yaklaşımlarYılmaz ParlanReform değil, mesele rejim sorunudur - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

Reform değil, mesele rejim sorunudur – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

Tutturmuşlar bir belediye reformu gidiyorlar sanki de başka işleri yoktur.

Belediye reformu diye bir şey yoktur bütün mesele cebimizdeki parayı çalıp sonra da belediyelere KAYYUM atamaktır, araya sıkıştırılan madde de budur işte!

Herkes şimdi sendika arıyor.

E bıraktık mı ki arıyoruz?

Yıllarınan hükümetleri sorgulamak yerine sendikalara saldırdık, onları parçaladık itibarlarını yerle bir ettik şimdi de nerede sendikalar diye yırtınıyoruz!

Sendikaların yapacağı şeyler bellidir, çalışanların haklarını kollamak.

“Ne olacak asgari ücretlinin hali’’

Ben iş insanı olarak İnönü meydanında ki son eyleme katıldım tablo çok hazindi sadece 2 bin kişi vardı belki de o da yoktu!

E halk meydanı boş bırakırsa böyle olur.

Ucuz edebiyatlardan olan ”Ne olacak asgari ücretlinin hali” teranesine sarıldık.

Halbuki toplum olarak ne olacak halimiz demeliydik!

Ayrıca unutulan gözlerden hep kaçırılan bir şey daha var. O dar gelirli dediğimiz, ne olacak o asgari ücretlinin hali deyip sarıldığımız insanlar bu ucube düzende 48 yıl boyunca rejimin sigortası ve güvencesi oluyordu çünkü çok kolay yönetiliyor en kritik anlarda rejimin hep yanında yer alıyor küçük bir artış da bile tav olup rejime örtü olup düzenin 48 yıl boyunca devamına çanak tutuyorlardı. İşte buydu esas görmemiz gereken.

Çizilen dairenin dışına çıkanları tenzih ediyorum ama genel itibarı ile çoğunluk rejimin yanında yer alıyor fakirleştirme politikalarının bir ayağını da bu oluşturuyordu işte!

Fakirleştirilen toplumlar çok ama çok kolay yönetiliyordu.

Ayrıca bu saatten sonra pahalılık için yapılan hiçbir eylemin sonucu da yoktur bilesiniz!

Kimse de kusura bakmasın  

Bilinsin ki ben bu saatten sonra sorunun esasından kaçıp rejmi hedef almayan, sorunun rejim sorunu olduğunu gözlerden kaçıran, barışı konuşmayan, Federal çözümden yana olmayan, TL’den vazgeçip onun yerine stabil para brimini koymayan, AB ailesine sıcak bakmayan hiçbir eylem de yokum.

Kimse de kusura bakmasın!

Asgari ücretli eylem yapacakmış

Diyelim ki eylem yaptık süt ve bazı maddelerde 3-4 TL indirimlerde gittiler.

Zaten eylem yapılacağı duyulurkenden “Sütte 2 TL indirim yapabiliriz’’ açıklaması yapıldı bile…

E sonra?

Bunu başka bir şeyin üstüne koyup çıkarmayacaklar mı?

Tekrar tekrar ayni şeyler için meydanlara mı ineceğiz hayatımız 1-2 TL indirim için meydanlarda mı geçecek.

Önemli olan o sorunun temeline inip sorunları çözmektir.

Siz bir mitinge gitmenin maliyetinin 500 TL olduğunu biliyor musunuz?

Öyle ya miting alanına gitmek için arabanıza benzin istiyorsunuz!

Asgari ücretli eylem yapacakmışşşşş. Bu eylemin kime ne faydası var diye sorsam?

Diyelim ki eylem etkili oldu ve bir artış aldılar.

E 15 gün, 1 ay sonra TL kullandığımız sürece ayni sorunla tekrar karşılaşmaycak mıyız?

Öyle ya TL mum gibi eriyor.

Bu tarz eylemler sadece rejime yarar sorunun esasına örtü olur

Diyeceğim o ki salt pahalılık için yapılan eylemlerin kimseye faydası yoktur rejimden başka!

Çünkü böyle yapmakla sorunun esasını saklamış oluyorsunuz ona örtü oluyorsunuz.

Yüce Meclis dediğimiz yerde yıllardır boş konuşup atışmanın dışında hiçbir şey yok sadece konuşuyorlar, konuşuyorlar, danışıklı bir şekilde konuşmaya devam ediyorlar.

“Muhtaç muhtaca muhtaç’’

Oturmuşlar TC ile yapılacak protokolü bekliyorlar. Halbuki protokol dedikleri boynumuza asılacak ilmikten başka bir şey değil.

Protokol demek daha da fakirleşmeniz demektir!

TC’den para gelmeyecek çünkü onlarda muhtaç.

Birden AVRUPA gazetesinin manşeti aklıma geldi. “Muhtaç Muhtaca Muhtaç’’

Başkan Erdoğan her yaşanan ekonomik sorunda halkına başvurup İBAN numarası vermiyor mu? E böylesi bir durumda size nasıl para versin adamcağız?

Onu istemem bunu beğenmem dönemi bitmiştir

Hem bilesiniz her para müjdesi cebinizdeki paranın çalınması demektir!

ÇATI da ZEMİN de çökmüştür…

Yani kimse kusura bakmasın toplum da gereğini yapacak.

Ganimetten vazgeçmem, Rum’u istemem, BM kim oluyor, AB cehenneme gitsin gibi tezlerden vazgeçecek.

Vazgeçmezse de bu yaşanan kepazeliklere ortak olacak sıkıntıya katlanacak!

Sorun rejim sorunudur

Meclisteki Partilerin hiçbirisi Kıbrıs sorununu konuşmuyor halbuki bu sorunu çözmeden hiçbir sorunun çözümü yok bu açık aleni bir şekilde önümüzde duruyor gerçek bu kadar yalın yani!

E be birader bu pozisyonda bile KIBRIS sorununu konuşmuyor kaçınıyorsan ne saat konuşacaksın diye sorsam?

Sorun rejim sorunudur…

Kimsenin, bu Meclisin, bu siyaset erbabının, bu siyasi partilerin soruna çözümü yoktur.

Kral çıplaktır!

ÇATI çökmüş onlar “KRİZ var’’ edebiyatı yapıyor

Gerçekle yüzleşmek durumundayız sorun rejim sorunudur öyle UBP gidecek CTP gelecekmiş sorunlar çözülecekmiş yoktur öyle bir şey.

Kaldı ki ÇATI’nın çöktüğü yerde yağmur gibi zamlar gelmesine rağmen yapılan erken seçimde ana muhalefet partisi rejimin gözde partisine bir kez daha yenilip anca ikinci gelebiliyordu.

Böyle bir sonuç bir Avrupa ülkesinde ya da gelişmiş bir ülkede olsaydı o ana muhalefetin lideri anında istifa eder evin yolunu arkasına bakmadan tutardı ama bizim siyasilerde ne utanma vardı ne de arlanma!

ÇATI çökmüş onlar hala ”Kriz var” edebiyatı yapıyor rejime örtü olmaya devam ediyor.

Tablo budur seçim de tercih de sizindir ve her toplum tercihleri ile yaşar!

Gerçekle yüzleşmediğiniz sürece yaşayacaklarınız da müstahakkınız olacaktır bilesiniz!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin