yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSalanan salıdan akılda dalgalananlar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Salanan salıdan akılda dalgalananlar – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir yılı sonlandırmak üzereyiz. Yeni yıla günler kaldı. Gün Salı… Olaylar peşpeşe kendini kovalarcasına geçip gidiyor. K. Kıbrıs hala bunların çoğunun farkında bile değil. Buna konuşan kimi gazeteciler de güzel örtülerle çabalarını yoğunlaştırılıyor. Türkiyeye kelam çekmek veya bütün gelişmeleri küçümsetip basit kurala indirgeyerek, ses yükseltip eleştiri yapmışçasına konuşmalarla gün akıp geçti. Oysa gerçekten gelişmeler çok yönlü siyasal mesajlar la dolu dolu. Ama, çoğu önemsenmeden yok ediliyor. Hele de Türkiye merkezli baskılar, küçümsemeler hiç haber takıntısına gelmeden uçuyor. Sadece öylesine anormalleşme oluyor ki ödenen maaş dahi müjde diye abartılarak açıklamalarla, mahşetlere çekilerek halkta algısal hoşlanma yaratılıyor.

Salı resmen salanıyor. Sendikal platforuma  bazı sendikalar grev ve yürüyüş gerçekleştirdi. Ayni anda müjdelerle emekli maaşları ödendi. Bunların arasında politikacı başka telden seçim uzun havası çekiyordu. Geldiğinde neler yapacağının masalını dahi doğrudürüs anlatamıyordu. Meclis toplantıları ise faciya. Onca soruna karşın aylardır doğrudürüs toplanmıuor. Ama işler yolunda. Hele güdük işbirlikçi ticari burjuvamız krizden karı kazanmayı çok iyi biliyor. Yaşananı yalanlaştırma çizgisine ddek kaydırıp asronomik fiyatla eflasyonu uzaya doğru roketliyor. Sağolsun istatistik dayresi eflasyonu ısmarlama rrakamla gayet münasip hale getiriyor. Karlar ise oldukça kalabalık. Türkten Türke kampanyasının güncel gelişim yansıyışı gerçekleşmektedir. Koltukcular ise seçimden çok gözleri Ankarada. Hala parti Lideri hem baş koltukçu, Ankara gülücüklerine sahip olmamadı. Reşit hale getirilmiyor. Hacısından Karadenizlisine Ankarada itibarla karşılanırken, nedense kurultayı kazanan makamcı hala beklemede. Yine de para bekleniyor. Katarlı petrol hikayesine ise hala Türkiyeden ses çıkmadığı için duymazlıkta. Ama, partiler geziyor. Broşurler dağıtıyor. İçi bol bol cümlelerle süslüdür. Sanırsınız, Tatarizmin Singapurunda bulunuyorsunuz. Yardımlar, hibeler ve bol bol ulusal lafazanlıklar sayfalarda akıp gidiyor. Sokak başka, hayatın kendisi ise abanbaşka dünyada salanıp duruyor.*****

Her konuda beklentide bulunan Türkiyede ise iyice saldırgan, suç uydurma yarışı yaşanır gibidir. Ekonomik durum malum. Sert iniş yükselişlerle kanıtı TL. Bu sertliklerde hep kaçırılan paralar ve birilerinin saatlik milyarderleşme durumları gayet normalleşti. Normaleşen  başka gerçek de ekonomislerin doğruları arayan analizlerine yönelik oldu. Ekonomislerin ekonomi konuşmayarak, resmi söylemci olma tutumu, tehtit ve yargı yoluyla hızla yeni kavşakla yoluna girdi. Önemli tehlike. Krizler ve bunları konuşturtmama tutumu artık gidrek baskılanma şekline dönüştü. HDP parti binası silahlı saldırıya uğrar. Silahlı saldırıya uğrayan HDP ise başka yolda kapatılma çabasındaki yargıda. Bunun basit versyonunda ise önüne gelene terörist damgasının vurulmasıdır. Gün oldu patates soğan satan, başka gün kebapçılar, gerçekleri konuşan bilim adamları ve hat ta kendi beyenmeyip düşmanlaştırıp suç uydurulmak isteyen herkes, terörist olma adayı haline geldi. Kendi yanındaki kişi dahi ters olduğunda hemen terörist ismini, hayinlik damgasını amlaktan kurtulamaz hale sokuldu.

Ama ekonomi krizde. Yönetim iktidarda kalmak için yasak, baskı ve dalaveralara baş vuruyor. Fırsatla ya erken seçim veya olağan üstü durum ilan etme ikileminde ordan oraya tersdüz kararlarla savruluyor. Artık milyon değil milyalarların nerede olduğu sorular sorulur duruma ulaşıldı. Bir gecedeki satılan 8  milyar doların yeri aranıyor. Ama, yanıt yerine yasaklama veya konuşanın konuşma tutumu öne çıkıyor. Yine de burada bizim kiler seçim ortamında “Türkiyede olan buraya da uygulansın veya orda yapılırken bizde neden yapılmaz” denkleminde sorunlar aşılmaya çalışılınıyor. Ahali de bunlar yerine “ben ne alacam” demekle uğraşıyor. Hani kısa zaman önce geçmekte olan anayasanın nedenli gerici ve baskılar içerdiğini benim gibi kimisi söylerken, kendine federalci diyen kesimin “ama Kıbrıs sorununu ancak bunlar çözer” demesi gibi tuhaf cendere debelenmesinde takılıp kaldık.****

Bunlarla Salı günü akarken, Suriyenin Laske şehrinin İsrail tarafından vurulma haberi de geldi. Gerçi kim ilgilenir. Ama, bölgesel güç zehirleme politikası Ortadoğuda iyice yerleşti. Normalden de normal hale geldi. Öyle geldi ki önem veya normalin de ötesinde değeri olmayan bilgiler haline sokulundu. Çünkü, örgütlü olan siyasal kesimelr ancak bu durumla ayakta durmaktadırlar. Karşıt seçeneksizlik işi iyice dolduruyor. Öyle ki dün Diyarbakır Van belediye başkanları hapse ve kayum atanırken sırf Kürt olduğu için batı Türkiye ilgisiz kalırken, şimdi sıra İstanbul semalarına gelince şaşkınlık ve daralan eksende kendielrini buldu. Demek ki bu örnek bize aynen karşı duruşun dahi zamanında yapılmayınca, gün gelir sıra size gelince, oldukça sıkışmış halde kendinizi bulursunuz. Ötekine konulan damga sizi ilgilendirmez se aynisi gün gelir size de vurulur. Terörist başlangıçlı operasyon algısı bu şekilde gayet normal şekle gelip yasa dışı suç  uydurmanın esrumanı olur. Tıpkı K. Kıbrısta yetkiler alınıp parti kurultayına müdahale edilecek boyuta dek gelinen uygulamalarda olduğu gibi.

Salı salanıyor. Çarşanbaya epey yük göndereceği belirtisi var. Sene de tamamlanıyor. Tamamlanıyor da önümüzdeki yılın aha karanlık olacağının belirtileri de çok. Krizler, pandemi, ekolojik yıkım ve uygarlık bunalımları peşpeşe sıralanıp yenileri ekleniyor. Bizde de seçimler var. Şunu tanıyormusun, bu işimizi görür basitlikle teslim olacak vekileri seçme yarışı da sürüyor. Normal maaşın ödenmesi bayrama çevrilirken, hala beyendirerek makamcı olma düşleri de sürüyor. Peki, ozaman ne değişecek?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin