11 Ocak tarihinde meydana gelen 6.4 şiddetindeki deprem ülkemizin birçok noktasında hissedilmesine rağmen herhangi bir hasara veya can kaybına neden olmadı. Buna rağmen Cumhurbaşkanlığından ilginç bir açıklama yapıldı. İlginçti çünkü Kıbrıs’ın genelinde hiçbir hasara sebep olmamasına rağmen cumhurbaşkanlığı binasının duvarlarında depremden dolayı çatlaklar oluştuğu ve tehlike arz ettiği açıklandı.
Dahası, cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir “Deprem Komitesi” oluşturulduğu ilk kez kamuoyuna duyuruldu. Bu komitenin de çevre binaların zemin incelemesini yaptığı söylendi. Bu açıklama, son zamanlarda gündemde olan Külliye tartışmalarıyla birlikte değerlendirildiğinde perde gerisinde nelerin kotarılmaya çalışıldığı çok daha iyi anlaşılmaktadır. Eskiler böyle durumlar için “Kandır çocuğu da taksim istesin” derlerdi. Senaryo şu; güya deprem cumhurbaşkanlığı binasına zarar verdi ve bina tehlike arz eder duruma geldi yalanını uydurarak yeni saraya nam-ı diğer külliyeye ihtiyaç var demeye getiriyorlar. Buna softa şaşırtmasının daniskası derler. Bu hasarı kim tespit etti? “Sor bana söyleyim sana” mantığıyla ısmarlama rapor hazırlayan varlığı bile belli olmayan deprem komitesi mi?
Bu gibi konularda bilimsel ve tarafsız rapor veren otoritenin Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) olduğunu herkes bilir. Nitekim birlik çatısı altında yer alan Yer Bilim ve İnşaat Mühendisleri Odaları cumhurbaşkanlığından yapılan bu art niyetli açıklamaya tepki gösterdiler ve nasıl bir zihniyet tarafından yönetilemediğimize işaret ettiler. Bu ada yarısındaki teslimiyetçi yönetim zihniyetinin iflas ettiğini gösteren durumlardan sadece biridir bu açıklama. Kendi ülkesindeki teknik kurumlara ve örgütlere değer vermediğini ve saygı duymadığını gösteren yeni bir örnek. Tıpkı Pandemi Hastanesini, tıpkı yeni cezaevini, tıpkı çeşitli yolları projesiz ve denetimsiz yaptıkları gibi. Bu durum bir kez daha yönetenlerin ve karar vericilerin deniz aşırı yerlerde olduğunu alenen göstermektedir. Kendi kurumlarına ve yetişmiş insan kaynağını yok sayan böylesi teslimiyetçi yapıya bu çevrelerden “oy moy yok” diyoruz.
YKP olarak, bir kez daha iradenin bizde olmadığının, işlerin talimatla yürütüldüğü böylesi bir yapıya tepkilerin boykot ile ortaya konmasının önemine dikkat çekeriz.
YKP olarak, hali hazırda müdahale edilmiş bu seçimden hayır gelmez diyoruz! İrademize ve geleceğimize sahip çıkmak için “her cephede direniş” ilkesiyle herkesi boykot cephesinde direnmeye çağırırız.
Boykot Eylem Komitesi adına
Emir Taşcıoğlu