yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSallamalar: peki sonrası? – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Sallamalar: peki sonrası? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Tamda yerinde bir konuya deyinecem. Bazen gülünç bazen de düşündürücü duruşun sorgulayıcı yönüne de deyinecem. Bütünsel düşüncesin hiçeleştiği, unutulmanın doğal tavır haline gelişi ve ayni konuyu yapana göre ele almanın kısgacında, çok derslerle karşılaşacaksınız.

Sallamalar meşurdur. Bazen kendi yanlışını gidrmede, bazen de karşınızdakini etki altına almada, yetersizliklerin de olduğu anda, sallamalar oldukça baş vurulan kuraldır. Helle de politikacının diline düşünce, yetersizliklerini örtme baskıyı meşurlaştırma kuralıyla bağlayınca, işler bir başka olur. Bilmeden veya karşıtı etkileme silahı gibi kulanılan kavram, bazen nükler reyaksyon, bazen de boş gaz atış kadar etki yaptığı da unutulur. Politikanın en can alıcı dersi ise sırf günü kurtarma adına yapılan sallamalar, yarın karşınıza sizi vuran mermiye dek dönüştüğüdür.

Konumuz politik alanda sınırlı kalacak. Hatırlayın bazı meşur ve keskin sirkeyi aratan sallamaları: “Türkiye olmazsaydı, bizi hap gibi yutarlardı. Bu görüşleri söyleyenler, rum işbirlikçileridir. Türkiyenin sayesinde bu yere geldik. Türkiyeye şükran çekmeliyiz. Biz sinek kadar etkiliyiz. Anavatanın sayesinde bu yere geldik” gibi laflar normal politik güncelerimizde eskiden beri vardı. Deyişik figürler çıkınca da “anavatana dili uzatanların dilini koparırız, Ben ilgili partinin acentasıyım. Ansızın yükselen sesiyle de Türkiye Sığınınacak son limandır” sallamaları da bolca yapılır. Öylen ki en ufak eleştiri yapmak veya siyasal dokunuş karşısında benzer sallamaların kitlesel baskı aracı ve ayrıştırma kadar işbirlikçi olma çabalarının da davranış söylem haline sokuldu.

Aynileri günümüzde de kulanılıyor. Daha kısır kulanım şekliyle. Çünkü gelinen aşama ve işbirlikçilikte daha teslimiyetçilik ile silikleşme nedeniyle bu kulanım daha karşılıksız kalma noktasına gelindi. Sadece Türkiye eksenli deyil. Bu belirtmeliyim; çünkü sallama tekniği dil ile lakırtılaşınca, her yöne vurulmaya başlanır. Birkaç kelimeyle ve otoriterliğin kulanım şekli nedeniyle bu tip davranışlar idolojik boyuta ve devletle birey ilişkisinde yer alır. Birileri işe girme veya adını akademisyen koyup resmi eksenden yararlanma amaçlı da bunlara sarılırlar. Kolayca karşıt denilen yere sizi korlar. Ülkenin geleceği için atmasyonlarla kendilerinin hikayelerini bağlarlar.

Son dönemin bazı atmasyon sallamalarını anımsayalım: : pandemi süreci başlayınca hemen daha sonuç belli olmadan bizimkilerin sallayışı meşurdu: “dünyanın en başarılı ülkesi bizik”! Bu kimilerinin rahatlığı ve moral deyeri kadar, fırsatla bir şeyler alma işbirlikçilerce de tekrarlandı. Denktaş bu kulanımı idolojik psikolojik baskı veya faydası için kulanırdı. Toplumun direnci deyil de türkiye gerçeği ile hareket ediyordu. Eroğlu geleneksel sağ UBP çizgisiyle hareket edip, eksik yönlerini sallamalarla gidermeye çalışıyordu. Hemen “Rumcular, komonistler” demesi de bundandır. “Ana vatana dil uzatan, bir çakıl taşı daha vermeyiz” gibi sallamalar, idolojik yetersizliği sallama laflarla doldurma peşindeydi. Ayni zamanda, Türkiye yetkililerine de “ben de hazırım” mesajı amacı vardı. Mehmedali de AKP aşkıyla sallamalar yaptı. Kendinin AKP acentası olmayı dahi belirti. Türkiyedeki rejim deyişimliğini demokratikleştirip hat ta onların taleplerini “bizim istediklerimizdir” diyecek boyuta taşıdı. Akıncı da sallamalar yaptı. Ama nedense hiçbir tarafta tutmadı. Bunların ikili amacı vardı: K. kIbrısta koltuğa oturmak, Türkiye çizgisiyle işbirlikçilik yapmaktı. Ama bu ikilem içteki sallamaları da bolca gelişletirdi. Demokrasi ve demokratiklik yanına her kuruma bağımsız, özgür ifadesiyle sömürgecilik gerçeklerinin de örtülmesine hizmet ettiler.

Ama belirtiğim gibi, son dönem sallamaları daha boş ve siliktir. Özellikle kendi çabasıyla deyil de kendini iterek saraya getirilenlerin geçtiği yollar da düşünülürse, anlamı daha net anlaşılır. Öyle ki  resmen anlanlamsızlaştırma gerçekleşiyor. “ekonomileri uçurma, dört milyon turist getirmek, uluslar arası hukuka bağlılık, hukukun yüceliği” bunun başlıca örnekleridir. Hele de hesabında olmadan koltuğa oturunca söyleyeceği fazla savunma sözü kalmayınca: “giyotinin altında kafamızı koyduk” deyişlere dek gelindi. Tüm yetkileri Fuat beye verirken, egemenlik ve bağımsızlık deyişler boşuna deyildir. Salla gitsin. Yetkin olmadığı halde denizdeki dünya gemilerine tehtit yağdır, konuşurken birilerine düşünmeden ünüversite kurdut, son hava alanı isim koyma konusu gibi de birbirine karıştırıp sonra iflas etmeler hepsi sallamaların birer sonucudur.

Son dönemde bu işbirlikçilikle yapılan sallamaların sonuçları da çıkıyordu. İşbirlikçiler işin içinde olunca ne Kıbrıs Türkü aşağlanıyor, nede gururlara dokunuluyordu. Son Kıbrıs dizisi şunu anlayanın suratına vurdu. Rahmetli Denktaşın hepimizi suçlarken “Türkiye olmasaydı, hapı yutardık, yok olurduk” idolojik psikolojik baskı düşüncesi, şimdi aynen Denktaş ve küçük yanlıları ile işbirlikçi öteki kesimi vurdu. Buna uygun tekrardan dizi yapıldı. Hemen hatırlatalım: Kıbrısla alakalı prokramlar Türkiyede zaman zaman yapıldı. Tabi Denktaş ve o  zamanın işbirlikçileri yer aldıkları için, resmi gık çıkmıyordu. Küçükcüler ise kendilerine haksızlık edildiği ile yetiniyorlardı. Şimdi AKP yeni hegemonya kültürü için Kıbrısı kulanınca, kendi kuralına göre yapacağı için, birilerini de devre dışı braktılar. Duyulan mırıltılar bundan. Kendilri şimdi eleştirdikleri düşünceleri hem de Türkiyeye de anlatıyorlardı. Bazıları da tam tersi, konuyu hala içsel kısırlıkla “hükümet” noktaasında tartışıyor.

Bunları neden yazdım. Şimdilerde Ersinin sallamaları meşur. Ama, yarın bunlar da karşımıza gelince, Ersini hangi yoldan koltuğa oturtukları daa konuşulunca, şimdi Denktşaşcıların düştüğü durumda olacak. Bir farkla, Ersini savunacak örgütler de olmayacak. Silik, dangadunga konuşan ve önemi olmayıp yetkisini dahi bilmeyen lider olarak işbirlikçi örneklem tarihine çoktan girdi. Neymiş, ekonomi uçuyor, anavatana şükran çekiyor. Dergahtan camiye girip kendini kanıtladı. Ama, belgeler onun nedenli beceriksiz olduğunu ve niçin örnek seçildiğinin yanıtını zaten pratikl veriyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin