Güncel konuların sıkıştırmasıyla, en başta çevremizdeki birçok konuda yazma eksiklikleri de oluştu. Özellikle coğrafi yakın hamleler ve genel dünyadaki bakışlar oldukça süratle akıyordu. Bunlardan birisi de Libya idi. Yıl sonunda yapılacak seçimler ve alınarak uygulanmayan önemli kararlar, epey kuşkular oluşturmaya devam ediliyordu. Son olarak Fransada yapılann Libya zirvesi, resmen bunun itirafı gibiydi. Güvenlik konseyi ve başta genel sekreteri Guteres, resmen inanılması güç dil kulanıp, uyarılar yapıyordu. Seçimin engelenmemesi konusudna epeym terletici tavırlar ortaya seriyordu. Fakat, Guteresi uyarılarla dinlerken de nedense anlaşmalara rağmen bazı Libya kararlarının uygulanmaması karşısındaki çaresizliğinin de öfkesi var gibiydi.
Libya her yönüyle bizim yabanscısı olmadığımız ülkedir. Kıbrıs sorunundaki tutumları, Kadafinin siyasal etkilerinin özellikle kuzeyde yankı bulması, buradan Libyaya gidip, bizim güdük v vahşi burjuvalaramızın çalışanları dolandırması gibi birçok etkin yaşanan gelişmeleriyle aklımızın bir yerine kondurtuldu. Aslında, Kadafi Türkiyeye hep yakın durmaya çalıştı. Son döneminde de batı emperyalistlere beklediklerinden çok taviz verdi. Yine de batı politika ekseni Kadafiyi hem de gerici İslamcılar yoluyla katletiler. Böylesi ortak bir geçmiş birikimimiz vardır. Bunu anımsatma ihdiyacı duydum.***
Libya kadafi sonrası darmadağın oldu. Parçalara ayrıştı. Birçok gerici çever belirli yerleri kontrola alıp etkin olmaya çalışıyor. Dış güçler de Libyanın bir yerine yerleşti. Türkiye de hem askeri gücü hem de paralı cihatçılarıyla yeniden Libyada etkin olamaya çalışıyor. Bu koşullarda Güvenlik kOnsey denetimli görüşmelerle bir uzlaşma yapıldı. Bunun için toplantılar düzenlendi. Aralık sonunda da seçimle yeni Libya düzeni diye bir hedef koydular. Türkiye hem askeri üstler hem de yoğun paralı cihatçılarla resmen bir taraftır. Toplntılardaki kararları kabullenip uygulamayan ülkelerden birisidir. Örnbeğin, Libyada, yabancı askerlerin çekilmesi, paaralı askerlerin geri alınma anlaşmasına uymuyor. Daha ielri gidip, Akarın değişi ile “Libyanın istikrar gücüymüşler”! Nitekim son Fransa toplantısında da ayni eleştiriler yapılıp, kararlar alındı. Türkiye de toplantıya alt düzeyde temsilci ile katıldı. Fakat her zamanki ki Türkiye medyası konuyu nerede ise hiç duyurtmadı. Zaten, durum net: Libya ve SUriyeye Türkiye müdahale edip taraf olurken dahi iç medya pek haber vermiyor. Politik duruş olarak sergilenmektedir. Son Fransa toplantısı da ayni akibete uğradı. Böylelikle Türkiyenin kamuoyu Güvenlik konsey kararlı Türkiyenin askerini çekme veya oradaki varlığı konusunda bilgisizlikle uzak kalmaktadır.
Kararlar ne olursa olsun, Aralık ayında Libyada seçime gidiliyor. En son Kadafinin oğlu da ortaya çıkıp aday olduğunu açıkladı. Çok başlı bir seçim olmaya adaydır. Koşulları ile şüpelerle örülüdür. Birçok kararlar alındı. Ama bir kısmı hala hiç uygulanmadı. Bunların önemlileri dış askeri güçlerin çekilmesi veya paralı askerlerin ülkeden ayrılmasıdır. Bu konuda en çok direnen Türkiyedir. Biliyor ki destekledikleri kesimler pek de seçimde başarı sağlayackak durumda değildir. Üstelik Fastaki yandaşları seçimi kaybediyor, Cezayirde bekleneni sağlayamıyor ve Tunusta da güçlü Ganubi resmen devlet içi konumunu kaybediyordu. Bir anlamda siyasal gericileşme durumuna düştü. Libyada da kaybetmek sadece Libya dyeil Akdeniz gibi birçok projesinin de çökmesi demektir. Bundandır ki anlaşmalara rağmen Türkiye askerlerini çekmiyor, Cihatcıların da orda tüm tepkilere rağmankalıcılaşmasına çalışıyor. Güvenlik Konseyi ise kendi çabasıyla sağlanan anlaşmaya uymamayı, sırf seçimler yapılsın diye fazla gündeme taşımıyor. Daha doğrusu öyle bir gücü yok. Fransa, Rusya, italya, İngiltere, ABD ve Türkiyenin ülkedeki hegemonya mücadelesi, şimdilik seçim tarihine dek donuklaştırılma çabalsında. Ancak, bu koşullardaki seçimin de nedenli dürüş olacağı da başka bir soru işaretidir.
Emperyalistler, Libyayı yıkıp, Kadafiyi katlederek demokrasi ve özgürlük getirecekelrini söylediler. Cihatcılarla bu oyunu oynadılar. Ruslara kazık atıklarını saandılar. Olmadı; tam tersi gelişiyor. Ruslar Libyada yedikelri kazığı, yeniden diplomasi ve dahil olmaakla gidermeğe çalışıor. Kadafi Türkiyeden Fransaya birçok imkan sağladı. Yine de Amerikan pençesinden kendini kurtaramadı. Ama darmadağın bir Libya geldi. Her tarafı başka kabile ile dış gücün hegemonyası oluştu. Anlaşmalar yapıldı. Yürümedi. Şimdi seçimler bekleniyor. Bekleniyor de son Fransa zirvesinde de görüldüğü gibi alınan seçime yönelik bazı kararlar şimdiden uygulanmıyor: Tıpkı Türkiyenin cihatçı ve askerlerini çekmemesi gibi… Bu nedenle ülke birçok konuya gebedir. Hele son Oğul Kadafi adaylığı ve Türkiyenin ısrarla çekilmeme tutumları, yarınlar için oldukça çok yönlü devamlı krize davetiye gibidir. Bakalım Libya daha seçime gitmeden neleri gösterecek. Son Fransa zirvesi ve konuşulunlar, işin pek de kolay olmadığını kanıtlamaktadır.
yazarın tüm yazıları:
Özkan YıkıcıLibya’yı es geçmeyelim – Özkan Yıkıcı
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin
"Gündem" yayınlarını izleyin
"Yeniçağ Güncel" yayınlarını izleyin