yaklaşımlarÖzkan Yıkıcı“Devlet”, sakın ha haberim yok, demesin!
yazarın tüm yazıları:

“Devlet”, sakın ha haberim yok, demesin!

Yeniçağ podcastını dinleyin

Konu başlığını belki de konuyla alakalı bilgisi olanlar da kulanabilirler. Bunu bilmiyorum. Fakat, olayla alakalı akan görüşler ve medyanın hala basitmişçesine  geçiştirme noktası, bana bu konuda mutlaka yazmam gerektiğini daha ısrarlı şekliyle dürtüyordu. Eklemeden edemiyecem: biraz da etkiyi ölçme adına olay hakında neleri yazacağımı da daha iyi ayarlama bakımından konunun hemen sonrasında yazmayıp Pazar gecesine dek  bekleme moduna girdim. İyi de girdim. Gerçekten klasik gerçeklerimiz tekrardan sanki ilklercesine yeniden tekrarlandı. Meyerlim, haberi olup uyaranlar da vardı. Çevre kesimi konuyla önce tepki sonra alışma sürecine girdiler. Duyarlı kesimlerin ısrarı ise duvara çarpıp “araştırma” deresinde son buluyordu. Yetkililer bir havada, orayı kulanıp veya hesapta denetleyenler ise başka rüzgarla sehayat eder gibiydi. Fakat, son peşpeşe bazı açıklamalarla öğreniyoruz ki konu hakında uyarılar yapıldı. Bir doktorumuz ve örgüt temsilcisi ise uyarıların sonunda yaşananları sıralarken “bana devletin haberi  olmadığını söylemeyin: çünkü hepinizin haberi vardı” cümleleriyle sonlandırıyordu.

Bir garip medya hikayesini eklemeden de edemiyecem: Cumartesi günü hesapta kamu medyası olan BRT sunucusu, basın özetini okurken, konuyla alakalı Avrupa gazetesinin bazı gerçekleri aktaran mahşetini şöylesine denip geçti. Tüm mahşetlerin içeriklerini okurken, bu gazetenin mahşetinin içindeki geniş habere dokunmayıp, gazeteyi hemen geçti. Buda başka yeniden tekrarlanan otosansürün danisgasıdır. Bu nedenle kabaran istihtamlı BRT gerçeği kadar, yayındaki kamusal sıfırlanmaya da deyinmeden elbet edemeğiz.

Konu net: Sınır Üstündeki bulunan yaşlılar evinde resmen felaket yaşandı. Yaşlıların yaşatılan gerçekleri, binanın rutubet gerçeği, basit kural ile yatalak ile öteki hastaların ayrışmaması normaliği, elbet pandemi sürecinde de yaşanmasa olmazdı. Vakıflar gerçeği oluşturulan vakıf durumu ile denetim ağı hisiyatı hepsinin rolü imkar edilemezdi. Birileri de bunların aktarılması gibi bahane aranırsa, öğreniyoruz ki başta bazı doktorlar bu konuda epey  uğraş verdiler. Hele de Korona hikayesi de eklenince, zaten onca palavra ile yanıltmaların olduğu probagandada yaşlılar da nasibini alacaktı. Önceden, bazı başka yaşlı evrerinde de benzer olaylar haberleşip buharlaştı. Hele birisindeki makamcının sesini yırtarcasına çıkardığı tepki sonrası, benim beynimde kötü rnek olarak hala var.

Sınır üstündeki yaşlı evindeki her olumsuzluk elbet Korona salgını ve pozitiflerle de buluşacaktı. Öyle de oldu. Son sayısal rakamlar dahi ne  derece doğruluğu da düşünülürse, nedenli ilgisiz ve duyarsız olunduğunun tekrardaki kanıtdır. İnsanların feryatlarının geceleri etraftaki duyumları da eklenince, klasik rant, yandaş ve umursanmamanın yeniden yaşanmasıydı. Halbuki öğretilerde denir ki bu tip kuruluşların özellikle kamusal niteliğinin olması önemlidir. Halbuki seksenlerden beri sağolsun Neoliebral düşünce her konuda olduğu gibi yaşlılar evi ve çocuk esirgeme kurumlarında ranta bakma, Maliyetn ve hizmet satın alma metalaşmasıyla beyinlerimiz iyice yıkandı. Oysa sosyalist düşüncede bu tip kurumların insan ölçekli olması gerekir. İnsana bakışın yönetimlerin verdiği niteliğin işaretleridir. Yaşlı bakım evi olmak için, nelerin olması gerektiği ezber olarak aklımda. Hem Sosyal Çalışma Uzmanı olmam hem de soldan dünyaya bakan siyasetin sonucu, ilgili yaklaşımları çok iyi takip edip yorumlayacak düzeydeğim. Nitekim, Türkiyede eğitim döneminde yaşlılar evleri konusunda oldukça ziyaretler yaptık. Ayni şekilde, konuya kamusal bakan festivallerde de gösteriler, dinletiler için de bizi yaşlı kuruluşlara getiriyorlardı. Hem bilgi hem de kıyas yapma bakınından da pratik örnek olarak zenginleşen deyerlendirme durumuna da geldiğime inanıyorum. En önemli izlenim ise öğrenci döneminde izlemek için gitiğimiz Ankara yaşlı evinde Enver Gökçeyle karşılaşmamızdır. Sanatcı bize memnun şekilde konuşurken; Ben buraya düşüp da yaşadıklarımdan sonra, sosyalizmin neden önemli olduğunu daha iyi anladım diyordu.***

Karmakarışık şekilde yazıya dalıp gidiyorum. Ama, beni etkileyen, konuyla alakalı birkaç doktorun yazdığı da olduğunu belirtmeden edemiyecem. Bilgi verdiklerini, resimelr gönderdikelrini ve yanıt almadıkalrı gerçeği, ne ilk nede son. Sonrasında, günah çıkarmakmış gibi davranıp tetbir veya gereken yapılacak denip iş kapatılmaya çalışınıldı. Ne vakıflar kendilerinin verdiği yerin, kurdurtulan vahfın yaptıklarını deyerlendirmedikelri kesin. Yöneticilerin ise ne yaptıkalrını hepimiz biliyoruz. Tesadüf falan diyecem, ama ilk değildir. Üstelik benzerleri de çocuk yurtlarında da zaman zaman duyuluyor. Konuyu insani ve kmusal görev değil de yaptık olsun veya özele verip kar amacıyla yapılsın düşüncelerinin sonuçları da elbet böyle olasılıkları hep artırıyor. Yaşlının geceleğin üşümesi, meyve isteme sesleri, kronik hasta ile normal hastanın birlikteliği, rutubetli binanın yaşlı sağlığına etkileri ve neler neler. Üstelik pandemi dönemindeğiz. Dün özelleştirilen sağlık sistemdeki ölüme brakılan hastaları başka ülkelerde duyduk. Peki bizdekine ne demeli. Dondurucu soğuk, yaygın pozitif veriler ve yetmezmiş gibi karşılanmayan ihdiyaçlar…. Bunlara ne demeli? Bol bol sgandalı pandemimize şimdi de yaşlı evleri girdi. Adapastan Jet sgandalı derken, şimdi de yaşlı insanlar faciyası. Peki makamcı türküsü hangi makamda?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin