yaklaşımlarÖzkan YıkıcıEkonomik gelişmeler ve ekonomist oyuncaklılar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ekonomik gelişmeler ve ekonomist oyuncaklılar – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son günlerde krizler peşpeşe yayılıyor. Ekonomik alan da bunlardan birisidir. Artık sistemin yönetemediği ve ülkemizde resmen enkaz haline gelen gerçekelrle yüzuüzeyiz. Ekonomik alanda durmadan krizlere yenisi eklenirken,ne acıdır ki yaşamı sarmalamasına rağmen hamasi duygular dışında pek gündem de olamıyor. Nedeni ise ikilidir: krizlerle yaşanmasının artık anormal değil normal hele gelişi ve sistemsel muhalefet örgütlenmenin yeterli duruşu sergileyecek konumda olmamasıdır. Birtanesiyle konuyu aşmaya çalışacam.

Ülkemizde düne dek herkesi direk tedirgin edip medya mahşetlerinde de birinci olan parasal kriz vardı. Bunun bir göstergesi de döviz krizi olarak yaşanırdı. Arada bir gerçekleşince, döviz dalgalanması dahi tedirginlik yaratırdı. Medyalar bunu birinci haber haline sokardı. Yerel teslimiyet iktidarımızın çözememesine rağmen de eleştiriler de direk buradaki yapıya yapılırdı. Yani, kriz görülüp neden yanlış yere çevrilirdi. Son dönemde oldukça yaygın ve sık sık döviz dalgalanmaları oluyor. Kulanılan resmi para birimi TL tepetaklak uçurumdan aşağa hızla yuvarlanıyor. Odenli sert düşmelere karşın hala uçurumun dibi de görülmüyor. Fakat, ülkemizde böylesi etkin ve enkaza yeni mezar enkazı araştıran drecedeki kötü koşullara karşın giderek kriz en başta medyada hele de siayset ekseninde pek yer bulamıyor. Hem de oldukça yakıncı ve tedavisi güç hastalanmalara rağmen. Çünkü ikili durum yine karşımıza geliyor: hem krizlerle artık normal yaşama geçilip resmen kabullenme noktasında doğallaştık. İkincisi de sistemi sorgulayan muhalif çizgiler olmadığı için de seçeneksizlik olma sonucu, alltelrnatif prokramlarla muhalefet örgütlenemedi. Böylelikle çaresizlik, ilgisizlik, korku ve en kötüsü bu koşullardan hala fırsat yaratan kitlesel önemli kesimin olmasıdır. Bunlar tekrardan hem kendi yüzümüzü hem de sistem gerçeğini yeniden karşımıza koyması bakımından önemlidir. Deyerlendirilmesi dahi yapılmıyor. Eskiden enazından kriz karşısında adına ekonomist diyen kimileri çıkıp bize döviz rrakamlarıyla kendilerince bir şey anlatmaya çalışıyorlardı. Ozaman da belirtiğim gibi: “yalan yanlış anlatılarla inandırıcılık yok edildikçe, kitlelerin de adı ekonomist denilen kesime inansızlık sonucu, işimdi iktisatçı anlatısını kimse aramıor. Bilgi elde etme isteği dahi yok edildi”…. Böylelikle enkazlı sistemimizde kaldıracak mezar dahi kalmamışken, insanların sorunları siyasetin çözme inancı da giderek yok oldu. Beraberinde de resmen bu kötü koşuldan çıkar sağlama bireysel arayışını geliştirdi. Mafya tipi gayrı nizami ekonomik kuralların da daha arayışlı haline taşıdı. Çek Senet mafyaları veya kara para ilişkileri, kaçakçılık yönlü yaplanmalar boşuna dyeildir.****

Tekrardan önceki yazının temel özünü anımsayalım: önce yaşadığımız yerel koşulları doğru bilelim: K. Kıbrıs yapısını doğru analizle bu çözümlenir. Sonra, buranın Türkiye bağımlılığının her alanda kurumsallaştığını kavrayıp analiz yapmamız şart. Buda şimdiki gibi Türkiyedeki olanları yok sayma değil, aksine oradaki dönüşümleri ve seçkileri doğru okumamız gerekir. Sonuçta, nasıl bir dünya ile neden sorusuna yanıt bulma şansıımız olur. Yetmiyor, genele dek uzanmamız şart. Sistemin kapitalizmini, onun uluslararsılaşan emperyalist şeklini de temelden hesaba katmamız şart. Bu açılımlı süreci bilmezsek, son para dalgalanma fırtınasını anlamak mükün olamaz. Hele bunu sadece TC TL bağlamında da nedenseleştiremeğiz..

Ufak bir bakışla açalım: Son TL tepetaklaklık olayı direk Türkiye kararlarıyla alakalı değildir. Amerikada zaten FETİn piyasa hamlesi beklenirdi. Bunlardan birisi de fayizi yükseltmedir. Bunun Türkiye açılımı, dış sermaye hareketine bağlı olan Türkiye sıcak paradan pay hakının azalacağı demektir. Hele de Türkiyedeki istikrarsızlık, da eklenince para kaçışı olması normaldi. Bu kararla TL olumsuz yönde gitmeye devam edecekti. Fakat, başka bir karar duyuldu: Eflasyon oranı Amerikada beklenenin üstünde Y.6  cıvarında çıktı. Bunun devamı şu: Amerikada eflasyon yükselince fayizlerin de yükseltilmesi kesindi. Bir anlamda Erdoğan kükreyiş ekonomik kararının tam tersi. Eflasyonun yükselmesiyle fayiz düşürmesi yerine tam aksi eflasyona göre fayizin de yükseltilrek fren uygulanma kuralı işleyecekti. Bunun yine tL yanıtı şu: zaten ekonomik zayıflık, dış sermaye hareketleriyle güçlenen para politikası olunca hemen Dolar yükselmeye ve TL tepetaklak yolculuğuna devam eetmesi demekdti.

Basit ama biraz bilen için kolay bilgilerdir bunlar. Fakat, Türkiyede ekonomik zayflık ve dış sermaye hareketleri temelindeki italak ekonomi yapısal tüketim teşvikli politika elbet buna ters yanıt vermek zorundaydı. Oysa Türkiyede de eflasyon yükselse ki yükseliyor, fayizler yükseltilse de TL sarsılacaktı. Çünkü dış sermaye hareketleriyle büyüme ekonomik politika uygulanmaktadır. Ancak şöyle diyelim: Türkiye ekonomisi güçlü, üstelik üretimi de iyi. Ozaman fayizi düşürerek TL düşük seviyede olup ihracatla ekonomi büyümesi ve Cari açık kapatılabilinir. Bunu ikinci BUş uyguladı. O  dönem Dolar zayıf ve TL güçlü haldeydi. Buş cari açıkla kapatma kuralını kulandı. Oysa Türkiye italat ekonomi ile dış sermaye hareketli tüketim ekonomisine bağlıdır. Neden mi Hep Türkiye üzerinden anlatıyorum: çünkü K. Kıbrıs yapısı direk Türkiye ekonomisine bağlıdır. Kulanılan TL, merkez bankasının yönetimi TC merkezli, ekonomik koordinasyon her türlü harcamaya bakarken, planlama da paketler üzerinden gerçekleştirilme gibi korkunç bir ekonomik bağımlı sistem kurdurtuldu. Buna kara paradan kaçakçılık ekonomisine varan gayrı sermaye birikimlri dış bağımlı çizgide kurumsallaşıp el deyiştirilmektedir. Bu bilgilr de direk bize krizi burada kavrayıp burada brakamayacağımızın net kanıtıdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin