açından yaklaşalım: Türkiye Nato üyesi ve önemli bağlarla Amerikanın etkisinde. Baydının elinde önemli kartlar var: Halk Bank davaası. Rıza zaraf dosyası, Nato anlaşmasına ters Rusyadan füze alması, en önemlisi askeri ve ekonomik silahları mevcut. Bunlar en ufak parmak oynatmayla yerlebir yapma şansı var. Dahası, AKP iktidar projesinin mimarı Amerikadır. Erdoğan yasaklıyken dahi onu batıya taktim eden ikinci Buştu. Birçok siyasal tavrına göz yumup istedikelrini alıyor. Boşuna Merkele “Erdoğana yaptırım uygulamayın, istediğimizi yapacak konumdadır” önerisini yapıp uygulatmadı. Bunlar hep karışık denklemin önemli parçalarıdır.

Bir tarihi anımsatma da yapalım: Küba Krizinde ABD Sovyetler görüşüp anlaşırken, Kübadaki füzelerin çekilmesi ilkesi direk açıklandı. Kenedinin rıcası üzerine Türkiyeden çekilen ABD nükler başlık füzeler açıklanmadı. 12 Eylülde direk TC TKP yetkililerinin de yaşadığı gerçekte, Sovyet yetkililerinin karşı çıkmadığı ve kendilerine bağlı yapıların da öyle davranmasını vurguladı. Doğan Özgüdenin bu konuda oldukça çarpıcı tanıklığı vardır.

Tarihi inişli çıkışlı Türkiye Rusya ilişkilerinde hep son andaki kayış Türkiye tarafından yapılmak zorunda kalınıyordu. Bu konuda benim arşivlerde epey makalem vardır. Rusya hep batıdan uzaklaştırma politikasını uygularken, Türkiye de fırsatı deyerlendirme yönetimini kulanıyuordu. Bunu en net Suriyede yaşadık. Fakat şimdi K. Suriyede Türkiye kalıcılaşma adına Baydınla pazarlık peşindedir. Bunların Toplamında, Ukrayna başlayan, Karadeniza açılıp evrenseleşen sorun kontrolden çıkınca, nereye varacağı belli deyil. Oyun çok kartın etkisiyle genişleme şansı oluşturma olasılığı var. Türkiye ise ordan oraya savrulma ihtimalini taşıyor. Hele de içte iyice krizlerle boğuşurken, ekonomi dibe vurmuşken, pandemi konusunda yükselişteyken, her tarafta bağımlı ilişkileri oluşmuşken kırılma noktaları oldukça fazladır. Biraz da iç muhaleefetin hareket noktası da önemlidir. Bakalım, Kuzey Karadeniz dalgaları nereye dek gidecek. Belli ki olaylar Amerikadan uzak yerlerde gerçekleştikçe, Beyaz sarayın olmadık hamlelerde daha rahat oluşunu da ne yazık yükseltiyor. Bakalım yarın nasıl bir günle uyanacağız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin