yaklaşımlarÖzkan YıkıcıNeden böyle oluyor? – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Neden böyle oluyor? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gerektiği anda, mutlaka önemli bazı hatırlatmalar yaptığıma tanık oluyorsunuz. Gerek kaçırılmaması gereken gerçekler, gerek konuyla alakalı algı bilgi farklılıklarına dokunuyorum. Konunun anlaşılmasında önemli katgı yaptığına inanıyorum. Türkiye ve K. Kıbrıs ilişkileri, oluşan yapılanış şekli de sık sık deyinerek uyardığım alandır. Ayni şekilde bilgisizlik ile bilmenin farkıyla, kulanılma ile kendi düşüncesini oluşturma paradoksuna da deyinmekteyim. Bunlar, konunun anlaşılmasında önemli rol almanıza yardımcı olunmaktadır. Özellikle, Kuzey Kıbrıs Türkiye eksenindeki gelişmelerle, neden özellikle muhalif kesimin onca uçurum farkının olduğunu da deşmeye devam edeceğim. Elbet, bilgilenme, haberin ollması üzerine şekillenen düşünce ile cihaletle yandaşa dayanarak tarafcılık oynamanın da etkisi tartışılmazdır. Son günlerde yine sorgulanması gereken tutumlarla karşılaşmaktayız. Bazen bu farkın sorgulanmadan da geçiştirilmesine tanık oluyoruz. Konuşamama ile bilmeden devletçilik oynamanın belkide en kötü örnekleri sergilenmektedir…

Konu olan alana girmeden, derslerle dolu bir yaşanan sıcak konuya deyinecem. Musa Özuğurlunun bu köşede önemli bazı referanslarının olduğunu biliyorsunuz. Hat ta K. Seçimlerinde prokram yaptığı Tele 1  en dierk tavrı da koydu. “AKP karşıtıysanız, Akıncının desteklenmesi gerekitiği” tesbitini yaptı. Çünkü kendi ozaman çalıştığı TELE 1  Türkiyenin muhalif kanalı olup AKP karşıtı olmasına rağmen, K. Kıbrıstaki saray seçimlerinde Erdoğanın direk müdahaleleriyle seçtirdiği Tatara destek veriliyordu. Merdaan Yanardağdan, hocam Emre Kongar bunu savunurken, Özuğurlu AKP muhalifiysek, K. Kıbrısta da AKP karşıtı adayı desteklememiz gerekir sözlerini söylüyordu….

İşte, bu Özuğurlunun Salı günü Duvar gazetesindeki makalesinin bir konusu da oldukça düşündürücüdür. Afrinde bir reportaj yapılır. Kürtçe konuşan kişiler, başta ÖSO temsilcilerinin yaptığı baskıları ve ekonomik talanı anlatıyordu. Halbuki muhabir bunu Türkçeye çevirirken, konuşanların PYD şikayetleri ve gelen ÖSO ve Tükkiye askerlerinin kendilerine iyi davrandığı anlatısını tercüme edip aktarıyordu. Kürtçe bilmeyen veya sadece tercümeyle konuyu algılayanların nasıl bilgilendirildiği tartışılmaz vahimliktir.

Yalan probaganda veya uydurma algılarına alıştık. Ama Musanın belirtiği bu konu hem önemli, hem de oluşturulacak siyasal düşüncesindeki paranouyanın etkileri artık size brakıyorum.*******

Gelelim Kıbrıs Türkiye eksenine. Sedat Pekerin uçuşan videyolarında, Türkiye deyil birçok ülkenin kucaklaştırıldığı çürümüşlüğün kokuları yağdırıldı. Patlayan kanalizyosyonun laam pis kokuları yayıldı. Elbet K. Kıbrısı da içene aldı. Konuyla alakalı epey yazı yazdım. Konumuzla alakalı şu çarpıklığa deyilecem:

Pekerin uçurduğu videyolarda Adalı cinayeti de vardı. Bununla ilgili görüşlerimi yazdım. Herkonudaki paradoks sıkıntısı yeniden hortladı. Devlet işbirlikçi eksenden henüz net sözler yok. Tavır ise algısalaşmadı. Ama, şu gaarip ironi yenden yaşandı. Adalı cinayeti sonrası, genelde ilk tepkiler kendi yönetimlerini eleştirel gibi davranan muhalefetle akkıp gidiyordu. Sonuçta yine şu thaflık yaşandı.

Türkiye muhalefet ekranları, kendi devletlerinin, yargılarının konuya dyeinmediğini sövurgularken, ilginçlik şu: Kuzey Kıbrısta, savcılık soruşturmayı yeniden açarken, meclis komisyon kurmaya karar verirken, Türkiye savcılarından ve yönetimden hala ses yok deniliyordu….

Tersinden bakalım: K. Kıbrısta, abartılmamış şekliyle Adalı cinayeti için herkes dyeil bazı kesimler gündemleştirmeğe çalışıyor. Buradan da daha sabahleyin duyduklarım bana bu yazıyı yazmaamı da tetikledi: “Türkiyede savcılık soruşturma açarken, bizim savcılık ve polisten ses yok. Mecliste ise sayısal çoğunluk kavgasına takınıldı” deniliyor. Muhalif kesimlerin iki tarafta tutumlarına bakın: öyle ki karşıtın doğru hamlesii ile kendindekinin tavırsız çizgisiyle yaklaşım sergilendi. Tabi, özellikle Türkiye muhalif kanaların hala Denktaşsız K. kIbrıs tuhaflığı da devam ediliyor. Aynen K. Kıbrısta dönemi ilgili eksiklikle braktığı gibi….

Oysa, gerek bizde gerek se Türkiyede devlet yönetimleri işbrilikleri anlaşılmış gibi önemsetmeden şimdilik geçiştiriyorlar. Konu, Türkiyede ve burada, özellikle kendine aydın veya sosyaldemokrat diyen kesimin nedenli uzaysal uzaklıkta oluşlarının gerçekleriyle karşılaşmamızdır. Hem bilgi eksikliği, hem de devletçi kutsalıkla bakmanın acı sıkıntılarında sızılar haline gelindi. Dahası klasik algı oyunuyla, oradaki devlet yaparken, bizdki yapmıyor algı daraltısında sıkışılıp kalındı. Olguyu salt içe çelişkilerle sınırlatıp,özüne gidilmemenin nedenini yaşıyoruz.

Bu örnekler, kurulan ve kurumsal olarak yerleşen yapının sınırlarında hapsolmanın sonucunu yaşıyoruz. Bu sıkışıklıktan ve gerçeklerden kaçışlara devam edildikçe, ortak sorunda buluşamamayma devam edilecektir. Kaçınılmaz eksiklik, deyerlendirme yapmaya dek gerileme gerçekleştirecektir. Ayni durum birçok sorunda yaşanıyor.. Türkiye muhalefeti kendine benzetip K. Kıbrısı kulanırken, K.kIbrıs da Türkiyede varken le başlayıp kendi iç yönetimini suçlayarak algı operasyonuna oynamaktadır. Ne diyelim: hayırlısı olsun.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin