yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAmerikancılık tutumuyla Cezayir seçimleri üzerinden – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Amerikancılık tutumuyla Cezayir seçimleri üzerinden – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hemen belirteyim: son Erdoğan Baydın görüşmlerinde Kıbrısta nedense fazla öne çıkarılmadı. Barış bekleyenler veya geleceklerini anlama bakımından fırsattcılar dahi konuya fazla eylim göstermediler. Sadece, bazısı, görüşme öncesi ve özellikle Baydın başlangıcıyla öncelik sırasında Kıbrısı söyleyenler de vardı. Şimndilik, onlar da geriye çekilmiş gibidir. Bir anlamda, adada beklentiler azaldıkça, dıştan ponpalama düştükçe, pek de gündem olmama sonucu tekrarlandı.

Son Nato zirvesi nedeniyle yapılan görüşmeler, önemli mesajları da parıldattı. Algı ile gerçek farkını, imaj ile içerik uçurumunu çizdi. Parıltılar arasında önemli görsel siyasal gerçek de pek yakalanamadı. Baydın, yanında bakamlarıyla bulunurken, masalarda bunu yansıtırken, Türkiyede Erdoğanın yanında AKP sözcüsü ve saray sözcülerinin olması çok anlatıya gebedir. Tek tipleştirilen kavramların sorgulanmasıdır. Başkanlık rejimi denilirken, gerçekte Türkiyedeki yönetim şekliyle ABD yönetim biçimi farkılılığının da aynada karşılık bulmasıydı…

Amerikancılık net siyasal yansıyış ollmayınca nasıl karışıklık olacağının önemli örneklerden birisidir. Bunu Türkiyede yapılan son araştırma ile görüyoruz. Hem büyük oranda Amerikaya güvenilmiyor, hem Amerika ile iyi ilişki isteniyor. Başka açıdan, hem Amerikanın gitmesi istenirken, ayni zamanda, yaklaşmak için de çareler aranıyor. Düşünce paradoksu ve söylenen farklılıklar, ister istemez bizi pratikle kıyas yapma zorunluluğuna taşıyor. Ayni şekilde, kendini Anti Amerikancı ilan eden, ona kkarşı durduğunu vurgulayan siyaset, peşinden ayni Amerikayla ortaklık, bölgesel çıkarlar ile tavizle uzlaşma peşindedir. Hele de örtülmeye çalışılan temel gerçeklerle, iktidarını Amerikaya borçlu olanların, onunla iyi ilişki kurmak için elinden geleni yaparken, sıkılmadan Amerikaya karşı olduğunu söyleyip kitlesel destek bulmak da işin öteki paradoksu. Siyasal olarak özellikle ulusalcı veya dincilikle siyaset yapıp sövülürken, pratikte Amerikaya karşı olanlara yönelik saldırılar yapma pratiği de hep gerçekleşiyor.

Tüm bunlar, günümüz iki yüzlülük, devletçi bakışlar, bağımmlı ve algı operasyonların nedenli etkili olduğunun kanıtıdır. Hele de bilgisizliği devlet kabusu ve inanç üzerinden devşirme politikasının külltürü çok kötüdür. Öyle ki Amerikaya eleştiri yaparken, en Amerikancı partiyi seçmek işin nent yansıyış sonuçtur. Bu nedenle Amerikancılık tıpkı son Nato zirvesi gerçeği gibidir. Bu yol ile gerçeklerden koparılma algısı gayet güzel yansıtılmaktadır. Hem Amerikaya karşı zafer hem de ABD adına Afkanistanda kulanılma isenci, tam bir Amerikancılık paradoksu. Dünyada en çok Anti Amerikancılık ile ayni terslikle en yakın işbirlikçi partiye destek verip karşı olduğunu söylemek. Böylesi kitlesel oluşum da ancak bilimle deyil, insanları inandırmak yoluyla sağlanır.*****

Cezayirde seçimler yapıldı. Sonuçlar bir yana, katılımın çok az olması öne çıktı. Cezayirde senelerdir protestoların olması, bölgedeki siyasal tutumu gibi yaşananlar, bu seçimi aslında konuşturulacağı beklentisi vardı. Ama seçim sonuçları yerine, katılımın oldukça düşük olması damgasını vurdu. İslamcıların oylarını artırması, devlet geneleksel partielri oy kaybetmesi, yeni gençlik imajıyla öne çıkarılan yeni oluşumların beklentileri vermemesi, taplonun düşündürücü durumlarıdır. Siyasal deyişimin parlementer yarı başkanlık rejiminde tartışılır olduğunun sorgusudur.

Cezayir verdiği Kurtuluş savaşıyla dünyada yer aldı. İslamcı deneyimlerle, karanlık tarihi dönemi de geçirdi. Son dönemde özellikle toplumsal muhalefet, yolsuzluk karşıtı, sistem deyişimi amacıyla protestolar yaptı. Yeniden aday olmak isteyen Butereflikayı durdurdu. Ama, dilenen deyişim olmadı. Seçimlere gidilirken, sokağın sesi yerine, devlet içi ayara ağırlık verildi. Bazı yolsuzlukların yargılanması yapıldı. Sokak bunu yetersiz ve göstermelik olarak anladı. Sol kesim, Berberilerin önemli partileri gibi birçok muhalefet kesimi, bu koşullarda seçime gidilmesine karşı çıkıyordu. Egemen blok buna yönelik yeni gençlik hareket imajıyla bazı partiler kurdurtuldu. Şimdilik, tutmadı. Tüm bunlar Cezayirin Kuzey Afrikadaki önemi de eklenince, başta Fransa ve ABD bu ülkeyi daha iyi kontrol etmek istencindeydi. Tüm bunlar yetmeyordu.

Cezayir de seçimler yapıldı. Katılım çok düşük. Y.4  cıvarında deniliyor. Boykot etkisi ve ilgilsizlik kitleleri sandıktan uzaklaştırdı. Ama, boykotun başarısı yeni dyeişim hareketlerine hala tam dönüşemedi. Cezayirde hep katılımı az olan seçimler yapıldı. Sokak, eylemlerle devleti epey sarstı. İslamcı deneyimler, ülkeyi kana buladı. Ama, hala siyasal dönüşm olmadı. Bazı taşlar oynandı. Yolsuzlukla alakalı bazı yargılamalar ve siyasal istifalar da gerçekleşti. Sonuç sandık katılımının epey azalmasına dek gelindi.

Unutmadan, Cezayir Arap ülkeleri arasında tüm bu olumsuzluklara karşın, en ilerici ülke konumunda. Batı Sahra konusunda Polisaryoyu destekleyen nadir devletlerden birisidir. Cezayir gelişmeleri başta Batı Sahra konusunda oldukça  önemlidir. Fas işkalle toprağına katma peşinde olup yanına Amerikayı da alırken, Cezayir Polisaryoyu destekleyip bölgenin bağımsız ülke olmasında ısrarlı. Olayın bir de bu yönü var.

Kısaca, Cezayir örneği, sokağın başarı hikayeleri olmasına rağmen, siyasal net seçenek oluşamama sonucu, sandığın da nedenli sıfırlanma tehlikesinin kanıtını sundu. Tepkinin sokağa taşmasına rağmen hala dyeişim olamaması, oldukça soru işaretli. Şimdi, İslamcı kesimlerle parlementer taploda geçici hükümet kurma deneyimle hayat devam edecektir. Sokak ise ısınmaya adaydır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin