yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKızıldere katliamı üzerinden yarım asır geçti - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kızıldere katliamı üzerinden yarım asır geçti – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yaşanan birçok olay vardır. Kimi hemen unutulur, kimisinde öfke duyulur, bazıları ise önemsizleştirilip yok edilir, nadir olsa da bazıları da beyne yerleşir, halklaşır ve simgesel tarihi önemle hep akılda kalır. Kızıldere de bu örneklerden birisidir. Bbundan elli yıl önce Karadenizin Kızıldere köünde katledilen Mahir Çayan ve arkadaşları eğer hala hatırlanıyorsa, buradaki siyasal önem mutlaka düşünülmelidir. Bunu hala anmaya, örnek göstermeğe inanan kitlesel devrimci kesimler oluyorsa, olayın salt katledilenler değil taşıdıkları mücadele ve siyasal gerçeğin de öneminin sonucudur. Nasıl ki milyonlarca insan idam edilirken, yine sayısal yüzbinlerle haksız yere insan idamlara uğrarken, bunların bazıları öne çıkıp siyasal simge haline geliyorsa, ayni tutum direnerek katledilen devrimciler iiçin de geçerlidir. Birçok devrimci kaleşçe katledildi, direnerek öldü. Fakat, Kızıldere gibi olayda siyasal mesaj ve halkla bütünleşme olguları bu olayın  tarihe simgeleştirerek yerleştirdi. Eğer, hala Kızıldere katliyamı konuşuluyorsa, anılıyorsa, ilgili yaşananın tarihsel önemi kadar, olması gereken ile buluşulan yerin simgesel tarihsel kaçınılmaz öneminin de oluşmasına neden oldu.

Kızıldere katliyamı Türkiye yakın tarihinin önemli olayıdır. Mahir Çayan ve arkadaşlarının Kızıldere köyünde katledilmeleriyle sonları geleceği sanılırken, tam aksi yeniden yükselen  Türkiye devrimci dalgasının da önderlerinden oldular. Siyasal görüşleri direnişleri onları siyasal öneme getirdi. Taşıdıkları düşünce, mücadele etme şekileri ve devrimci dayanışma adına yaptıkları eylem sonucu katledilmeleri, Kızıldere ile simgeleşerek tarihteki yerlerini almalarını oluşturdu. Yetmişler Türkiye devrimci dalgasındaki liderlik konumları gidfrek tarihi sosyalizmin de neferlerinden birileri oldu. Yükselen devrimci dalgada sistemi koruma değil devrimle değiştirme siyasal çizgileriyle yerlrini aldılar. Amaç var olan kemalizim veya sağa yönelme değil, Türkiyenin dönüşümle daha eşitlikli dünyada yerini alması için kavga verdiler. Bu yolda da öldüler.

Ayni nakaratları veya klasik anlatımları tekrar da etmek istemiyorum. Bazı başka noktalara da değinelim. Mahir Çayanların dönemlerinde onun mücadele çizgisini yürüten örgütler sonucu Türkiyede önemli devrimci dalga yükseldi. Bu dalga yükselirken, eksiklikler bir yana öteki hareketlere de etkileri oldu. Örneğin, Türkiyedeki CHP en yüksek oyu sol dalganın yükseldiği 77 yılındaki seçimlerde aldı. Türkiyede faşizim ve emepryalizim deşifre edildi. Solun öcü değil eşitliği savunan görüş olduğu Fatsa gibi örneklerle tarihe kazıldı. Bu birikimlerde Mahir Çayanın düşünceleri, mücadele etmeleri ve örgütsel bağları da oldukça etki yaptı.

Yetmişlerdeki durum şöyleydi: Sosyalistler en azından devrim yyoluyla iktidarlara gelebilinefceğini kanıtlıyordu. Emperyalizmin kovulacağını yaşatıyorlardı. Yaşanan tıkanma, iktidar sonrası kapitalizmden sosyalizme geçşiş sürecindeki sorunlardı. Oysa, şimdi öylesine sıkıştık ki yönetimi alma devrim yapmanın da imkansızmış algısına dek geriledik. Bunda Emperyalizmin Neolinebral yapılanışına karşılık sosyalist seçenek oluşturulamamasıdır. Bu tıkanış hala sürüyor.

Bir başkası da günümüzdeki krizler birbirini kovalarken, daha eşitsiz yaşam dayatılırken sosyalist örgütlenme eksikliği oldukça acı şekilde hissediliyor. Tam aksi solun örgütsel yenilgisi sonrası gericilik ve faşizim iyice gelişiyor. Buda yetnişlere göre oldukça farklı noktaya gelindiğinin başka acı kanıtı.

Önemli bir araştırma olgusuna da deyinecem: Biz geçmişi yaşadık. Tanığı olduk. Konuşmadıkça dönekler ve sağ eksenleştirme sonunun sisteme teslim olma duygularıyla sosyalizmi anlatma veya yorumlamalar artıyor. Geçenlerde Birgün gazetesinde İngiltere arşivlerine dayalı Kızıldere aktarıldı. Eğer bunun üstüne tanık olduğumuz o  günleri de eklemezsek, ozaman yanılma veya İngiliz arşiv bağımlı bilgielrle sosyalizmi yanlış ve eksik yorumlama yanlışına düşeriz. Ne yazık salt Kızıldre için değil, örneğin yine yetmişlerde yaşadığımız Kıbrıs gerçekleri varken, Amerikan veya İngiltere arşivleriyle yetinip Kıbrısta olanların birkimini ret edrek bilgisel eksikliklerle de konunun özünü saptırma tehlikeleri de vardır. Hem arşivlerle ingili ülkelerin tavırlarını öğrenirken, ayni zamanda yaşadıklarımızın da gerçekleriyle bütünselik yaşamak oldukça önemlidir. Hele de günümüzdeki soldaki eksiklikler de düşünülürse, bu konu da önemlidir. Kızıldere İngiltere arşivleri yazılarını okurken, yaşanan o  günelr vesonrasını da beynimden geçirirken, ayrıca şunu da ekliyordum: resmi arşivler tüm gerçekleri dahi açığa koymuyordu. Açılan arşivler tamamı değildir. Bu eksiklikleri de düşünerek, hem arşiv hem kendi birikimlerimizi birilikte yorumlamak önemlidir. Aksi olunca da bazı sırıtmaya başlayan işbirlikçi kesimin de tetiklediği Kıbrısın Türkiye müdahalesi veya Kliridis gerçeklerini başka gözle öğrenmek zorunda kalıp gerçeklerden koparız.

Kısaca, Kızıldere önemli tarihi bir sayfadır. Onu salt öldürülen liderlerle sınırlı tutmak yetnmiyor. Gösterdikleri mücadele yolunda yorumlayıp günümüze dek getirmeliyiz. Konuşurken, hatırlarken günümüz için gereken dersleriyle ele alıp yarınlara ddaha güzel ulaşma adına da değerlendirmek şart. Kızılderenin anımsanması yaşayan devrimci iancın bir kanıtıdır. Bu günlerde günümüzle birlikte tartışıp gereken dersleri de almamız onlara verilecek en olumlu dayanışmadır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin