yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYangınlardaki Türkiye Yunanistan ikilemi – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yangınlardaki Türkiye Yunanistan ikilemi – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son dönemde Akdeniz ülkerinde orman yangınları iyice yoğunlaştı. İklimlerin bozulması yanında, konuyu yönetme konusu da kaçınılmaz olarak birlikte külenip gündeme oturuyor. Aşağda isim vermeden ikili tumlarla ilgili bilgielr sıralayacam. Sonrasında olayların merkezindeki devletleri belirtecem. Olgular, gerçekler ve iş taraf olmaya gelince çelişen bir dünyanın yeniden tekrarlanmasını aktarmaya çalışacam.

İki ülke düşünün. Komşu ve yaz ayında orman yangınları yoğun şekilde gerçekleşti. İklim bozulması kuralını bir yana brakıyorum. Ülkelerin tutumlarıyla alakalı duruşları belirtecem. Birisinde, yangın sürerken, başbakanı yetersizlikler nedeniyle özür diliyor. Medya olayın yerinden canlı yayınlarla yaşananı sunuyordu. Söndürme uçakları olmasına karşın, yeterli müdahale yapılmadı diye hava kuvetleri komutanı istifa ediyor. Tartışmalar yetirsizlikle birlikte sürdürülüyor….

Gelelim ikinci ülkeye: burada tam aksi yangın haberlerini yerinde verdi diye ilgili kanalara ceza yağdırıldı. Bizat şahsım, yangın yerine görevliler dışında girilmesini yasakladı. Kriz komitesi denilip suçlanan belediyeler de olmasına karşın, koordinasyon komitelerine belediye başkanları çağrılmadı. Farklı kuruluş diye kayum atanan KHT uçakları tamir edilmeyerek etkisiz kılındığı için, yangına müdahale edilemedi. Kimse istifa etmek bir yana yangın yerine özel uçaklarıyla gidiyorlardı. Cumhurbaşkanı insanlara çay atıyordu… istifa olmazken, hep başarı ve suçlanan ötekiler oldu…..

Basit gözlemle iki örnek sundum. Ülke adı yazılmadı. Bakıldığında en azından sorumluluk kabulü, istifa etme ve özür dileme nedeniyle birinci örnek kulağa daha hoş geliyor. Hele de bilgi edinmenin yasaklanması, haber vermenin ceza almanın nedeni olması, ikinci ülkenin daha başarısız olduğunun basit örneğidir. Buraya kadar isimsiz yaşananlar herhalde başka işaret edecek durum olamazdı.

Fakat, birincisinin yanına Yunanistan, ötekinin başına da Türkiye gelince, işler karışır. Kimliksel bakış kendi devlet tabusu ve ötekileştirme düşünceleri öne çıkınca, birden doğru gibi dranla, öteki düşman sayılma zeminine kayarsınız. Kıyası Türkiye ile Yunanistan ikilemine koyduk. Olaylar belli. Ama bakış açısı da malım. Birisi biz, ötekisi karşıtdır. Ötekinin başarısını veya doğru eleştirel bakışını almak, düşmanlığın hafiflemesi ve ırkçılık çizgisinin silikleşmeye gidilmesi demek olacak korkusu hemen gerçekelrden kimliğe doğru çekim başlar….

Son günlerde orman yangınları iklim bozulmasıyla ve kuraklıkla nemin düşmesiyle epey ateşlendi. Biraz konuyu bilen, iklim etkeni yanında, beceriksizlikler, dikate almama, yetersilzikler kadar,rant bakışı ve özelleştirmenin de yangında oldukça olumsuzluklar gelişletirdi. Kısa zaman önce Yunanistan yangınlarında özeleştirme ile mali eksenli önceliklerin nasıl ormanlara bakışın da gerçekleştiği sorgulamalr oldu. Hele Türkiyede her orman yangını sonrası ve hat ta hemen önce alanın ranta yani imara açılmak istenmesi, birçok kuşkuyu da gelişletti. Hele de bilgisizlikle cihaletin kulanım alanının genişlemesi de tutumlardaki zafiyetlri de ortaya çıkarıyor. Öyle ki Türkiyedeki son krizzde hala belediyelerin dıştalanması, gerektiği anda gönülüler alana sokulmazken, bazı kesimlerin yol kesip kimlik sorma tutumu da biraz karışık oluyor….

Gerçek olan, iklim bozulmasıyla artan sıcaklık,ormanları da yakıyor. Sermaye ise bu alanları turizm deyip yutmrma fırsatına da ulaşıyor. Buna ek olarak otoriterliğin hele de tek eldeki yetki toplanmasıyla da sorunların nasıl yönetilmediğinin canlı yaşanırlığını yaşadık. Susturma adına da yasaklarla, bilgi akışını engeleyip, kendi yanlışlarının algılarına sarınılmaktadır.

Tekrar edelim. İsimleri silip son Türkiye Yunanistan yangın yönetimi ve siyasal tutumları yanyana koyalım. Sonra devlet adını getirelim. Çoğu insanın nasııl gerçekler karşısında devletine dönüp dirence geçerek suçlama çizgiisine dönüşlerine geleceğiz. Hele de son günlerde bize dek gelen Osmanlıcılık ümet bakışıyla da öteki Yunanistanın örnek gösterilmesine çoğu kendi ırkçı bakışıyla karşı gelecektir. Yangınar dahi nelerin olduğunu anatan alevleriyle yaşanıyor. Buna yasak veya öteki düşman ikielemiyle gidildikçe, konunun anlaşılması güç Hele de çevrecilik veya turizm masaları da damıtılan yangındaki kozalak fırlaması gibidirıyor. Pişkinlik alevin aydınlığında eriyor. En iyisimi,yasak ve başka gündeme kaymaaktır. Akdeniz ve Egesiyle yanan türkiyede feryatlar fazla dile getirilmesii istenmiyor. Böylelikle başka suçlu ile yasağın saydamlaştığı politik devlet şekline gelindi. Üstelik Yunanistanda ordu dahi söndürmeler katılırken, ilk defa Türkiyedeki orman yangınlarında ordu da etrafta yoktu. Bunlar gelinen politik noktanın doğaya bakıştaki itiraftır. Kıyası örtmek ise ümmet kimliği ile didnmenin de faydası hala tartışılmazdır. Yunanistan başbakanı özürü hava kuvetleri komutanı istifayı basarken, Türkiyede gerçekleri söyleyen medya cezalandırılyor. İşte ormanlar, iklim bozulması ve politika. Peki bunu hamasetin hık demişlikteki bizim yöreye gelince ne olur: hemen bunlar yunancı deyip suçlama koşulları hala belirleyicidir. Acı olan da bu. Akdeniz yanıyor. Rant aşkı da kabarıyp

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin