yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTünel travmasından çıkmak üzereyiz! - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tünel travmasından çıkmak üzereyiz! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yasaklara 1  saat gibi kısa zaman kaldı. Yarın da seçimlerle girilen dondurulmuş tünel travmasından çıkacağız. Birkaç gün sonuçlarla da güncelleşip, brakılan yerden hayat yeniden devam edecek. Bir farkla, seçim sürecinde dondurtulup brakılan ortamdan da daha kötü durumda karşılaşacağız. Üstelik, bir de seçim havasının beklentilerinin de kırıntılarıyla da debelenme tehlikesi de işin cabasıdır. Belirtiğim gibi, bizde seçim sürecine girince, yaşanan güncel normal hayattan kopup resmen o  dönemi banbaşka algılarla geçiririz. Sonra sanki hiç yaşanmamış gibi de yeniden brakılan yerden devam edilir konuma geliriz. Bu boşlukta olanların birikimini ise anlamakta bazen de zorlanırız. Cumartesi, böylesi bir içeriği kapzıyor. Seçim probaganda yasakları başlayınca, devreye elbet öteki karanlık kirli süreçdaha ağırlıkla girer. Tabi olanlar da seçim sürecinin sonlanmasıyla da çoğu duyulmaz bile. Tam da bu zaman dilimindeğiz.

Bir hatırlatma yapallım: aslında dünyayı biraz izleyenler başka bir seçimle çakışma durumunu da aklına getirecektir. Bir ay veya bir yıl önce yapılması gereken Libya seçimi resmen yapılamadı. B.M. açıklamasıyla da bir ay ertelendi. Tam da bu günlere düşen tarihte Libyada seçimler yapılacaktı. Biraz dünyayı dolaştım: pek de Libyada seçimlerin olacağına dayir bir bilgi yok. Demek ki onca karara  karşın Libyada seçim şimdilik ufukta yok. Bunu da arada ekleyelim.***

Yarın seçim de bugünün Kıbrıs yakın tarih bakımından önemli tarihi zaman dilimidir. Tam dört yıl önce 22 Okcak günü Afrika gazetesi linç saldırısına uğradı. Peşinden hırsını alamayan bazı faşist saldırganlar Meclisin tepesine aşiret bayrağı dahi çekti. O günler önemlidir. Hala işin sonucu netleştirilmedi. Bile bile aranıp da etrafta dolaşanlar hala yakalanıp yargılanmadı. Şu gerçeklik de gözden kaçırılmasın: Afrika saldırısını Bursadan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğanın işaretiyle gerçekleştirildi. Kızgınlığı ise Afrine girişilen işkal hareketi. Şimdi Afrinde olanlara bakarsanız, o  günelrde söylenenler ve duyulan sert tepkilerin önemini daha iyi anlama şansımız da var. Fakat, hem seçim propagandasının son günü olması, yarın seçimlerin olması gerçeğine karşın bu önemli konu hatırlatılmadı. O dönemki adı Afrika, şimdi de Avrupa olan gazetede maaşet oldu. Partiler onca söylemlere rağmen Avrupa gazetesine yapılan saldırıyı kınama veya sorumlularının yargıya çıkarılacağı konuda bir demeçleri duyulmadı bu zamana dek.

Sıralanmaya başlayan gerçekler bize seçimin nedenli kendi kuralıyla yapıldığının da sorgusunu getiriyor. Yine sadece on ayda beşbinin üstünde yurtaş yapılması gibi konu da seçim sürecinde hiç etkisi yokmuşçasına haber yapılıp soru olarak sorulmadı. Ama abuksabuk sözlerle yapılacaklar hep anlatıldı.Demokrasi ve ayakları üstünde durma veya isdikrarın devam etmesi lafları uçuştu. Ama, ilişkilerde verilen sözler banbaşkadır. Zaeten dünkü yazımnda da belirtiğim gibi: partilerin adayları dahi ortak proktaram veya örgütsel davranmanın çok ötesine geçtiler. Bireysel çabalarla ekrana çıkıp kendi görüşlerince birşeylr söylediler. Söylenecek söz kalmayınca ve birilerine dokunmadan konuşma ihdiyacı ise saçmalamayı dahi görüntüledi. Öyle ya zamanı doldurmak için konuşmak, gazetecilerin de biryerler dokunmadan sorma ilişkisi oldukça zorlayıcı koşuldu. Elbet, Türkiye ile Sucuoğlu görüşmeleriyle nelerin anlaşıldığı veya elçilik kesiminin buradaki faaliyetleri pek de gündem olmadı. Böylelikle birilerine de “müdahale pek olmadı” laflarını söyleme şansı yaratıldı. Ama söyledik ya, dondurulmuş süreç ve seçim dönemi gerçeği ortamdan hep koparıldı. Öyle olmasa elektrik kesintilerinden ilaç yokluğuna varan yaşamsal eksiklikler dahi hala beklenen sosyal muhalefet eksenini oluşturamadı. Hep boş laflar ve sıra bekleyip koltuğa oturma duruşlarıyla süreç akıp gidiyor.

Yarın seçimler yapılacak. Katılım bir yana örgütsüzlük koşulu da kendini hisetirecek. Söylenecek söz kısırlığı ise boykot çağrısı yapanlara karşı saldırıları  da artırdı. Nede olsa bu saldırılarda tehlike yok. Seçim süreci öncesi sandığa gidilmemesi gerektiğini söylene fırıldak gazetecielr ise şimdilik bunu unutup bboykotculara saldırıyor. Nede olsa müsaadeyle koltuk bekliyor. Bu dönem de geçecek. Yeniden normal yaşama dönünce de göreceksiniz, şu anda konuşan çoğu kişi onlar değilmiş gibi de banbaşka telden çalacaklar. Hatırlayın geçen saray seçiminde Ersin Tatarın Avrupa görmüşlüğü ile onu savunan bazıları, şimdi ona en çok saldırıp alay eden kişiler yörüngesine geçtiler. Şimdi de kısa zaman sonra ayni süreci yaşamayacağımıza kimse garanti veremez. Hat ta partiden aday olup kazanamayan kesimler önce kendi partilileri “kesmekle”  suçlayıp başka kulvara geçme nedeni olarak da hazırlayacaktır.Ama, şu seçim probaganda yasakları ile başlayıp yarın sonlanacak olan süreci, seçim sonrası pek konuşacak kimse de olmayacak. Sonuçlarla herkes kendine biçilen gömlekte yorum yapıp başarı hikayesi yazıp konuyu tamamlayacaktır. Taki Hazirandaki yerel seçimler dönemine dek. Şansa bak ki bu seçim bitince daha sonucu anlamadan belediyeler  krizi ve seçimleriyle karşılaşacağız.***

Gün cumartesi. Afrika gazetesine düzennlenen linç hareketinin de dönrdüncü yıl dönümü. Sokakta ve ekranda son seçim kartları oynanıyor. Ama, kimse bu tarihi linç olayının soruşturulup tamamlayacağını söylemiyor. Bilmiyorum, afrikaya kaç kesim ilgili gün nedeniyle mesaj gönderdi? Fakat, seçim süreci de bitiyor. Tam da 24 Ocak kararlarının da yıl dönümünden bir gün önce. Ne güzel çakışma! Afrika gazetesi linç hareketi ile Ocak kararları arasında K. Kıbrısta seçimler yapılacak.  Bakalım ne izler brakacak. Kesin olan: sömrge konumunda gerçekleşip sömürgeciliğe ve ilhaka karşı prokramlar sunulmayan seçimler elbet temelde değişim değil ayni sistemin gelişleyerek devam etmesi dışında bir şey de getirmeyeceğidir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin