yaklaşımlarÖzkan YıkıcıPazarın dolaşımlarından seçkiler - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Pazarın dolaşımlarından seçkiler – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Aslında böyle bir yazı yazma niyetim yoktu. Sadece, Cumartesi günü kapıların açılması için yapılan eylemin üzerinden bazı bulguları, bir makaleye sıkıştırma amacım dışında. Oysa, Sendika Org makalelerinden Ali Erginin yazısını okuyunca, aklım karıştı. Sakin geçer gibi olan Pazara yazı sıkıştırma hevesim artı. Çünkü, gerçekten yazılması gerekenler birikiyordu. Ben de biliyorum ki bu yazılarımı pek okuyan yok. Hat da en yakın siyasal bakışlarımız olan çevrem bile benim yazılarımı okuma yerine, en popilist yazarları veya sanal medya kalemşörlük yapmayı yeyledikelri de bir gerçektir. Yine de eskiden benim eleştirdiğim duruma başkaları düşmesin diye tanıklıklarımı birikimlerimle yazıp arşivlerde kayıtlı olmasını sağlamayı düşünerek bazı önemli ama pek okunmayan makaleleri yazıyorum. Pazarın akışında özellikle Ali Erginin makalesi de eklenince, brakılacak önemli mesajların olduğuna inandım. Çünkü, Ali Ergin Demirgan Kuzey Kıbrısa gelip burada hem konuştu hem de Türkiye yayınına izlenimlerini yazdı. Aslında, aklımdan bu makaleyi özellikle krevatlı sol muhalefete ve kendine özgür basın denilip hiç gerçeklere dokunmayan kesime göndermem geldi. Fakat, bunun anlamı olmayacağına inanarak vazgeçtim. Çünkü iki ezberin resmen bozulması demek olan bu makale, yine de buradakileri önemli sol etiketli kesimi ayni durumu yazmayı, basın bildirisi yapmaya yönlendirmeğe yetmeyecektir. Bir de buraya gelen Ali Erginin Ali Kişmirle alakalı da konuştuğu da kesin. Oysa Aliye de yeri gelmişken birkaç söz edecem. Doğrudur, Ali Kişmir hem yazdıklarından dolayı ağır cezada yargılanacak, hem de Türkiyeye sokulmamasının en net tepkisini de kısa zaman önce aşağladığı devrimci sosyalistler ona destek vermektedir. Herhalde tanıkların da olduğu Mayıs medyadaki bizimle olan kısa zaman önceki tartışmalar aklındadır. Özellikle sistemin genel değişimi ve devrimci görüşlere karşın bazı arkadaşlara sıkıştığı zaman “siz zaten deyip” de sesini de yükseltiği hala kulaklarımızdadır. Elbet Ali de bazı görüşleri yazdı. Ama, temel görüşler söylenince özellikle sosyalist kesimlere neler dediği de hala akılardan silinmedi. Bir anlamda, Türkiyeye sokulmama ve ceza davası nedeniyle Ali bir zamanlar eleştirdiği sonuçları ve küçümsediği gerçeklerle karşılaştı. Bu defa da belki ayni günelrde Ali Ergin ona devrimci görüşleri direniş hatını söylediğinde burdaki kimine gösterdiği tepkiyi onada gösterecekti. Şimdi ise Ali ne derece farkındadır bilmem, ama 20018 tartışmasındaki kesin tepkiyle eleştirdiği kesimin denilen yerinde sanık ollması tesadüf değildir.

Ali Ergini özellikle Sendika Org yazılarını hemen hemen hepsini okuyan birisiyim. Siyasal duruşu net. Öyle kaçamak değildir. K. Kıbrısa da gelince, gördükleri ve anlatılanlarla kendince bir K. Kıbrıs resmi makalesinde yansıdı. İşkalden öteki uygulamaları güncel birikimiyle yazdı. Yine bilmem ki kaç Kıbrıslı bu makaleyi okudu: kuşkuluyum. Fakat,krevatlı muhalefet veya sistemin sömürgesel çizgisindeki sol zaten dokunmadıkça AKP işbirlikçiliği açıkça savundu. Bu tip görüşleri de öteleyip ya “zamanı değil veya bunlar geçişte kaldıyla” karşılamayı yeylediler. Ali Ergin gibi Türkiyeli sosyalist devrimciler K.Kıbrıs işkalini yerine göre vurguladılar. Fakat, Kuzey Kıbrısta sosyalizmi terkedip, sömürgesel solcıluğa taşınınca bunları görmezden gelip üstüne “Türkiye solu bizi anlamıyor” savunusuyla, onların kendilerinin söylemedikçerini söylemeleri, onlar da yeri geldikçe bunları eleştirip yine solu maceracılıkla ve koşulalrdan kopuk olarak eleştirmeği hep seçtiler. Bu nedenle dileyen Ali Ergin Demirganı okusun. Sonra başını elinin araasına koyup acaba ayni ölçekli yazıyı burada kaçının yazdığını hesaplasın….

Bir de cumartesi günü sayısı çok ama katılımı o  düzeyde olmayan sınır kapılarının ve özellikle Mağusa kapısının açılması eylemine de dokunalım. Artık onca krize ve güneyden gelenlerin parasına ihtiyaç duyulan dönemde dahi neden böylesi talepli çağrıya başta konuyla ilgili nemalanların ne derecede katıldıklarına bakmak gerekir. Hele de takei  gazeteci tiplernin medyasına ne derecede yer verdiğine baksınlar. Ticaret ve snaf kesimi özellikle alışveriş nedeniyle  rumların gelmesini istiyor. Fakat sınır kapısı açılımında katılımlarının da pek olmadığı kesiin. Bu çelişki hep yaşandı. Cumartesi de aynen oldu. Böyle çelişki yyanında artık Kıbrıs sorunu gündemden iyice düşünce, bu tür palyatif konular güncelleşmede kaldı. Hele kriz gerçeği de bunu besliyor. Ama ne bu talebi direk olup çıkarı oln-anlar, ne övülen gençlik duyarlılığı nede güneyde çalışanlar direk kendilerini ilglendiren duruma rağmen katılım pek yok. Bilinen kesimler yine katıldı. Tabi görünüm de yaşlı eksen oluşan katılımcı eski solcu ağırlıklı halini aldı. Durum böyle. İstesek de istemesek de ayni.

Gerçeklere dokunmadan, siyasal seçeneksizlik gerçekleri bu sonucu doğurdu. Zaten değişim  değil düzenleme ve nefes alma talepleri öndedir. Bu eylemlerin de başta direk etkilenecekler dahi ilgi pek göstermiyor. sSosyolojik gerçeklik de işin başka durumunu yansıtmaktadır. Yorulan ve amacın daraltılması kadar, suskunluk ile gerçek hedefin olmaması da öylesi eylemleri iyice daraltıyor. Çıkmazın yeniden üretilmesidir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin