Şili, yakın tarihte yaşanan gelişmelerle, genel tartışmalarında önemli rol aldı. Sosyalizme barışçıl geçiş deneğimi, Pinoşet diktatörlük dönemi, ilk önemli Neoliebral uygulatılan ülke gibi yakın tarihin önemli siyasal kuramlara tanıklık yaptı. İkibinlerde ise merkezi sol ve penbe sosyalizmin deneğimlerini de yaşadı. Diktatörlükle hesaplaşma mücadeleleri de önemli yeri oldu. Direniş komitelerinden tutun sivil direniş tarihine de önemli derslerle gösterge haline geldi. Tüm bunlar Şiliyi dünyada konumundan çok daha üst durumda konuşulur hale taşıdı. Örneklemler için aranılan yer halinde kulandırtı. Buna yaşanılan siyasal koşulalra ek kültürel ve sanatsal eserlerle, ödenen bedellerle Hara gibi katletmelerle dolu da bedel ödenmenin de tarihçelsi haline geldi. Bir anlamda, Şili aranan her tarihi olayda özellikle yetmişlerle birlikte çok kolay bulunan örnek haline geldi…****
Bu yıl da Şili, tarihi konumla yeniden kıyas aşamasıyla tartışılacak ülkedir. Yılın ilk yarısında yapılan Kurucu meclis ve eyalet seçimleri ile hem katılımın yüksek hem de resmi siaysete karşı alınan başarıyla, yapılabilir umudunun örneklemi haline geldi. Böylelikle Şili hem Pinoşet yasalarından kurutulanacak, Yerel halklara önemli yasal konumlar yaratacak sayısal parlementer onay getirdi. Bu başarıyla, Şilide ayni ivme ile sol hem de merkezi değil dön isteyen solun da başkanlığı alacağı inancı yükseldi. Böylelikle Şili hem anayasasıını değiştirecek kurucu meclis sayış hem de yönetimi alacak başkanı seçme ikilemiyle yeni dönüşüme girme şansına ulaştı. Fakat, siaysal koşullar aynen, düz çizgi gibi ilerlemiyor. BNitekim, geçen haftalarda yapılan başkanlık seçimi ve meclis durumu yakın dönemin sonuçlarına pek uygun olmayan sonuçlar çıkardı. En azından meclislerde sol çoğunluğu alamadı. Bu parlementer önemli beklenti kırılması oldu. Başkanlık seçiminde ise resmen faşist adayın birinci oluşu da tuzun biberi oldu. Merkez partilerin çöküşü ise gidrek faşizmin de seçenekleşmesinde önemli başka etken oldu.
Şilide şimdi önümüzdeki ikinci tur dönemi tartışılıyor. Faşist aday ve sol karşıtın sonucu tahmin edilmek isteniyor. Önemli tehlike şu: önceki kurucu meclis seçimlerindeki katılım oranına göre son başkanlık meclis seçimindeki katalım oldukça düşük. Katılımın düşük olması en başta faşist adayın işine yaradı. Oysa kurucu meclis anayasa seçiminde hem katılım çok daha yükarda olruken, ortak hareket dinamiği da oldukça atikti. Bu kitleleri mücadele içinde sandığa dönüşüm için getirdi. İki yıllık sokak mücadelesinin birikimiyle kurucu meclis üye sayısında oldukça ezici sonuçla elde edildi. Oysa, başkanlık seçiminde katılım oldukça düştü. Bu düşüş bir anlamda önceki seçimlrin aksine siyasal güvensizliğin sandığa gitmemekle yansımasıdır. Sol bu defa kendi lehine kitleleri sandığa taşıyamadı. Buda zaten erozyona uğrayyan merkezi sağın yerine faşist alanın girmesine de konum sağlandı. Şilide bu ikili farkın nedenleri tartışılıyor. Bu tartışmanın da hemen yankı bulması gecikmedi. Ayni durum, son yapılan genel tüm denecek seçimlerde aynen yansıyordu. Kitleler sandıktan uzaklaşıyor. Liberalerin kulandığı silahın kendisi kendilerine karşı geliyordu. Kitleler siyasete güvenmemektedir. Ayni benzer prokramlar savunulması tıkanmanın önemli kanalarından birisi haline geldi. Solun özellikle merkeze kayış ve piyasa modelinde bazı düzenlemelerle sistemin devamını istemesi de kitlesel olarak taleplerle solun da uzaklaşmasını sağlamaktadır. Şili soluna yapılan önemli eleştirilerden birisi de kendinin değişim prokramlarının sistem içi olması nedeniyle çekici olmamasıydı. Oysa, kurucu meclis olayında sokak fırtınasının da katgısıyla Pinoşet anayasası değişim için önemli destek bulundu. Daha önceki Şili solunun başkanlığı kazanmasına rağmen, beklenen değişimi yapamaması da güvenirlik kırılması oluşturdu. Alyande ile başlayan ve ikibinelrde iki deneğim ile sınırlı sosyal politika çizgisi sistemden çıkılınamadığını da yaşatı. Bu nedenle kurucu meclis desteği ve genel katılım yüksekliği son seçimlerde yaşanamadı….
Önümüzdeki günlerde yapılacak ikinci turda Brezilyanın Belsanaro benzeri liderin Şilide kazanma şansı vardır. Bu Şilideki sandıktan uzaklaştırma taktiğinin da başarısıdır. Gerçi sol adayın da kazanma olasılığı var. Özellikle solun ortak hareket etmesi ve sandığa gitmeyen demokratik çevrelerin sandığa gitmesiyle yeni faşist adayın kazanmama durumu hala mümkün. Ancak, Şili örneği de gösterdi ki faşist hareketler dünyanın her tarafında iktidar olma olasılıklarının yükseldiğinin de kendisidir. Üstelik, parlementoda şimdiden faşist güçlü bir kitlesel oy potansiyeli oluştu. Hem Neolierbal koşulların korunup geliştirilmesi, başta yerli halkların yeniden ikinci sınıf yapılması ve kadına karşı başta kürtaj olayı ile gericileşmelerin yaşanması mümkündür. Faşist adayın kürtaj yasağı anlayışının ilk uygulamalar içinde olması tesadüf değildir. Şilideki sağın kazanması, özellikle önümüzdeki yıl Brezilyadaki seçimde faşistlere önemli moral da verecektir. En genel tehlike ise seksenlerde katledilen isveç başnakanı palmenin Reygını uyardığı durumdur: “Neoliebraleşme ile birlikte seçimlerin anlamı kalmayıp, insanların sandığa gitmesini engeleyecektir”. Bu tehlikeyi anlatırken, kapitalizmin de krize döneceğini uyarıyordu. Palme bu görüşleri nedeniyle katledildi. Katileri de hala bulunamadı. Ama, uyardığı konu şimdi Şilide de tartışılıyor. Son Bungaristanla başlayan bu tehlike şimdi de Şilide yaşanıyor. Bunu doğru anlamamız gerekir.
Bu anlatılanlar ölçeğinde, Şilide önümüzdeki günlerde yapılacak ikinci tur seçimlerle Şili yeni bir kıtasal hareket döngüsüne girecek. Faşist adayın kazanması ise kurucu meclis anayasa çalışmalarıyla ters düşüp yeni krizlerin de işareti olacak. Bunlar kaçınılmaz olarak dünyada da yankısı olacaktır. Özellikle son dönemdeki solun sistemsel dönüşünm seçenekte olmaması ve sistemi iyileştirme çizgisine dek gerilemesi, seçeneksizlikte krizlerle faşizme yeni yollar da açmaya devam edecektir.