yaklaşımlarYılmaz ParlanBoykot özgürlüğün sigortasıdır - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

Boykot özgürlüğün sigortasıdır – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

Herkes şaşırıyor UBP nasıl kazanır. Öyle ya ÇATI çöktü, fakirlik tavan yaptı, ekonomi dibe vurdu, birçok esnaf kapattı, işsizlik rakamları yukarılara tırmandı, insanlar umut olarak güneye çalışmak için akın etti, hükümet ödemelerde havlu attı, bütçe Aralık ayında geçmesine rağmen yeni yılın ilk günlerinde bankalara koşup 300 milyon TL borçlandı. Tablo bu!

Yeni Kıbrıs Partisi işte bu yüzden seçimleri boykot ediyor

Normal koşullarda bir ekonomik enkazda bir siyasi partinin sıfırlanması lazım ama bizde öyle değil oyunu bile artırabiliyor!

Şaka gibi ama değil gerçek!

Örneğin Türkiye’de 2000’binli yıllarda 4’lü koalisyon ekonomik çatının çökmesiyle hepsi sandıkta kalmış Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Devlet Bahçeli ve Başbakan Bülent Ecevit sandığa gömülmüş siyasi hayatları son bulmuştu.

Bizde ise ÇATI çökmesine rağmen burada UBP kazandı. Yeni Kıbrıs Partisi işte bu yüzden seçimleri boykot ediyor. N’parsanız yapın köşe başları tutulmuş müdahalelerin envaye çeşidi kampanya öncesinde ve sonrasında devam etti edecek.

İşler siyasi partilerin içlerine ayar vermeye kadar varmış

Yeni Kıbrıs Partisi ısrarla seçim koşullarının olmadığını söylüyor nüfus değiştirilmiş müdahaleler ise siyasi partilerin içlerine ayar vermeye kadar varmış.

Dozaj o kadar artırılmış ki Türkiyelilerin partisi diye bilinen YDP’den bile itirazlar gelmiş.

Erhan Arıklı, Bertan Zaroğlu’nun uçaklarla Hataylıları, muhtarları, Ak parti yetkililerini buraya taşıyıp oy kullandırttığını ve bu yüzden seçimde başarılı olamadıklarını söyleyecekti.

İtiraf büyüktü ama kimse görmek istemiyordu. Düşünün Ekonomik ve Siyasi ÇATI çökmüş buna rağmen UBP birinci parti gelebiliyordu.

Ben size seçimi boykot etmeniz için sayfalar dolusu gerekçeler yazabilirim ama okuyucuyu sıkmak istemem sadece somut olması tek bir örnek bile yeterliydi bu seçimleri boykot etmek.

“Emir gelmedi”

AFRİKA gazetesine yapılan linç saldırısında vekillerin ve polisin seyirci kaldığı olaylarda sonrasında vekillerin saldırganlarla birlikte resim çektirmesi bu seçimleri boykot etmek için bile yeterliydi.

Düşünebilir misiniz vatandaşın hak ve hukukunu koruyacağına söz veren vekiller yanı başındaki linç olayına seyirci kalabiliyor! Ondan sonra da utanmadan, arlanmadan insanları sandığa davet edip “Vatandaşlık haklarınızı kullanın ki konuşabilesiniz” diyebiliyorlar.

Ya sen vekil olarak sorumluluklarını yerine getirdin mi ki vatandaştan öyle bir şey talep ediyorsun desek.

O gün sadece Cumhurbaşkanı Akıncı olaylara müdahale edecek “Niye müdahale etmiyorsunuz” diye polise çıkıştığında “Emir gelmedi” denecekti ve oda canını orada zor kurtaracak bu çıkışı sonrasında ise ipi çekilecek siyasi hayatı sona erecekti!

İşte bir tek bu neden bile aslında seçimleri boykot etmeye yeterliydi!

Sözde aydınlar rejimin ekmeğine bal sürüyordu bal

Burada görmemiz gereken şudur UBP kazanmamış kazandırılmıştı seçim çok önceden olmuş bitmiş sandık ise işin sadece şov tarafıydı.

Aydın bildiğimiz insanlar bile boykotu kırmak için seferber olmuş rejimin ekmeğine bal sürüyordular bal!

48 yıldır ayni şeyi yapıp farklı bir sonuç almak için dövünüp duruyorlar ÇATI çökmesine rağmen ısrarla “Kriz var” edebiyatı yapıp rejime örtü oluyorlar halbuki hiçbirinin bu soruna çözümü yok.

Bu ülkede elçilik ziyaret edilmeden hükümet kurulduğu görülmemiştir

Ya seçimle durumu değiştireceğine inanan sözde aydınlara ne demeli?

Bu ülkede elçilik ziyaret edilmeden hükümet kurulduğu görülmemiş olmasına rağmen ve bunu gözümüzün içine soka soka yaptıkları halde ayni teraneyi okuyorlar. “Sandığa git düzeni değiştir” İlke, prensip, ahlak ara ki bulasın!

Demek ki neymiş herkes çalıştığı işyerinin borusunu çalıyormuş.

İşte bu yüzden 48 yıldır arpa boyu yol gidemedik!

BOYKOT örgütlüydü ve YKP bunu çok uzun bir zamandır yapıyordu

Boykotu kırmak isteyenler hep ayni gerekçeyi okuyordu boykot örgütlü değil ve UBP’ye yarar. Yalanın katmerlisiydi bu BOYKOT örgütlüydü ve YKP bunu çok uzun bir zamandır yapıyordu işte hep beraber bunu saklamaya çalışıyorlar bir başka yalana sarılıyorlar “UBP gelecek boykot yüzünden Erhan Arıklı Meclise girecek” öcü politikasını devreye koyuyorlardı.

Halbuki UBP ile her fırsatta koalisyon kuranlar yine onlar yani Cumhuriyetçi Türk Partisi olup bu adaya taşıma nüfusu taşıyan da yine onlar oluyordu bu çok açık seçikti hatta taşımaları yetmez taşıdıkları nüfusu güneye geçirmek için politikalar üretiyorlar meclis de muhalefet oldukları zamanlarda bile kol kola gelip BİLİŞİM yasasını geçirip rejimi sağlama alıyorlardı.

Kampanya süresince Tufan Hoca yaptığı konuşmalarda Avrupalılar Birliğini hedef alıp “Aklılarını başına alsınlar kendilerine çeki düzen versinler” diyecek kadar kendinden geçiyor aklınca Avrupa’ya ayar vermeye çalışıp bir yerlere göz kırpıyordu göz!

ÇATI’nın çöktüğü yerde ana muhalefet oyunu artırdı diye seviniyor

Seçim sonuçlarından hem hükümet hem de muhalefet çok mutlu görünüyordu sizce burada bir tuhaflık yok mudur?

Ekonomik ve siyasi ÇATI’nın çöktüğü yerde ana muhalefet oyunu artırdı diye sevinebiliyor.

Halbuki utanıp kapısına kilit vurup gitmesi lazım ama bu ülkede ne utanma kaldı ne de arlanma!

Acenteliğin toplum nezdinde kredisi bitmiştir

Dahası her koldan boykotu kırma çabalarına rağmen bu seçimde hepsi de havlu atmıştır havlu, işte budur panikledikleri ve saklamaya çalıştıkları bu ülkede Acenteliğin toplum nezdinde kredisi bitmiştir.

ÇATI da ZEMİN de çökmüştür. İnsanlar büyük oranda sandığı reddetmişler orda çözümün beyhude olduğunu açıkça göstermişlerdir.

O kadar dehşete düştüler ki ilk salvo Cumhurbaşkanın’dan geldi “Boykotçuların konuşma hakkı yok” Olur ya anlat da çok zevkli oluyor kayyum efendi!

Onunla birlikte rejime bağlı şürekası ana muhalefeti ve küçük partiler topluca boykotçulara saldırmaya başladılar hem de en seviyesiz bir şekilde. Neymiş boykot yüzünden TDP meclise girememiş. Kim söylüyor bunu ana muhalefetin Genel Sekreteri Erdoğan Sorakın çok açık belli ki rejimden aldığı talimatı yerine getiriyor. İnanın buna timsah gözyaşı bile denmez! TDP meclise giremediyse Cemal Hoca önce aynaya bir baksın sonra da oylarını TKP ve Bağımsızlık Yolu’nda arasın.

Rant olmadığından istifalar peş peşe gelmeye başladı

ÇATI’nın çöktüğünü saklamak için ellerinde ne geliyorsa yapıyorlar ama nafile çabalar bunlar işte gördünüz seçimle birlikte zamlar peş peşe gelmeye başladı.

Seçimin ardından seçimi kazanamayan partiler dağılmaya başladı çünkü artık ortada dağıtılacak bir rant kalmadığından herkes istifa etmeye başladı partiler karıştı!

Ranta o kadar alışmışlar ki seçilemeyince küçük partilerden ayrılan ayrılana!

Bir başka dikkat çeken şey henüz kiminle koalisyon kurulacağının talimatı Ankara’dan henüz gelmedi!

Buna literatürde gücü güçle dengeleme politikası derler

İnsanımız maalesef seçimlere loto toto gibi bakmaktan vazgeçmedi hemen sonuç almak istiyorlar halbuki evrende ki her şey bir süreçle alakalı. Çocuğu bile yapıyorsunuz 9 ay 10 gün sonra dünya ya geliyor yetişme süresi ise 30 yılı bulabiliyor.

Boykot politikası da bir süreçle alakalıdır mücadele burada bitmemiş bilakis şimdi başlamıştır. Bize düşen görev bu sonucu uluslararası mercilere taşımak. BM, AB ve tüm güç merkezlerine iletmek onları harekete geçirmektir.

Gücü özellikle de zorba gücü anca böyle dize getirebilir böyle yenebilirsiniz.

Buna literatürde gücü güçle dengeleme politikası derler.

“Ekonomi odaklı konuşacağız” yalanı ve esnafın toptan iflası

Rejime bağlı partiler içerisinde UBP kazandı çünkü insanlar orijinali varken sahtelerine oy vermiyorlar!

Buna rağmen sandıktan çıkamayanlar sonuçtan boykotçuları sorumlu tutma ısrarını anlamak mümkün değil. Bu nüfus yapısı ve köşe başlarının tutulmasıyla sabah akşam seçim yapsanız sonuç alamazsınız. Ama bir ısrardır gider.

Bu seçimde Federalizm, Kıbrıs sorunu, elimize ayağımıza pranga olan 10’ncu madde hiç konuşulmadı. ÇATI’nın çöktüğü yerde “Ekonomi odaklı konuşacağız” yalanına başvurularak esas sorunun üstü örtüldü, bazıları “Ekonomi odaklı konuşacağız” dedi ama esnafın toplu iflas etmesine sebep olan Bileşik Faiz yasasını ve 48 yıldır durmaksızın erimemize sebep olan TL’nin kaldırılmasını konuşulmadı bile.

İşte seçim bu yalanlar içerisinde yapıldı ve gerçekler gözlerden kaçırılmaya çalışıldı.

İlk kez geniş bir kitle sandığı reddetti

Toplum ilk kez geniş bir kitle ile toplumun yarıya yakını sandık yalanına kanmadı ve bunu rejime, şürekâsına işbirlikçilerine sandığı reddederek gösterdi.

Eleştirilerden biri de “Sandığı boykot ederseniz düşük bir katılım da olsa yine onlar yönetecek” yalanıydı. Evet yüzde doksan da boykot olsa birileri gelecek ama orada rahat bir şekilde oturamayacaktı. Bunun dünyada sayısız örneği vardı. Bizde bile vardı 90’lı yıllarda DMP çatısı altında yüce meclisi boykot eden siyasi partiler UBP’nin bütün Meclisi ele geçirmesine sebep oldu ama orda oturamadılar ve bir süre sonra tekrar seçime gitmek zorunda kalındı.

Tabi ki sandık boykot edilecek ve bu çığ gibi büyüyecekti

Birde ısrarla AB’yi örnek vererek katılımın oralarda da düşük olduğuna vurgu yapıp yalanda ısrar ediyorlardı.

Şöyle ki AB ülkelerinin hiç birisinde vesayet yoktu ve insanların tüm sosyal hakları güvence altındaydı.

Burada ise vesayetin daniskası vardı. Hem de çifte vesayet vardı hem derin devletin hem de AKP’nin. Dahası hiçbir sosyal haklarınız anayasaya rağmen güvence altında değildi. Sürekli haklara budama getiriliyor toplum TL’nin yarattığı enflasyon altında eziliyordu dersek abartı olmazdı!

Yani siz hem Kıbrıs sorununu hiç ağzınıza almayacaksınız onun yarattığı tahribatı görmezden geleceksiniz hem de ekonomi, ekonomi diyerek Bileşik Faizi konuşmayıp insanların fakirleşmesine seyirci kalacaksınız ve kuzu kuzu sandığa gitmelerini isteyeceksiniz.

Tabi ki sandık BOYKOT edilecek ve bu gelecekte artan bir sayıyla çığ gibi büyüyecek.

Vesayet altında olan ülkelerde onlar kazanmışsa toplum kaybetmiştir

Boykot özgürlüğe giden yolun sigortası olduğu gibi çok etkili bir politik araç olup rejimi siyaset arenasını bir tımar aracıdır da. BOYKOT özgürlüğe giden yolun yegâne anahtarıdır bu yüzden rejim ve ona bağlılık gösterenler ciddi bir panik yaşamışlardır.

Kimin bu seçimde rejimden yana olduğunu anlamak isterseniz bu son seçimde yapılan kampanyaya ve kimlerin sizi ısrarla sandığa götürmesine bakarsanız kimin nerede durduğunu da çok net görebilirsiniz!

Son olarak UBP ve CTP yani hükümet ve ana muhalefet seçim sonuçlarından çok mutlu olduklarını ifade etmişlerdir. Halbuki vesayet altında olan ülkelerde onlar kazanmışsa toplum kaybetmiştir!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin