yaklaşımlarÖzkan YıkıcıUluslararsı tiyatro günü nedeniyle - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Uluslararsı tiyatro günü nedeniyle – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Omorfo sakin ortamında bulunuyorum. Pazarın seherinde sesizlikle kucaklaşıır gibiyim. Uluslaarası Tiyatro günü olduğu aklıma geldim. Cumartesi Girnede seyretiğim eser nedeniyle de aklım birden, ilgili günle alakalı bir makale yazmak geçti. Bu yazı ilgili düşüncenin sonucudur.

Uzun uzun tiyatro nutukla makalemi doldurmak nniyetinde değilim. Tiyatronun üçlü özeliğini de eklemeden konuya girmek eksik olacaktır. Tiyatroyu yazan yazarın yaratıcı düşüncesinin önemi tartışılmazdır. Elbet, sanatsal esdetik de yoğrulmakta oldukça önemlidir. İkinci ayak, ilgili eseri sahneye koyan kişinin de etkisi tartışılmazdır. Çok iyi bir eseri, sahneye yanlış koymanın eseri anlamsızlaştığı örnekleri de epey vardır. En son olarak da ilgili eseri sahneye koyan sanatçıların becerileri de tiyatronun halka buluşmasındaki son perde olarak tamamlanır. Bu üçkkende herhangibir aksaklık oyunla en başte kendi çelişir. Sonra da halkla buluşmada yanlışlara ulaşır.

Seyirci bakımından da değişik özellikler vardır. Kimi seyirci günün akışına uyma adına tiyatroya gider. Kimi seyirci katılımcı olma boş zamanını değerlendirme amaçlı ayni oyunu izlemeye gider. En son kesim ise tiyatroyu sanatsal olarak ele alıp hem öğrenmek hem de yeni hayat bakışı açısından tiyatroya gider. Böyle karmaşada elbet seyirci tepkileri çeşitli olması normaldır. Tiyatronun belkide en önemli etkisi, seyirci ile oyunun buluşmasındaki ortak paydanın daha ööne çıkmasıdır. Bu birleşme tiyatronun da daha canlı yaşamasına yardımcı olmaktadır. İlk çağdan beri süregelen tiyatro bu buluşma bağlarının önemindendir. Hem eserlerin sanatsal ile toplumsal yönlerinin kitlelerle buluşup hayat da kalması ve en önemlisi, eskiden günümüze bunun taşınmasının kanıtıdır.

Son dönemde yaklaşaık 5  eser izledim. Üçü Lefkoşa, Birisi Çatalköy ötekisi de Cumartesi Girnede oldu. Özellikle iki eserin bence K. Kıbrıs bakımından ders alıcı özellikleri vardır. Örneğin, geçenlerde çatalköyde seyretiğim Godoyu Beklerken eseri bir başkalık taşıyordu. Daha önceleri de Godoyu Beklerkeni değişik tiyatro kesimlerince oynanışını izledim. Ancak, doğrusu K. Kıbrıs seyircisinin sıkıldığını, daha ileri giderek, oyunun ortasında ayrıldığına direk tanık oldum. Çatalköy de oynanan Godoyu Beklerken, oyunu böyle bir tekrar olmadı. Hemen ek bilgi olarak ekleyeyim: Godoyu beklerken oyunu dünya çapında önemli bir eserdir. Bu defa Çatalköydeki Godoyu bekleme oldukça seyirci ile güzel buluşmayı sağladı. Hat da oyundan sonra konuşan yetkililerin de bu etkinin olumlu havası da direk yansıyordu.

Nedeni, eserin sahne uygulaması ile kitleyle iletişimdeki başarısı oluyordu. Dahası, hem Türkçe hem de rumca konuşmalı olması dezavantaj oluşturmadı. Oyunu oynayan iki kişi birisi Türk ötekisi Rumdu. Her iki oyyuncu kendi dilini kulandı. Bu önemli bir deneydi ve başarılı oldu. Sahne uyarlama ile Kıbrısllaştırma damıtılmalar, sıkıcı gelen Kıbrıs seyircisine Godo bu defa hem izlenir hem de mesajlarıyla oldukça mesaj veren yapıt  olarak akıla yerleştirdi. Seylani ve Kırbakisin sahne başarısı, oyunculuk uygulaması ben ce harikaydı. Bu gerçeklikle Godo da neden beklendiğini Kıbrıslıya aktarıldı.****

Öteki oyun ise Girne Belediyesinin yarışında birinci gelen eserle yaşatıldı. Eserin önemi ve başarılı yazılımı yanında burada da önemli gizli mesaj vardı. Eseri Yazan Burçak Gözen, K. Kıbrısa sadece iki gün geldi. Oda balayı için. DOğrudürüs burada yaşamayan ve hem de Sıvasta olan böyle bir yazar sahneye konulan eserle hem seiyricyle iyi izlenim yaraıyor hem de müzikal yönlerle sanki Kıbrıslıymış izlenimi algılıyordu. Daha sanatsal önemi, ilk çağ Yunan tiyatrosu ile güncel konular birlikte güzel yoğruldu. Elbet Girne belediye oyuncuları da konuyu anlaşılır şekilde sahnede oynamasını da eklemek gerekir.

Önemli mesaj şu: araştırma ile örenilenler doğru oldukça, ilgili yer konusunda güzel eser verileceğini, Burçak Gözen resmen kanıtlıyordu. Genç yazar pek alışmadığımız Türkiye gerçeğinin Kıbrıs vizyonunu da bize yaşatı. Savaşa karşı olmak, halkların kardeşliğine inanmak ve buna bağlı bunu sanatla taşlandırmanın bir örneğini Cumartesi günü Girnede seyrediyorduk. İlk çağ ile günümüz Kıbrısın güzel harmanlaşmasını veya kıralık ile göstermelik demokrasi ikilemlerinin karışımlı sanatsal anlatımına şayit olduk. Bir ufak eksikliği belirtmek de benim işim olsun: genelikle seçilen müzikler Kıbrıs halk müziklerinden oldu. Otantik kriterliydi. Oysa oyunda klasik ilk çağ yunan mitolijisi de vardı. Arada Yunanistan tınılı eski müzikler de katılsa, müzik eksenindeki zenginlik de daha iyi oturacak gibi bana geliyor.

Kısaca, size Tiyatro gününden iki eserin kısa benim açımdan değerlerini özetledim. Dileyen gidip bunları seyreder. Bence görülmesi de gerekir. Daha uzun dönemli tiyatro günlerine dileğimle.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin