Son dönemde yine elektrik kesintileriyle kardeşleştik. Giderek saydamlaşmaya doğru yol alıyor. Ne tetbir nede gelecek için pek açıklayıcı bilgi yok. Üstelik, seçim dönemi de yaşandı. Seçim sürecinde elektrik kesintileri artarak yyoğunlaştı. Yine de oy kulanımda bu durumun sorumlularına fatura kesilmedi. Tam aksine, en çok yolsuzluklarda, beceriksizliklerde rol alanları yeniden vekil seçtirterek ödüllendirildiler! Seçim sonlandı. Yine elektrik kesintileri sürüyor. Giderek de artıyor. Tam da elektriğin en çok ihtiyaç duyulan dönemde, ansızın kesilip, sizi soğuk altında brakmaya da hız veriyor. Gelecek için de net açıklama yok. Brakın geleceği, elektriğin ne zaman kesileceğini dahi söylemiyorlar. Çünkü sistem öylesine bir kurumsallaşma ilişkisine dek gelindiğini yeniden hatırlatıyor. Sadece elelektrikte değil, ilaç yokluğundan zamlara dek ayni pişkinlik normal halde açıklama yapmadan hayat devam ediyor…
Ülkemiz yine enerji krizine girdi. Tesadüf veya beklenmeyen değildi. Üstelik, düşman diyye ilan edilen, onlarla yaşanmaz idolojisiyle ayakta duran sistemimiz, güneyden elektrik almaya hız verdi. Tüm bunlar elbet tartışılmalı ve daha da ilerisi, tepkiyle duruş sergilenmesi gereken yaşamsal koşullardır. ŞimdilikK. KIbrısta öyle bir hava yok. Sadece insanlar arası sohbetlerde şikayetler edilir. Seçim gibi önemli süreçte dahi elektirik kesintielri ve daha da ileri gidilen bu koşullarda dahi yolsuzluklar hiç etki yapmadı. Bunun yokmuşçasına seçim dönemi geçildi. Bunlar da siyasal kitlesel bakışın oy sandığındaki net gerçeğidir. Siyasetci tercihinde dahi elektrik kesintileri hiç rol oynanmadığının kanıtlarıyla doludur. Ama, kendi aralarında şikayetler yapıllıyor. Bazı medya yayınlarında mesajlarla lanetler okunuyor. Fakat, sandıkta da ödüllendiriliyor. Üstelik elektrik sorununda çok önemli rol alan kişilerin iyi makamcı olcaklarına dağir sözler de edilmektedir.
Bunlar günlük aşamı kuşatırken, bazı kişiler de kimi önerileri yapıyor. Elbet, sorunun yakıcılığı kadar, konuşamama dikati ile yandaş olmanın kısgacı da eklenince, sunulan önerilr, seçenekler de abuksabuk olmaya adaydır. Bazı tekrarlarla da iş ısıtılıyor. Hele de özelleştirme lafı oldukça yanıt bulan kelimedir. İşin içinden çıkamayandan tutun, Türkiyeleşmeği savunan “tekeci gazetecim gibiler” de hemen çökmüşlük ve çürümüşlükte ağızlarına özeleştirme seçeneği geliyor. Ne gariptir, koltukçular buna şimdilik pek niyetli değil. Elektrik kurumunun kamusal olması değil elbet. Kurumu arpalık gibi kulanmanın avantalarından dolayıdır. Yolsuzluklar listeleri, seçilen yöneticilerin eskiden yaptıkları ile suç idiyaları uçuşurken yeniden yönetici olma fırsatı, sıkışınca istihtam alanı arpalığının elbet yönetim elitleri elerinden gitmesine pek sıcak bakmaz. Ama, Türkiye işbirlikçilik grçeği de dayatmalarda ne derecede direnirler bilinmez. Ama, bilinen hantal santral olduğu için Bursaya kurulmayıp buraya getirilip Tekneciğe kurulan elektrik üniteleri, ta baştan sakat işti. Üstelik, sadece Yüzbin öğrenci ve onbinlerce kaçak işçi, onbinlere varan yeni yurtaş nifus yığılmasına rağmen, baştan beri hantal olan kurumun bunu karşılaması da mümkün değildi. Öyle de oldu. Arrada, Ahmet Amcamın Aksayla yaptığı anlaşmayla da aslında elektirk kurumsal yapısına ek özel yapı da kondurtuldu. Onun da sorunları başka bir hikaye….
Sadece yükarda özetlediklerim dahi K. Kıbrıstaki işbirlikçilik ile ilhaklaşma politikasında alt yapılara dahi dikat edilmememenin önemli şaheserlerinden birisidir. Peki gelelim şu meşur özelleştirme haykıışlarına: Bize özelleştirilsin denilirken, bunun ta baştan Türkiye planı olduğunu unuturdular. Devamında aynen öteki kurumlar gibi de Elektrik kurumu için de geçerliliği kesindir. Sanayi holdink hikayesi, Koperatiflerin özerklikten arpalığa dönüştürülmesi gibi hamleler çoktan atılıp unutuldu. Özelleştirsin denilirken, aslında bitirilme olduğu da akıldan sildirtildi. Elbet Elektrik kurumu ayni sona ggitmeyecek. Fakat, şunu ek yaşanan olarak ekleyelim: Türkiyede de enerji krizi vardır. Üstelik Türkiyede enerji dağıtımı ve öteki yapıları özeleştirildi. Son krizlerle yeniden anlaşıldı ki özel yapılar da gereken hiçbir önlemi almadılar. En basitini belirtelim: depolamanın Y.30 cıvarında yapılması zorunluluğu vardı. Son Türkiye krizinde bunun yapılmadığı görüldü. Böylelikle yedekleme olmadığı için de enerji açığını da kapatma şansı da olmadı. Tabi eksradan kaçakların bol olup tamir edilmemesi de işin cabasıdır. Görüldüğü gibi özelleştirme örneği derken, türkiye gerçeği de özeleştirildiği zaman yine de siyasal anlayış sonucu sorunlardan kurtulunmaz. Tam aksi bol bol zamlar olur. Türkiyede sene başı enerji alanında yüksek zamlar oldu. Şimdi sıra K. Kıbrısta. Seçim havası zamları erteledi.
Türkiye örneği ile birilerin bol bol atığı özelleştirmenin çözüm getirmediğinin en yakın örneği. Hat ta dileyen aBD nin bazı eyaletlerinde de bakımsızlık ve tamir etmemler sonucu ayni sorunların seneler sonra yaşandığı da kesin. Önemli hata şu: K. Kıbrıstaki kurumsal durumları normal kamusal yapılarla karıştırmak çok hataya gebe olur. Arpalık tipi devlet yapıları kamusal değildir. Birilerinin siyasal fırsatlı kulanım yerleridir. Özelleştirme ise şirketlerin kar cenderesinde oldukça ezilinir. Bundandır ki birçok sosyal devlet savunucuları, sosyalist ülkeler hep kamusal yapı olarak enerji, su gibi insan haklarıyla alakalı yerlerin olmasını savunur. Özerk yapılı yönetimler ile kamusal denetimli yapılarıyla sürdürmeğe çalışırlar. Elbet, sermaye elektrik kurumlarının sahibi olmayı ister. Yüksek kar ve insanların tasarruf edemeyecekleri yerlerdir. Hat da seçenek arayışlarda sermayenin etkisi de oldukça güçlüdür. Nitekim, güneyde zarar etmemesine rağmen AB eksenli Neolibraleşme dayatmasıyla enerji alanına sermayenin sokulmasına baskı dahi yapılmaktadır.
Hayiti örneği ile konuyu bağlayalım: Hayitide seçilen sol lider ariste, Amerika ile pazarlığa oturur. Ariste şu öneriyi yapar: üç alanın kamusal kalması şartıyla kabul eder. Bunlar Elektrik, ulaşım ve sudur. Amerika bunu ret edip Hayitiye paralı milisler sokup Aristeyi davirip Afrikaya sürer. Konunun sermaye gözüyle de böyle gerçeği vardır. Bir ülkeği idari altında tutmada su, elektrik ve telefon internet önemli kurumlardır. Bunu akıldan çıkarmayalım. Çıkarmayalım da günümüz elektrik yapısının da baştan hastalıklı başlayıp komaya da girdiğini de kabullenelim. Devam edemez. Hele de hala nifus yığma politikası da rövançtayken, bu hiç olmaz. İşte planlamanın da önemi burada. Biz bunu da ısmarlama rakamlar olarak çoktan mezara gönderdik.