Perşenbe günü Türkiyede bitip cumaya geçtiler. K. Kıbrısta ise perşenbenin son saati içinde bulunuyorum. Uzaktan gelen müzik sesi Leman Samın şarkısıyla yankılanıyor. Öncesi ise Ahmet kayanın ezgisini dinledim. Diyeceksinmiz ki günlük yazını yazıp gönderdiyin kesin. Peki nereden çıktı ikinci makale yazma gereksinimi? Bunu özetleyecem…. Perşenbe günüm evde geçti. Gideceğim yere götürecek araba gelmediği için, ben de tek başıma evde kalıp okumak ve müzik çalmakla günümü doldurmayı yeyledim. Bu arada çoktandır konuşmadığım Şef lakaplı arkadaşla bir görüşme gerçekleştirdim. Malum krizleri konuşurken, gözümden kaçan bir ülkedeki fırtına ve sel konusunu Şef bana belirti. Bir konudaki sıkıntısını da aktardı. Doğrusu, kulağımda sesi kaldı. İkindin oturup güne uygun makalemi yazdım. Artık günü kapatıp televizyonla olan teması da geçip, yatağa gitmeği düşündüğüm anlardı. Nede olsa duvarlarla konuşacak halim yok. Apartmanımda da komşuluk yapacak derecede olduğum dosluğum da namevcut olmasından dolayı üzerime ççöken tenbelikle de günü kapatmak istedim. Yine de elim klavyeye uzandı. Son bir defa en azından kısıntılı olsa da zorlanmalar gerektirsse de arada girdiğim Feesbooka girdim. Birden günümü yeniden uyaran mesajı gördüm: Kanadadan mesaj çeken eski mücadele dostum Hüseyin Güvenin ssabahleyin Şefin söylediği konuyu okudum. Kanadada seller oldu. Epey zarar gerçekleştirdi. Evet, kanadada seller ve fırtına olup, epey zarar yaptı. Olağan üstü durum ilanından söz ediliyordu. Ta uzaktan, Hüseyin Güvenin mesajı ve ardından dolaştığım haber sitelerinden birisinde de ilgili konuyu okudum. İçimden bir ses, birşeyler yaz diyordu. Eski dostumn ta uzaktan, Kanadadan bize bir gerçeği bildiriyordu. Öyle duyarak veya birinden alarak değil, resmen yaşayarak resimleriyle birlikte kısa gönderisiyle arkadaşlarıyla paylaşıyordu…
Yetmişler ortasından beri mücadele arkadaşım Hüseyin Güven uzaklardan epey uzaklardan, herkesin gitmeği düşlediği kanadadan haber geçer gibi bilgi akıtıyordu. Zaten, Hüseyin Güven gazeteciydi. Hareketin bazı önemli noktalarını da hem siyasi hem de mesleki birikimiyle fotoğraf çeken birisiydi. Son dönemlerinde “adadayken” eski dostarlar buluşma düzenlediğim dönemde aksatmadan katılan birisiydi. Sonra yolu Kanadaya dek uzadı. BRT anılarını anlatsa, bize K. Kıbrıs medya probaganda algısı bakımından önemli dersleri de vereceği kesindir….
Kanada önemli bir ülke. Otoriterliği olmayan üstelik federal deneyimi ile incelenecek ülkelerden nadir birisidir. Hele de sömürgecilikten kurtulurken ki federalaşma konumu kapitalist yapıda önemli örneklemdi. Birçok Kapitalist başarısı söylense de özellikle Kebek bölgesi belirli dönemlerdeki referandumlarla ayrılma eylimi de yaşandı. Ayrıca, buradakilerin kafalarına vurulacak gerçekle, Kanada önemli başbakanlarından kimisi Kebekli olmaktadır. Hani derler ya eşit ve dönüşümlü kıyaslı veya etnik ayrımlı koltukçu fedralcilik hikayesinin tek olma düşüncesini, Kanada kırıyor. Kebek azınlık durumunda olsa da başkanlığı kapmada hiçbir zorlanması olmadı.
Nerden başladım ve nerelere daldım. Amacım Kanadayı övmek değil. Hatırlatan dostumu anma ve onun yaşadıklarıyla geçmişolsunla sınırlı kalmama adına birşeyler kararlamak istedim. Örneğin, Kanada bu felaketi yaşarken, iskoçyada meşur iklim zirvesi yapıldı. Ben bunu zırva diye yazdım. Onca net iklim bozulmalarına rağmen, sistemin güçleri hala oyalanma ve sermayeni karına dokunmama kuralıyla hareket etmeye devam etme belgesini yayınladılar. Tam da bunun mürekkebi kurumadan Kanadadaki felaket haberi dostumun mesajı ve şefle konuşmayla beynimde canlandı. Kanada öyle aburcubur ülke değildir. Kurumsal yapısı ve kendine has kararları vardı. Fakat, doğanın bozulmasının öfkesi artık sistem ve düzen dinlemeden heryeeri çeşitli şekilerde vuruyor. Özellikle seksenlerden beri söylenen “iklimlerin bozulmasıyla doğa oayları sertleşecek” öngörüsü artık direk yaşanmaya hız veriyor. Sömürge veya yetersiz ülkelerde değil, en moderin ülkeleri dahi altüst ediyor. Dün Almanyada sellerin gerçekleştirdikleriyle Sosyaldemokıratlar seçimi kazanma durumuna gelirken, şimdi de Kanada ayni felaketi yaşıyordu. Doğrusu, Hüseyin Güvenin içinde olan haberiyle olmasa ben dahi dikate almayacaktım. Demek ki sevgili dostum nerde olursak olalım hem sevinçlerimiz hem de acılarımız kalplerimizi buluşturuyor. Sana sadece geçmiş olsunla deyil hepimizin bilip unutuğu kapitalizmin vahşi yıkımının nerelere geldiğinin de yeniden ahtırlatma bakımından da önemlidir. Dosluk ve ortak paydaşlık sıcaklığı K. Kıbrıstan Kanadaya dek hala varsa, demek ki eğer örgütlenip doğru yolda mücadele edilse, bazı durumlar değişirdi.***
Hüseyinle başlayıp kanadaya gittim. Ona bir yetmişler manisinden bir başlangıç yazarak yazımı bitirecem: hem de bu maniyi Güvene söyleyen Süleyman Beslemeği de hatırasında anma gibi olacak. “O Güvenis bu lalun, en me din ganbanelan”…. Kanadanın selleri ve sistemin felaketi bize yeniden mutlaka sosyalizmi çağrıştırma yönüne itmelidir. Kapitalizmin gerçeği ve değiştirilme zorunluluğu ikileminde kapitalizimle kaldıkça Kanada Almanya gibi ülkeler dahi bu felaketlerden kurtulamaz.
yazarın tüm yazıları:
Özkan YıkıcıKanada sellerinden gelen dost sesi – Özkan Yıkıcı
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin