Yakın tarihte bazı olaylar vardır ki sadece yaşayanı deyil, bölgesel önemli etkileri günümüze dek taşınmaktadır. Özellikle kaybeden tarafın zayıflaması veya beleklerden sildirtilip karanlık sayfanın bilinmezliğe teslim edilmesi sonucu, bu gelişmeler pek hatırlanmaz. Hele de onca canlı kangrenliğine karşın Filistin sorununun yaşanırken gözden kaçırılma gerçekleri de olunca, yakın tarihten gelen durum da belleklerde kalmaz. Unutulur ve yapanların da işine geldiği için de anımsatılmaz. Filistinin Ortadoğudaki yeri ve siyasal faciyası hala sürerken, eskiden olan duyarlılığın da bilinçli şekilde sıfırlandırma aşamsında olduğuna da tanık olduk. Kara Eylül, bence Filistin yakın tarihinde önemli yıkım yaratan yaşanınlardan en öenmlisi sayılması gerekir. İsrailin yaptıkları yeri geldikçe tekrarlanırken, arap devletelrinin Filistin katliyamlarına pek yer verilmez. Çünkü, Filistin hareketi her ne kadar İsrail karşıtı ve anti Emperyalistlik özü olsa da arap ülkelerinin de ilgili yapının gelişmesiyle siyasi endişeler taşıdığı da kesindi. Kara Eylül bir anlamda arap ülkelerinin iki yüzlülük Filistin kitabının önemli sayfası olarak tarihe kazıldı. Ne yazık ki bu konuyu pek hatırlayan kalmadı. Zaten, Filistin konusu da pek konuşulur durumda deyildir. Sadece hamasi ihtiyaç duyulduğu anda birielri garnatür olarak politik iç kulanımda kulanmaktadır.
Gelelim konumuza: sizi 1970 yılına dek getirecem. Ürdün ülkesindeki katliyam dönemine uzanacağız. Ürdünde Kral Hüseyin Filistinlileri sürmek için direk saldırıya geçer. Sayısı net olmayan katledilen ve onbinlerle kimisine göre yüzbbinleri bulan sürgünlerle sonlanan Eylül ayı savaşına ulaştırıyorum. Konunun özü şurdan başlar: 67 yılında Ürdününde katıldığı israile karşı savaşı Arap devletlri kaybeder. Ürdün Doğu Kudüs ve Batı Şeryayı israile terkeder. Bu yenilgi, ayni zamanda ikili etkielri de oluşur. Arap milliyetçiliği yenildiği için gerilmeye başlar. Buna karşılık artık devletlerle bu işin sonlanmayacağını anlayan Filistin hareketerli kendi eylemlerine girişirler. Baktılar ki eylem veya demeçle bu iş olmaz; ozaman uçak kaçırarark kendi sorunlarını duyurmaya başlalar. Sesleri duyulur. Gerçi Batılı Emperyalistler ve İsrail hemen buna anarşislikle suçlasalar da dünya resmen Ortadoğu Filistin sorununu Filistin örgütlerin eylemleriyle duyarlar. Destek ve senpati de oluşur.
Ürdün kralı bu işten endişelenir. Özellikle Ürdünde önemli sayıda Filistinli olması, yine bir miktar da sürgün Filistinlinin varlığı onu endişelendirir. Üstelik, Filistin örgütlerindeki demokratik derecedeki işleyiş ile kendi devletin otoriterliği ikilemi de zaten senpati oluşan Filistine destek öteki halkar tarafından da veriliyordu. Ürdün kralını başta ABD ve İngiltere de teşvik ediyordu. Özellikle Ürdünde Marksiz FHKC güçlü olması ve lideri Habaşın da giderek liderlik özellikler güçlenmesi, birçok çevreyi siyasal sol paranıoyak bakışına getirdi. Bu kuşkular birleşince, Ürdün ülkedeki Filistinlilerin sürülmesi için tetiği çekti. Elbet Filistinliler de direndi. Ürdün devleti epey kıyım yaptı. Filistin hareketinin darbe alması için gerekeni yapıyordu. Bir yandan da Filistin hareketi içi Marksis kesimin güçlenmesi endişesi de olduğu için, FKÖ gereken sertlikte diplomasiyi kulanmadığı inancı da vardır.
Sonuçta, günlerce süren iç savaş tipi olayında Filistinliler katliyam ve sürgün ikilemiyle ürdünde karşılaştılar. Adını da Kara Eylül olarak koydular. Gariptir, FHKC Lübnandaki önemli üstü olan Telzaatarın da yaklaşık beş yıl sonra Suriyenin Lübnana girmesiyle yıkılmasını yaşadı. Lideri Habaş Tunusa dek sürüldü. Böylelikle hem Filistin hareketi önemli bir “ayar” aldı, hem de darbeyle gücünden epey uzaklaşan konuma düştü. Bu tarihi olay nedense pek anımsatılmak istenmez. Aslında Ürdünde olan Kara Eylül olayı, yükselen Filistin hareketi ile Marksis eksenin kırılması için gerçekleştirildi. Ayrıca, Ürdündeki yoğun Filistinli nifus ile örgütlenme konumu ülkede kral Hüseyinin devrilip sol yönetim oluşturma seçeneğini de geliştiriyordu. Çünkü Ürdün develti 3 yıl önce İsrail karşısında önemli toprakları kaybetti. Dahası, kutsal Kudüsün doğu bölümünü de israile verdi. Buna karşılık pek de tutarlı politika da geliştiremedi. Tüm bunlar filistin hareketinin Kara Eylül sayfasını yazdırtı.
Şimdi gelelim günümüze; brakın Filistin sorununu, yaşadığı katliyamları… Günümüzde dahi böyle bir sorun olduğunun güncel politikada farkında olan pek yok. Daha acıssı, bazı Filistin örgütleri üzerinde uygulanan baskıları da “terörist” dneip algı operasyonunda yer aldırtıyorlar. Halbuki filistin halkının yaşadıkları Emperyalizmin Ortadoğu yeni sömürge politikasının sonucudur. İsrail devleti kurdurtulurken, sürgün, vatansız ve işkallerle paranparça oldular. Yeri geldiğinde arap devletleri de bu rolde yer aldılar. Ürdün, Kara Eylül ile tarihteki en önemli filistin siyasal yıkımın önemli temellerinden birisini geliştirdi. Eminim, çoğu bu durumu bilmiyor. Kendine Ortadoğu uzmanlarından olanlara söylediğim anda, konunun öneminden epey uzakta olfduklarına ibretle karşılaştım. Ama tarih yaşandı. Bu gerçeği bilmemeye vursanız da yine yaşandı. Bir gün mutlaka bir yerden gerçekler karşımıza çıkacaktır. Ozamanki acısı da bir başka şekilde olacaktır.