Almanya seçimlerine günler kaldı. Almanya denilince de söylenecek çok deyişik yorumların da olduğu kesin. AB dibnamiğinin merkzinde olan ve dünyada etkisi artan önemli kapitalist ülkedir. Bu nedenle yılın merakla beklenen önemli seçimleri de Almanyada gerçekleşmesi de tesadüf deyildir. Çok az zaman kaldı. Fakat, günler kalmasına rağmen yine de şu andaki görünümün kesin olduğunu veya uyfak oyalanmalarla geçeceği olayı da kesin deyildir. Almanyanın önemli olması AB merkezinde olması kadar, sadece seçim döneminde dahi deyişen kamuoyu dengeleri dahi ülkedeki olayların seçmene etki yaptığının da yaşanılan pratik gerçeğidir. Çoğu ülkede, genelikle seçime yaklaşınca kamuoyu gösergeleri fazla oynamaz. Hele de önde olup de üçüncü sıraya düşme tehlikesi de pek olmaz. Önümüzdeki günlerde yapılacak Almanya seçimleriyle, yorumlarımızı sonuçlar üzerinden elbet yapacağız. Fakat, kaçırılmaması gereken, zaman zaman seçim süreciyle yaşanan olayların ivmeyi deyiştirme durumları nedeniyle, Almanya seçimleri yapılanışından önce, bazı önemli seçim süreçlerine deyinmek önemlidir. Hat ta gerekmektedir. Almanya seçimleri dışında bu tip deyişkenlikler başka ülkelerde görülmez. Genelikle seçim sürecine girilince ufak oynamalar veya iki kesim arasında fark açılıp kapanmasına raslasak da Almanya tipi ülkelerde özellikle olayların kitlesel karşılığı ile kamuoyu göstergeleri yerlebir olmaya adaydır. Bu nedenle Almanya seçimleri öncesi bazı konulara parmak basmayı uygun gördüm…
Almanyada önümüzdeki günlerde seçim yapılacak. Zaman daraldı. Kamuoyu göstergeleri şimdilik Sosyaldemokrat partiyi işaret etmektedir. Ancak, yılın başındaki ayni göstergeler Sosyaldemokrat partiyi üçüncğü sırada göstermekteydi. Hristiyan Demokratların hem de kesin şekilde kazanacağı işaretleri veriliyordu. Böylesi altüstlerle geçen yılı yaşadık. Bunu nedenleriyle birlikte özetlemek şart….
Yaşadığımız yılın önemli seçimlerinden birisi Almanya olarak yılın başından beri belirtiliyordu. Bir başka nokta da Merkelin sistemin algılarıyla başarılı kılınması da seçimi Hristiyan blokun kazanacağı anlaşılıyordu. Üstelik bu öngörüyü sadece kamuoyu göstergeleri dyeil, yapılan eyalet seçimleri de net şekilde anlatıyordu. Sosyaldemokratlar ise önce ikinci ve giderek üçüncü sıraya düşüyordu. Nedeni kualisyondaki sönüklükleri ve artan iklim krizleri nedeniyle Yeşilerin oy artırıp ikinci sıraya gelmesiyle açıklanabiliniyordu. Kriz ve bulanımlara rağmen Sol partinin de oy kaybetmesi de düşündürücüydü.
Sonradan Merkelin yerine konnulan başbakan adayının çelişkili tutumları ve yetersizlik imgesel davranışları sonrası Hristiyan blok tereddütlere neden olmaya başladı. Gelen iklim bozulma olayları da Yeşilere doğru ibreyi yoğunlaştırdı. İlkbaharda gidrek yükselen Yeşil desteği kamuoyunda partiyi birinci sıraya getirdi. Sosyaldemokrat partide ise hala kıpırtı yoktu. Liberaller ise Sol partiyi geçti. Bunlar her zaman yeni kualisyon tartışmalarını da geliştirdi.. Yabancı olmadığımız ilginç tutum ise başta Yeşilerin Sol partiyle ortak hükümet kurmayacaklarını açıklamalarıydı. Verilen sağa ve sisteme kayış açıklamalarına rağmen Sol partiyle kimse direk kualisyon kurarız sölemekten kaçınıyordu. Bir anti Komonist ve eski SOviyet tutumu paranoyalaştıydı. Bu gelişmeler yine de seçime dek daha fırından çok ekmek çıkacacğının da belirtisiydi.
Almanyada yaşanan ve özellikle yazın gerçekleşen yoğun sel olayları yeniden taployu altüst yaptı. Sol sosyal politikaların doğa olayları ve iklim konusundaki önemi yeniden gündeme şap diye oturdu. Sosyaldemokrat prokramdan tutun eyaletlerdeki ayni düşüncenin sellerle mücadeledeki tutumları, birden üçüncü sırada olan Sosyaldemokrat partiyi birinci sıraya oturtu. Bu normal seçim süreçlerinde pek yaşanan gelişme deyildi. Sosyaldemokrat adaylar bu gerçeği iyi kulandılar. Bu arada şişirilen Merkelci sağlık politikanın da sorunları arada sırıtmaya başladı. Özellikle iklim bozulmaları ile yaşanan doğa olaylarındaki sertleşme solun yeniden hatırlanmasına da tetikleme yaptı. Seller ve iklim bozulmasını artıran politikalar birlikte konuşma şansı buldu. Sosyaldemokratlar böylelikle tam miyadını doldurdu dneilirken, gerçekler onları yeniden seçenek haline getirdi. Şüpesiz Yeşiler konusuna da birkaç söz edelim. Yeşiler özellikle iklim bozulma olaylarıyla birden birinci sıraya çıktılar. Fakat, muhalif seçenek gibi çıkıp sermaye ile özdeşleşince, siyasal alanda da sağa kayış oldu. Özellikle de Sol partiyle hükümet kurmama direnci de bunun sonucuydu. Ayrıca, muhalif eksendeyken, hükümet olma aşamasındaki siyasal geçişte oldukça yanlışlar yaptı. Daha doğrusu, bu dönüşümü seçmende yapsa da siyasal idarede başarısız oldu. Başbakan adaylarının tutumu kadar, bazı aykırı durumlar da birden Yeşil kutsalık yerine burjuvalaşıp benzeyen şekiler gösterince, oyları azaldı. Oysa, seller olayında Yeşilerin doğrudürüs siyasal duruşları olsaydı oyları daha bir patlayacaktı. Bu seller konusu Sosyaldemokratalra yaradı.***
Önümüzdeki hafta sonunda işler daha bir netleşecek. Günler var diyoruz. Ama, çıkacak bir sgandal yeniden kartların karıştırmasını getirr. Almanya böylesi bir ülke. Elbet, kitlesel politik duruş ve örgütlenme koşulları Almanya kamuoyundaki belirleyici dağılışta oldukça etki yapmaktadır. Kitlesel duyarlılık ile bunu siyasete dönüştürme eylimleri, Alman kamuoyunda netliğin her zaman ayni olmayacağını göstermektedir. Hatırlarsanız, ikibinlerde yine Sosyaldemokratlar epey geriledi. Seçimi de kaybettme sonucu net idi. Ama, yine seller ve sosyaldeokrat devlet politik davranışla yeniden Şlöyder seçimi kazandı. Ama, ona sol kazandırma seçimini sermayeye teslim olup partiyi yeniden ikincil hale getirdiği de malumdur. Bakalım, gelecek günelrde Almanya seçimleri bize ne gösterecek? Sol parti ise resmen beklenenin dışında gerilemektedir. Bunun da nedenlerini seçim yazısına brakıyorum. Tabi ki faşist partinin de muahlif eksendeki yeri de yine seçim sonuçlarıyla birlikte değerlendirilecektir. Bekleyerek sonuçlarla yeniden Almanyada buluşmak umuduyla.