Genellikle, resmi tarih yazılımları hep şu noktadan hareket eder: “biz gayet iyi işler yaptık. Hoş görülüydük. Tüm kötülükler karşıta ayitir. Bizim insancılığımız önemlidir” gibi birçok geçmişe eklenip, günü kurtarmaya yarayan olgular dizilir. Gerçekler değil de istenen kurallarla tarih yazdırtılır. Böylelikle, günün resmi idolojisine göre bir kurguyla tarih oluşturulmaktadır. Birçok gerçekler belleklerden sildirtmek istenir. Günü kurtarma ve geçmişi endekslemeye yönelinir. Bunu her gün yaşamak da muhtemel hale sokulur.
Nitekim senenin sonuna doğru gelirken, Aralık ayının bu günlerindeki tarihi önemdeki günler, bize çok acı dersler vermektedir. Bir çoğu sildirtilirken, bazıları da banbaşka şekle sokulup güne uygulatmaktadırlar. Örneğin, Arralığın şu günleri Türkiyenin yakın tarihine Maraş, Hayata dönüş operasyonu, Roboski katliyamları gibi çok kirli kanlı sayfalar gerçekleştirilip kaydedildi. Ancak, ilgili katliyamlar üzerinden ne yüzleşme gerçekleştirildi, nede gereken yapılıp yargılanmalar sağlanmasına temel koşul konuldu. Göstermelik ötesine geçmeyen bazı sorgu ve yargılar ise yaşananın özünü açığa çıkarmasına yetmedi. Hele de sözü edilen 3 katliyamlardaki devletin direk rolü pek de söyletilmek istenmiyor. Daha ileri gidilip, bu günlerin ağıtlarının dahi anıyla söylenmesine dahi yasak konulmaktadır. Maraş katliyamı hem de Maraşta anılmaması ve bunu devlet yasağı ile gerçekleşmesi, oldukça düşündürücüdür. Oysa resmi tarih hep ne diyor: “biz öteki halklara da gayet iyi davrandık. Onlar hep muzur olup bize karşı çıktılar”. Oysa söz konusu olan öteki dış mihraklar veya halklar değildi; Türkiyenin direk içinde yaşayan kitlelere kesimlere karşı uygulanan katliyamlardır. Kendi ahalisine böyle davranan devletler,elbet ötekilerine ne yapar sorusu sorulması dahi çok tehlikeli düşüncelere bizi darldırır.
Örneğin 78 yılının Aralık son günlerinde Maraştaki yaşanan katliyam bunun çok acıtıcı örneğidir. Üstelik, bir yandan gerici yobazlar ve faşistler katliyam gerçekleştirirken, ordu ısrarla hükümeti sıkı yönetim ilan etmeğe zorluyordu. Eğer sıkı yönetim ilan edilmezse, ordunun katliyama müdahale edip engelemeyeceği vurgulandı. Maraşlıların bazılarının şu sözleri düşündürücüydü: “Kıbrısa 4 günde çıkıp, Beşparmakları aşan ordu; Maraşta 6 gün şehrin dşında seyirci kaldı” diyorlardı. Bu dahi ürpertici durumdur. Maraşın katletme sürecinde Türkiyedeki darbeye zemin hazırlamak olduğu da artık malumun da ötesine geçti. Katliyanı engelemeyen güçlerle alakalı yorum dahi yapılmaması bir yana önemin bilinmemesi için yasak ve sildirtmeyle konu yok saydırtılmaya çalışılındı. Birçok göçlerle Maraşın da yapısı değişti.
Hayata dönüş operasyonu ise başka bir düşündürücü durum. Bu daha bir sildirtilme noktasına gelindi. Çünkü, yapılan unutturuldukça,istenilen resmi görüşle tarih yeniden yazdırtılma şansı olacak. Bu operasyon da yine devlet merkezli oldu. Kıbrıs çıkarmasından sonra Türkiye ordusunun katılımcı en büyük hareketiydi. Ceza evlerindeki devrimcileri katletiler. Bir kısmını da yaktılar. Devrimci kesim militan alanında önemli darbe aldı. Devlet ise yeni ceza evi koşullarına kanla geçti. Garip değil mi: bu iki hareket de Ecevitin bşbakanlığı döneminde geçildi. Hele Hayata dönüş operasyonu bizat hükümet tarafından gerçekleştirildi.***
Daha yakına gelirsek, Roboski saldırısı da direk devlet tarafından gerçekleştirildi.Bunu uçakların bonbalamalarıyla yapıldı. Kaçakcı kürtler bombalanıp paranparça yapıldı. Birçok bilgi etrafta dolaştı. Ama bundan da sonuç yok. Devletli 3 katliyam da resmi ile gerçek tarihin farklarını ortaya sermektedir. Bu örnekleri artırmak mümkün. İlgili gelişmelerle de ardından nasıl yönetimler şekillendiği de yaşanarak tanık olundu. Maraş katliyamıyla 12 eylül darbesi yolu açıldı. Hayata dönüş operasyonuyla devrimciler büyük darbe alırken, ceza evleri de yeni sisteme geçerek tecrit süreci kurumsallaştı. Roboski katliyamı ise tam bir kürt tarih belgesi olarak kaydedildi. Hpsinde de devletin ta kendisi rol aldı. Kendi halkına bunu yapan devletlerin nasıl olur da dış politikada demokrasi getireceği inancı da düşünülmesinin de ötesindeki kandırmacayı da kavramak şart. Maraş katliyamı yaşanırken, başka ülke halklarına davranış nasıl olur kuşkusu hala oluşmadıysa, ozamaan tarih yazılımının önemi de yeniden karşımıza gelmesi normaldır.
Tarih önemlidir. Yaşananlar yeniden değiştirilemez. Değiştirilemez de öğrenilip yüzleşmek önemlidir. Gerçekleri yakalayıp yeniden yaşatılmaların da engelenmesi sağlana bilinir. Bu gerçeklik önemlidir. Fakat, değişmeyen sistemler, kendi tarihlerini yazdırtıp öğretirler. Kitlesel politikleşme hareketine sokarlar. Yanlışla doğru bulunmaya çalışılınır. Her gelen eleştiri yerine dış düşman veya onlar ifadeleri kulanılır. Böylelikle kendi kirli tarih ile güncel politikalarını aklamış sayılırlar. Bu nedenle yukarda saydığım sadece 3 katliyam aslında epey olguyu öğretmesi gerekir. Bu nedenle bilinmeden veya tersi denilip kandırmacaya devam, sistemin sürekli sürmesine hizmet etmek demektir.
Not. Önümüzdeki bir yazıyı da bizim yakın tarihle alakalı pek konuşulmayan olaya deyinecem.