arşivUlus IrkadEkonomi de Kıbrıs sorunu da kötüye giderken- Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Ekonomi de Kıbrıs sorunu da kötüye giderken- Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrıs Sorunu Türkiye’nin tekelinde kötüye giderken son zamanlarda artık pek de inandırıcı olmayan, kaale alınmayan bir resmi söylem ve seçilmiş elit kesim, dünya hukukunu da göze almadan hatta güya çok önemli değişikliklere gitmiş gibi göstererek, Türk Derin Devleti’nin her zaman gizli gizli takip ettiği, Taksim Planı’nı (İstirdat Planı’nın bir parçası) savunmaya çalışıyor. Kendi ana karasında Kürt Sorunu ve demokratikleşmedeki kifayetsizlikleri gözler önüne çıkıp, KKTC’yi savunacak derken aslında dünya kamuoyunda pek de saygı görmeyen ve ileride Kıbrıslıtürkleri de oldukça çok zorluklara taşıyacak yeni iddiasında ama çok kötü politikalar savunulmaya başlandı. Bu politika değişikliği aslında bir bakıma Türkiye’deki rejimin de gizli politikasının su yüzüne çıkması oldu. Türkiye son on yılda inandırıcılığını bile en güvendiği veya şimdilere kadar en yakın olduğu Batı Devletlerinin yanında yitirmişken, Kıbrıs Politikasındaki bu katılaşma da aslında bir bakıma daha da yalnızlığının su yüzüne çıkmasını getirdi. S400 füzeleri aslında hem ekonominin hem de Batı’yla başlayan sürtüşme ve kırılmaların da devamı oldu. Daha önceleri Büyük Orta Doğu Projesi Moderatörlüğünden Suriye’ye sıkışma ve gene Batı karşısında  gerici Isid destekleyiciliği de ortaya çıktı. Rusya ile uçak düşürme kriziyle başlayan dalaşmada gene Suriye iç savaşındaki zayıflıklar ve petrol kaçakçılıklarıyla, Türkiye’nin oradaki şeriat gruplarına destek vermesi de bir parçası oldu bu kötü politikanın. Türkiye Askeri Vesayet Rejimleri sırasında bile Orta Doğu’da taraf tutmazken (Hiç olmazsa görünüşte bile olsa) artık Suriye konusunda şeriat gruplarının yani en gerici grupların destekçisi konumuna geldi. Rahip Bronson krizi, ABD ile restleşmeler derken F 35 krizi ortaya çıktı. Bu arada Batı’yla bu şekilde restleşme yaşanırken ABD içindeki Türkiyeli siyasilerin mal varlıkları ve paralarına bankalarda el koyma davaları yaşandı. Zarrap Olayı ise daha da Türkiye’yi sıkıştırdı. Suriye arkasından Libya’daki iç savaş ve tabi ki buralarda da taraf olmanın getirdiği büyük darbeler yaşandı. Dünya Eroin Trafiğinde Türkiye maalesef tüm güvenlik sorunları ve devlet yapısıyla bilhassa Sedat Peker açıklamarıyla gündeme geldi. 15 Temmuz 2016 Darbesi ve kurgular, üretilen senaryolar, yalanlar deşifre edildi. O darbe gecesi Köprü’ye götürülen insanların özel nişancılar tarafından kafalarından vurulması olayı ve uçak bombalarının hep uydurma olduğu, bazı yerlerde örneğin TBMM’deki füze saldırılarının aslında füze saldırıları değil de oraya daha önceleri konan bombalardan dolayı olduğu tartışılır oldu. Darbe ile yüzbinleri bulan KHK’lı davalılar ortaya çıktı. Birçok insanın mallarına ve paralarına çöküldü. O gece Askeri cephaneliklerden kaçırılan silahların varlığı ve bu konuda Dinci gruplara kurdurulan gizli ordular konuşulmaya başlandı.

Açıkçası Türkiye artık bir istikrar ülkesi olmasından çok, istikrarsızlık ülkesi durumuna geldi. Ekonomi ise arada tamamıyla helak oldu. Bugün Türkiye’de açlık sınırında yaşayan insanlar var. Bu durumda pek tabi ki Kıbrıs politikası da çökecekti. Artık pek güvenilemeyen, amacı sadece huzursuzluk çıkarmak olan bir Sağcı elit kesimin elinde, hiç demokratik bir ortamı bile olmayan Türkiye AKP’sinin banal olarak “ Her haliyle benim tasarrufumda ve yönetimimde” demek istediği bir Kuzey Kıbrıs resmi politikası gün geçtikçe kaybetmekte. Zaten evrensel hukukun bile pek takılmadığı ama şimdilerde kadar oyalantılarla ve -mış gibi yapılan resmi politikalar teker teker, Türkiye’nin yangınlardaki zayıflığı gibi iflas sahnesine eklenmiş durumda.

Kendi ülkesindeki toplumsal birliği sağlayamayan, demokrasiyi uygulayamayan, hatta bir basit orman yangınını bile söndüremeyecek durumda, elinde iki hurda yangın uçağı olup, Tek Adam tartışılmazlığında Cumhurbaşkanının 14 uçağının ve saraylarının olduğu ama devletinin dünyada artık en sonlarda boğuşup batmakta olduğu bir ülke var karşımızda.

Kıbrıs politikasının da bu batan “Titanik” gemisinin içinde yavaş yavaş batan geminin naçar bir kavramı olmaktan başka bir alternatifi yok gibi…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin