Son günlerde oldukça savrulan gelişmelerde toz dumana boğularak yol alıyoruz. Tekrardan önemli gerçeği anımsatmak da mejburidir. Siz sonuçlarla deyil onları yaratan gerçeklerle birlikte konuşursanız, anlamı olur. Sorunun nedenini de bilince, çözümde temel noktadan hareket etmek zorunda olduğunuzu kavrarsınız. Genelikle K. Kıbrrısta ortada etki yapıp konuşturulma sınırıyla olaylar konuşulup tartışılır. Sistemsel kısgaca sokulup pandoraya sıkıştırılır. Sorunların temel nedenini, daha geniş anlamda genel sistemsel yapıdan kaynaklı oluşu pek dikate aldırtılmaz. Konuştuğunuz zaman da ya cezalandırlır veya yeni kültürleşme ise “yinemi ayni bahane” denip küçümsenir. Oysa sıralanan birçok sorunun nedeni temel sistemsel yapıdan kaynaklanmaktadır. Aynen, siyasal yapılanış da buna uyunca, işler tamam hale gelir. Siyasetin sistemsel geneline dokunmadan yapılır olması da şu basit ezberi üreti “Kim gelse aynidir: değişen bir şey olmaz” denir. Bu anlayyış da siyasal tercihi kısırlaştırır. Giderek siyasetin etkin olmaması ve siyasal partielrin sınırlanan koşullarda kalışı da bireysel seçkileri artırır. Düşünsel anlamı da kendine bbasit değer veren veya ufak işini dahi kurumlarda yapmak için yakın gördüğü bireysel tercihlere yönelir. Nitekim, karma oy veya yoğun parti içi tercih durumu yukarda özetlediğim kısırlaştırılan sşiyasetin üretiği anti politik sonuçlardır.
Tekrardan ekleyelim: bizde özellikle genel hep kaçırılır. Temel olgu hep dıştalanır, böylelikle istenilen şekliyle yalanın yutturulması da sağlanır. Birgün Norveçle kıyaslanır ve hedef denilir, ertesi gün durumu bilinmeden Afrika ülkelerinin bizden fakir ve demokrasi gerisi olduğuna ananç belirtilir. Kurallar deyerler bilinmeden kendimizi en le bşlyan ezberlerle överiz. Demokrat, çağdaş ve hoşgörü gibi… Oysa K. Kıbrısın bağımsız olmadığı, sömürgeleştirildiği, ilhaklaşma siyasetinin tetiklenip Türkiyenin kalıcılaşma politikasının yapılanışının olduğu hep yaşatılıyor. Bizler Norveç derken, atanan “başbakan” önce saraylısına deyil de TC elçiliğine gitmesi dahi üstümüzdeki ölü toprağını kaldırtamıyor. Afrikalı ülkeleri gerimizde olması derken, onların örneğin paketle ekonomi veya kendi liderleri başka ülkenin kuklası olmadığı bilgileri hiç anımsatılmaz. Ama sorunlar yine de yaşanıyor.
Yazıyı yazarken orman yangınları bilgileri geliyordu. Bu olay dahi bize anımsanmamız gerekenleri hatırlatımıyor. Buradaki yetersiz kurumslal gerçeklik, bağımlı olduğumuz Türkiyenin kısa zamn öncesi Egede yaşadığı yangınların konumu da akla gelmiyor. Hele de iklim bozulması ile yangın tetiklenmesi hiçbir zaman düşünülmez. Oysa 6 Kasım günü hem de iskoçyada yapılan iklim zirvesine de bir anlamda duyurtma amaçlı eylemler yapıldı. Kıbrıstan da benzer eylem desteği gerçekleşti. Brakın ilgiyi, haber niteliği dahi olmadı. Oysa bugün orman yangoınları gerçekleşiyor. Tam da iskoçyadaa hem de iklim bozulmasına daayalı dünya zirvesi olmaktaydı. Bu güncel akışkanlık dahi bütünsel buluşamadı. Halbuki söylenecek çok ders vardı. Hele bazı takkeci gazetecinin seslerini yükselterek Türkiyeden uçak istenme talebi beni acı acı gülünsetti. Onca Türkiye devleti aşkı herhalde yazın Egedeki orman yangınlarında Türkiyedeki orman söndürme uçak tartışmanın uzun zaman sürmesini dahi bu muhteremler duymadı. Böylesi paradokslar da gelişti.
Son günlerde peşpeşe sorunlar konuşuyoruz. Fakat, ülke gerçeğimizle gelinen aşamanın sadece işimize gelen sonuçları alıyoruz. Oysa kabinenin önce elçiliğe sunulan, her yetkiyi Ankaraya devreden, savunduğunu dahi konuşamayan siyasal gerçekliğimiz, sorunları çözme umudu vurgulama yalanına da sığınıyor. Bunu inanan önemli kesim de vardır. Örnek mi; son uBP kurultayında, onca sgandal, başarısızlık ve dağılmaya karşın onbine yakın insan oy veriyorsa, demek ki kitlesel yaklaşımın yeri de oldukça tehlikelidir. Dahası, eğer yapılacak sa onca başarısızlığa rağmen UBP hem de önemli farkla seçimi alırsa, o zaman o gitsin ben geleyim veya sonuçlarıyla sınırlı konuşulan koşullar daraltısının sorgulanması zorunluluğu dışında gerçek kalmaz. Fakat, insanlar bunu normal sayıp geçecek derse, siyasal partiler işbirlilikle Türkiyeden para alma veya protokol imzalama prokramlarıyla görevlerini belirlerse, hele de koltuk muhalefet çizgisi sen ben olursa, bu sistem değişmez. Sorunlar artar ama bireysel çıkarla yandaşlama oynanır. Çünkü nedeniyle değil, kendi çıkarıyla ekseninde oynanma duruşunda olunmasının bedeli olmaktadır
Gördüğünüz gibi biz hep sonuçlarla oynarız. Sisteme dokunmadan kendi evimizi temizleme laflarıyla veya Türkiyenin onayı çizgisinde siyaasalık kuruma sarılıyoruz. Sonuçlarla yetinince, beraberinde nedenin yaratığı ek birikimle bunlar da artmaya hız verir. İç dinamiklerin iyice cılızlaştığı, nifusun darmadağın olup birçok farklılıklarla ortaklaşamadığı koşullarda, karşı dönüştürme oluşumu da oldukça güç Çünkü yanlış epey mesafe aldı. Bunu plan ölçeğinde gerçekleştiriyor. Gerçekleri yok saydırtarak hamleler gerçekleri getiremez. Bunlar dağılmanın çürümenin ta kendisidir. Karma oy, yangınlardaki tutum, normalleşmenin de ötesinde yerleşen zamlar, nifusun hergün altüst olan yaapısı ve bunlaın çoğunda yetkisi olmayan iç politika. Her noktasındaki yöneticilerden yolsuzcu ve rüşvetli bulmak gibi lüks den kolaya gelen ddurumlarla da normal şekilde yaşıyoruz. Önce neden ve bunun K. KIbrısın siyasal konumunun sonuçlarıyla yüzleşip dönüştürme siyaseti oluşmadıkça bu masgaralaşan durumlar devam edip gidecektir.
yazarın tüm yazıları:
Özkan YıkıcıBiat tutsaklığında gerçekler yakıcıdır – Özkan Yıkıcı
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin