yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHaftanın Pazar günü ile özeti - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Haftanın Pazar günü ile özeti – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Cumartesi gününün son dakikalarında bulunuyorum. Gece pek de alışılmamış şekilde sesiz. Apartmanda dahi onca gürültü sonrasındaki sesizliğe geçildi. Sokaktan araba sesi dahi pek gelmiyor. Artık Pazar gününe geliyoruz. Yeni bir güne geçiyoruz. Uykum kaçtı. Halbuki televizyonda Ukrayna gelişmeleri ile filimi birlikte ordan oraya geçip seyrederken, arada kestiriyordum. Şimdi, resmen uykum kaçtı. Okumam gereken birçok makaleyi de okudum. Aklıma, haftayı özetleme tutkusu oluştu. Nede olsa uykum yok. Üstelik önemli başka gelişmeler nedeniyle içsel gelişmeleri de pek yazmadım. Çocuk da yarın bu makaleyi lütfedip internete korsa, insanlar yaşanan haftanın K. Kıbrıs yüzünü sohbet şeklinde de okuyup bazı kaçırdığı konuları da hatırlayarak rahat bir  yazı okumuş olacak inancıyla geçiş güncelikte bu makaleyi yazmaya başlıyorum.

***

Haftabaşı beklenen ve şu veya bu gerekçeyle uzayan “hükümetimiz” kuruldu. Öyle kuruldu ki yapacakları değil de kurulurken ki dalaveralar daha fazla yer buldu. Her gidilen yerde tırpanlanan veya makamcıların yeri değiştirilerek adeta doğru diye sunulup sonra yalan çıkan makamcılar listeleriyle epey dedikodu da yapıldı. Sonuçta, malum isimlerin ordan oraya savrultulup malum yerden de onay alınca hükümet kuruldu. Kuruldu da size birisi “yolsuzluklarla mücadele edecek veya bazı önemli değişimler yapacak” dese, bunun yalan olduğu daha seçilen makamcılarla karşınıza dikilindi. Kirli petrol kulanıcısı, Adapas, jet sgandalcısının daha önemli makama getirilişi, tiyatroyu yasakladığı makama geri dönem şaheser kişimiz, adeta Türkiyedeki dengelerin buradaki aynalarından birisinin önemli makama oturuşu gibi bildik isimlerin ordan oraya yeniden koltuğa oturmalarla kabine açıklandı. Tabi ayni kavga hem de tahta kılıçlarla dayreler üzerinden oldu. Bence en çarpıcısı, seçim öncesi istihtam yapılmak isenip tantana kopan kooperatif şirketler mukayyitliğini tantana çıkaran makama bağlanmasıyla yanıtlanmasıdır. Kısaca, K. Kıbrısta makam şöhret bakımından değişen yeni bir şey yok.

****

Ama hafta içi kabine kurulup bazı yakın medyalar da “umutlar”  saçarken, gerçeklerle karşılaşmalar da acıyla yaşanıyordu. Dün Türkiyeye girişi engelenen Basınsen başkanı şimdi de ceza davasıyla yargılanacağı açıklandı. Konu ise daha K. Kıbrıslı koşulludur: birbuçuk yıl önce Askerin kontrolundaki Beyaz evde UBP vekileri ve elçilikle askeri yetkililerin olduğu yemek nedeniyle yapılan yayın sonucu Ali Kişmir Yüksek derecede ceza davasıyla mahkemeye verildi. Teknik açıdan hiç konuişmayacam. Ancak, ollayın Tatarın  seçimiyle alakalı olduğu, bunun müdahale olduğu, o  dönemde Ersinin desteklenmesi amaçlı durumunu herhalde hatırlarsınız. Sonradan olan direk müdahaleler le UBP konusunu dahi nerelre getirildiği akılda olması gerekir. Şimdi Ali Kişmir ağır cezayla yargılanacak. Hem de olayın ne olduğunnu herkesin bildiği konuda.

Biraz da kamuoyuda kabahat var. Olaayın önemi yanında önemli yerel basının konuyu dahi haber yapmaması “tekeci gazeteci” gibi hergün medyada esen kesenlerin bu konuya dokunmamaları da dikate şahandır. Nitekim, daha önce kitap bulundurma veya kürtçe şarkı dinleme gibi konularda davalar açıldı. Baştaki bazı tepkiler sonrası, kimse devamını izlemedi. Sadece gaz alma adına serbes brakılma ile kamuoyu unutmmaya hazır hale geldi. Kişmir geçen yıl Türkiyeye sokulmazken, şimdi de göstere göstere müdahale ve baskın olan konuda yazdığı için baskıya uğrayanlar tarafından yargıya verildi. Şanlı savcılık da bunu öpüt dosyaladı.

Daha bu konu hazmedilmeden, bu defa eski vekil Okan Dağlı da Türkiyeye sokulmadı. Bence beşinci ama nedense çoğu resmi yakın medya dördüncü denilen bir yılı doldurmayan zamanda yaşanan olaylardı. Bu defa krevatlı muhalefetin de canı sıkıldı. Ama hedef hep K. Kıbrıs makamlarıyla sınırlanıyor. Nedense kararı alıp uygulayan Türkiye edefe pek konulmuyor. Bir de bazı anlaşmaları ısrarla sormamıza ve Tufan döneminde yapılmasına rağmen gerçekler de eksik brakılıyor. Böylelikle Kişmir davası ve Dağlının Türkiyeye sokulmamasıyla nerede yaşadığımızın koşulları bir defa daha kanıtlandı.

Herhalde koltukçuları soracak olan da vardır: hele de küliye bekleyen saraylıyı da ekleme zahmeti olacak. Onlar sesiz sedasız. Adaamızdaki TC elçisi ise duymazlığa vuruyor. Ama burası Kuzey Kıbrıs. Hani şimdi Rusyanın Ukraynaya girmesiyle ayni zamanda Kıbrıs da diyenlerin olduğu günlerden geçtiğimiz süreçte bunlar yaşanmaktadır…

Birazda komik olan bir derebey gelişmesiyle konuyu bağlayalım: bir belediye başkanı vekil seçilir. Ywerine as başkan bakıyordu. Yüce partimizin kutretiyle ve malum vaatlerle birden partili geçici başkan yapılır. Kutretle gelen, kutretini de kulanır. Meyerlim, kutretli yeni başkanın çek yasağı var. Çek yasaklı olunca çekleri imzalayamaz. Para çekip çalışanların ödenme sorunu çıkar. Bakalım bu rezalet sonrası yüce partimizin yeni şaheser içişleri makamcısıyla birlikte nasıl çözüm bulacak. Bulurlar. Çünkü yasamasa bilmezler. sSgandaları örtme ile sorunlu kesimi yüceltmenin parti büyüsü vardır. Yeter ki Anavatan şerbetinden içip konuşsunlar.

Pazara geldik. Sohbeti de burada kesiyorum. Bakalım kaçınıza rahat bir yazı okutuyorum merakıyla iyi tatiler.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin