Artık imkar edilecek dereceği çoktan aştı. Ekonomik krizin özellikle finansman para bölümündeki iflas, artık rakamlarla da gizlenemeyecek durumdadır. Ozaman, siyasal koltukçu efendiler konuyu yine de önemsizleştirme adıyla konuşturmama tutumuna devam diyorlarken, verdikelri her örneğin palavrası dahi oldukça yüksektir. Diğer yandan “meclisteki” bütçe görüşmeleri de sanki normal ülkedeki gelişmeler gibi gerçekleştirilmesi de başka bir kandırmaca kolaycılığı oluyor. Yine de imkar edilemeycek dereceeği TL tepetaklaklıkla yaşanıp sızısı da hissedilince, medyacılarımız hemen bildik silaha sarıldılar. Dün koltuklarda veya kendilerince ekonomik alanda bu sonuca resmen katgı koyan politikacı ve akademisyenleri ekrana çıkartıp olayı işlemeye ve öneriler sunmalarını istemeleri yayınına girdiler. İşbirlikçi güdük telslimiyetci burjuva sözcülerimizden, makamcılar ve birokratlar gayet uzun laflarla zamanı doldurdular. Sanki bu sistemin iyi yolda olduğunu ve kararların önemini onlar söylememiş gibi, şimdiki konumlarıyla laf kesmekle uğraştılar. Daha da ironisi, ekonomik gelişin çoktan malum olmlasına rağmen, kendileri kararları ve savunularıyla destek verirken, şimdi krizin nedeni değil de yine klasik hamasi yuturma afyonuna sarlıp “rumculuk” etiketleriyle düşmanlık yapmaya çalıştılar. Birçok ekranda böylesi prokramlar dinledim. Hani, yazı yazma nedenim olmasa, onca saçmalamayı ve kendileri yaptıkları ortadayken, bize öneri sunmak ve bilir kişi ilan etme uykusunu çekemezdim.
Konuşan ve kendilerine “deneğimli iş adamı ekonomisti veya birokratı” diyen kesimlerin, bir gerçekten hep kaçtılar. Hep rumlara gönderme, AB yardımı yapılmadığı ve yapılması gerektiği atışları gerçekleştirdiler. Suıçlu yine Rum! Diyenler bolca oldu. Ticaret odasıcısından tutun eski planlama ve istatisdik dayresi başkanına dek bu saçmalamalar bolca yapıldı. Erdoğanın TL ateşlmesi, türkiyeye bağımlı oluşu, eskiden yapılan yanlış uygulamalar bilançolarına pek değinmediler. Nede olsa kendileri bilinçli ve bilir kişi olup topluma nasihat çekiyor. Yeni koltukçulara, “biz buradayız” mesajını verme fırsatını kulanıuyorlardı. Değişik medya kanaları bunları bolca ponpaladı. Muhalefetinden iktidarına ayni kişilerin benzer görüşleri söylemesi ise herhalde tesadüf olmaması gerekir. Siyasetin yapılanışının aynada yansımasıdır. Sömürgecilik gerçeği, ilhaklaşma adımları gerçekleri ötelenmelidir. Çünkü onları bu konuma ilgili koşullar getirdi. Çekinmeden yalan söylemenin ünvanıyla konuşuyor da konuşuyorlar. Fakat gerçeklerden o denli koptular ki bunların söylediklerini dinleyen de kalmama tehlikesine dek geldiler. Çünkü, moral dahi pompalayacak değerleri kalmadı. Ama, medya ekrana,gazete köşesine koyup önerileriyle kitlesel gündemi tutmakla meşkul oluyor.Yeter ki konunun Türkiyeye bağımlı olmasının söylenmemesine dikat edilsin. Erdoğana dokunulmadan, isterlerse buradaki koltukçulara veriştirme serbetiyesi de vardır. Ozaman da bir dış ile rum damıtması yapıp yine algı oyunuyla ekonomi dinlemeye devam deniliyor. Ama, örneğin tetbir derken üst elit kimi kesimin emekliliğinde dahi tahsisat almasına dokunmamaya dikat da edilmelidir.****
Son gelinen aşamada, siz hala gerçeklerden kopuk, sanki normal işleyen sistem koşuluyla konuşursanız, elbet öneminiz de biter. Sadece birileri sizi çıkartıp, günü kurtarma ve kitlesel kandırmaca oynama medyacılığı ile oyalama rolunu yaparsınız.
Hemen şu önemli genel özellikleri bir daha yazalım: belki konuyu anlamak isteyip, sorunlara yaklaşırken akılda tutması gerekenlere de dikat eder. Kapitalizim sisteminde yaşıyoruz. Son yıllarda sistem resmen çöktü. Kapitalist sistem resmen çöküş içinde. Bunun yansıyan iki olgusu: krizlerin peşpeşe gelip çıkılamaması ve siyasetin de hem bunları yönetememesi hem de seçeneksizlikler nedeniyle kağosun normalleşip devam etmesidir. Ekonomi alanında birçok kriz yaşanıyor. Öne çıkan dalgalı krizlerden birisi de finansman kapitalist krizidir. Bunun da yansıyış şekli para piyasasında oluyor. Öteki krizler ise “uygrlık krizi, iklim bozulması ve sağlık pandemmisidir”.Bunlar sistemin neden çöküşte olduğunun basit örnekleridir.
Daha da açarsak, bu krizler sistemi etkilemektedir. Her etki edilen ülkenin de koşularına göre değişken özellikleri de vardır. K. Kıbrıs da kapitalist sistem içinde, Hem kapitalizmin sömürgesel genel yansıtıcısı olurken, ayrıca Türkiye bağımlı bir coğrafyadır. Bunların her birinin de yüklediği konum vardır. İlhaklaşma ve öteki yasa dışı koşullar da işin cabasıdır. Bu nedenle kapitalizmi ve hele Türkiyedeki gelişmeleri gözetmeden sorunu anlamak mümkün değildir. Nitekim, son en başta para krizi resmen Türkiyedeki yönetimin direk kararlarının ateşlemesinin sonucu olduğu da kesin. Bunların hiçbiri ekrandaki şahane ekonomistlerin diline hiç gelmez.
Konunun özeti bu. Bir zamanlar, daha ilk yazılarıma gelen eleştiri üzerine şu kelimeleri döktürdüm: “yazımın çok yönlü olup anlaşılmadığı eleştirileri var. Doğrudur. Hem söylenen yalanların doğrusunu yazmak,hem bilgi vermek ve hem de onun üstünden yorum yapmak gibi” çok yönlü işlev gerçekleştirmeğe çalışıyorum Biölinenin yalan, bilgi verme ve yorumlama elbet zor. Öyle ki ben kapitalizmi, neoliebralizmin doğrusunu da yazarak bilgilerle de destekleyerek karşı seçeneklerle yorum yapmayı denediğim için, anlaşılma biraz zorlaşıyor. Bu göreve hala bağlıyım. Bu nedenle de hala tektip moral yüzeysel yazmamı isteyen çok okuyucum vardır. Buna da saygıyla deyip yazımı noktalıyorum.
yazarın tüm yazıları:
Özkan YıkıcıEkonomi “gevezelikleri”! -Özkan Yıkıcı
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin