yaklaşımlarÖzkan YıkıcıÇürümüşlükten ancak çirkef saçılır – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Çürümüşlükten ancak çirkef saçılır – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son günlerde giderek belirli kesimlerde tekrarlanan önemli bir cümle var: “gerçekleri yok sayarak, gerçek çözümler yapılamaz”* Bu cümle oldukça her şeyi özetler. Bir de şu başka olgu da var: siz sistemi düşünmeden, yapılan ve yaşanan koşulların bütünüyle ele almadkça,hep eksik kalınır. Önemli başka bir durum da şu: basit tekrarlanan söz gibi “ne ekersen lonu biçersin”! Nitekim, var olan gerçeklerle birlikte düşünmedikçe, sonuçlarla hem de eksik uğraşmayla anlamaya çalışırsanız, durum hiç çözümlenme şansı yoktur. Çürüyen kurumlar, faşist yönetimler ve inançla bilimi ret etme bakışla ne sorunlar anlaşılır nede bu hyapıdan aydınlanma çıkar. Ne dediydi benim eski köylüm Arif Hoca: “çirkef içinden gülistan yetişmez”. Koşulları düşünmeden, çürüğen kurumsal yapının çöküşüne bakmadan, sankielrle çözüm aranıp veya ilgisiz kalmakla konular aşılamaz. Aksine çöken yapıdan ancaak sorun ve çirkef yayılır.

Yaşadığımız günler oldukça ağır sorunlarla gelişmektedir. Sistemsel gerçeklerle yerel yansımaların adeta yayılan olumsuzluklarıyla karşılaşıyoruz. Bozulan iklimlerin sonucu oldukça ağırlaşan doğa olaylar yayılıyor. Yangınlar ve seller sadece bunun her gün etrafta duyduğumuz haberlerdir. Buna ek olarak, son orman yangınlarında da tekrarlandığı gibi özelleştirmenin bedeli ve rant hırsının da adeta sorunları katmerleştiğine tanık oluyoruz. Yine, sistemin işleyiş özüne bağlı olarak krizlerle daha artan davranışların sorunları da fışkırıyor. Örnek, savaşlar sonucu mülteciler artıyor. Ekonomik eşitsizlik, ekolojik bozulmalar, otoriteerleşmelerle özeleştirme kısgacında da göçmenlik oldukça yaygınlaştı. Sistem içi yoğun göçler oluştu. Buna bağlı da ysadışılık örgütlenme ile bu işi çeviren mafyalar da evrenselleşip güçlendi. Sadece sıraladığım iki konuyu direk bölgemizde yaşıyoruz. Bir farkla, K. Kıbrısta hala bunları konuşmuyoruz. Mülteci konusunda olduğu gibi de fırsat bulunca geçiş noktası kulanımla rant eksenene kondurtuyoruz. Nitekim, binlerce siyasal mültecinin güneye geçtiğini ancak oradaki raporlardan öğreniyoruz. Sanki Kuzey bu işte yokmuşasaına davranıyor.

Bunlar genel kapitalizmin yaratığı tümden oluşan sorunalrdır. Çözümü de sistemin deyişimine bağlıdır. Çünkü, iklim bozulması, ekonomik eşitsizliler ve savaşlar sistemsel çarkların işleyerek üretiği politik gerçeklerdir. Bunların konuşulmaması da işin öteki yüzü. Ayrıca, önerilen hep hizmet satın alma veya özelleştirme rantla kardeşleşince, bu krizlerin daha da ağır geçmesine neden oluyor. Bilmem, bu koşulları yaratan sistemin ta kendisi olduğunu söylemeye gerek varmı:

Tüm bunlarar ek olarak pandemi de daha derinleşerek devam ediyor. Doğrusu, salgınla yaşamayı öğrendik. Birçok basit deyer dahi hiçeleşti. Aşı yapıp yapmamanın da derinleşen şekliyle ayrıştığı da oldu. Bunlar krizlerle normalleşmenin sonuçlarına bizi taşıdır. Politik eksen ise sorunları çözme yerine, hep fırsat kulanıp otoriterleşme ve karına kar yapma peşindedir. Tabi aynen bizdeki işbirlikçiler gibi. Örneğin, Korona algınında sayısal rakamalr dahi artarken, ilgili makamda yandaş yerleşim tartışmalarının olması tesadüf deyildir. Hele de basit söylem ile sürgün edilme tavrı, ezberlediğimiz demokrasi kelimesiyle hiç alakası yok. Vekilin eşie  makam istemesi, sağlık bakanlığındaki tartışmalar, şöfwerler kavgasının UBP parti meclisine taşınması, uyduruk yandaşa ek mesayi yaratmalar, onca sağlık ve ekonomik olumsuzluklardaki çöken kurumsal işbirlikçi yapının nelerle uğraştığının simgeleridir. Hele de kefen giyip saray aşkıyla hayal satan üst makamcının nerelere gelindiğinin örneğidir. Bu koşullarla da hem çürüyen, hem de çirkef saçılan ortamda hangi olumlu sonuç çıkmasını bekliyorsunuz.

Tıpkı konuşma şekileri gibi: Cumhurbaşkanımın talimatı ve desteğine teşekkürler denilmesi, bir zamanlar konuşmaya başlarken besleme çeken makamcı tiplemeleri toplamına dömüştü. Böylelikle nreye gelindiğinin kanıtı oldu. İşbirlikçilikle oturulan koltuk, benzetmeleri de getirip düşünceleştiriyor. Bir anlamda, çürümüşlükten başarı çıkmayacak birlikteliğin sinyalidir. Bakın,şu anda Türkiyede orman yangıları oluyor. Erdoğanın 16 uçağı varken, havada yangını söndirecek uçak brakmadı. Hizmet satın aldığı iki uçak deniliyor. Bu seçkilerdeki durum bakımından önemlidir. Bir saray parasıyla onlarca yangın söndürme uçağı alınacakken, bunu itibar sarayına harcamanın düşüncesiyle karşılaşıyoruz.

Tüm bunların net sonucu var: gerçekleri bilmeden, yok saymakla, gerçek sonuç çözümüne ulaşamazsınız. Gerçeker ertelendikçe, daha acıtıcı olduğu kesin. Çürüyen koşullardan ancak çirkef ve sorun çıkmanın ötesinde beklenti olamaz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin