İlk önemli enerji konusuna, tam da sosyalist devrimci olma döneminde karşılaştım. Hem devrimci görüşleri öğrenme,hem de yerimi belirlemekle meşkuldum. Dünya, kapitalist bunalımı yaşıyordu. Bu yetmezmiş gibi ekonomik bunalıma bir de İsrail arap savaşı sonrası petrol krizi de eklendi. Bunlar kapitalizmi anlama ve enerji tekelerinin siyasal gücüne tanık ollmayı da ggetirdi. Ek olarak, Kıbrısta birkimli sosyalizim olmaması, yeni sol hhareket oluşturma, krizlerin elinde tutsak gibi bulunma ile adamızın Ortadoğu gerçekleri karşısında enerji sorunuyla hep karşılaşmak zorunda kalıyorduk. Nitekim, yetmişlerdeki kriz dalgası ile eklenen petrol gerçeği, Nato ülkelerinin kendi elindeki stokları korumaya yitiyordu. Bunun en iyi örneği de Türkiyenin Kıbrıs hareketinde Libya ve Bulgaristan benzinini kulanmasıydı. Bulgaristan Sovyet onayı nedeniyle bu tavrı gösterirken, Kadafi Türkiyeye daha da yakınlaşma politikasına dayanıyordu…..
İkinci karşılama dönemi ise doksanlarda ggerçekleşti. Sovyetlerin dağılmasıyla, batı resmen aç kurtlar gibi Hazar denizi ve Orta Asya enerji kaynaklarına hücüm yaptı. Bu kaynakları en başta Avrupaaya ulaştırma hesabına girdi. Tartışmalar yoğunlaştı. Maliyet ve çizilen siyasal stratejiler çelişiyordu. Örnek, Hazar Havzası kaynakların denize veya batıya ulaşmada en iyi maliyetlerden birisi de iran üzerinden geçmekti. Oysa, başta ABD stratejiciler iranı şer eksene koyup devre dışı brakılmasını dayatıyordu. Buna benzer birçok tartışma gerçekleştirildi. Sonuçta daha pahalı olan ve birçok enerji tekelinin de pek de kabullenmek istemedikleri, Azerbeycan, Gürcistan Türkiye boru hatlaarı gerçekleştirildi. Direk enerji tekeleri ile resmi siyaset çelişkileri senelerce dinledim. Yorumları yerinde yakaladım. Tabi ki bu siyasal rota çizilirken, devletelrin hesapları ve karşıt görmelerin de etkileri probagandada katgısı da çok oldu….
Bu arada, Türkiyeden beri mücadele dostum Aydın Beyit hep “Kıbrıstaki petrol” konusunda bizimle konuşuyordu. Derken, ikibine doğru Denktaşın da yakını Erol Mütercimin “2006 yılından sonra Kıbrısta denizde gaz aranacak” deyince, durum iyice Kıbrısta da ısınmaya başladı. Bu süreci şimdilik bir başka yazıya brakıp genele dönelim.
Artık enerji sorunu tek sistemli kurumsallaşma dönemine girdi. Özellikle Rusyanın piyasaya hele de Avrupaya iyice girdiği görüldü. Krizler yeniden başlarken, ABD, Ruusya kuşatma planı yakına gelirken, başka hesaplar da güncelleşiyordu. Özellikle Amerikadaki Kaya gazı üretilmesinden sonra, hep Batı Avrupa pazarı tartışması da yoğunlaştırıldı. 2014 Ukrayna Meydan darbesi sonrası, Obama yönetimi Başta Almanya olmak üzere Avrupalıları Rusyadan alınan gazı azaltma baskılarına girişti. İkinci boru hatının yapılmamasını istedi. Bu durum bazı soru işaretlerine de neden oluyordu. Hele yeni Ukrayna faşist yönetimi ülkesinden geçen Rusya boru hatını tehtide dek getiriyordu. Yine de Almanya direniyordu. Hem daha ucuz hem de tek Amerikancılık değil de AB gücünün de oluşması istekleri de vardır. Bu gelgitler, bir yerde Ukrayna savaşı sıçramasıyla değişti. Baydın ben ce önemli planının iki halkasını oluşturuyordu. Rusyayı kuşatmada şimdilik Ukraynayı kaybetse de oluşturduğu siyasal algılarla başta Almanyayı dizayin haline getirdi. Teredüt olan askeri harcamaları artırdı. Oysa gerçekten Natonun askeri harcamaları Rusyanın tam yirmi katıydı. Yine de batı Baydının terkisine katılıp hem silahları artırdı hem de ortak davranışla Rusyaya karşı anbaargoları uygulamaya girişti.
İkinci konu ise son günlerde gerçekleşti. Şimdilik fazla seslendirilmiyor: Batı Avrupa ABD ile yaptıkları anlaşmayla çok daha pahalı olan Kaya gazını alacaklarını kabulendiler. Bu bir anlamda, Rusyadan doğal gaza bağımlılığı azaltma ile darbe vurmaktı. İlk yansıyış da tüketen halkın daha fazla doğal gaz parası ödemesi demekti. Buda gerçekleşti. Şimdilik fazla tartıştırılmıor. Oysa, negüzel bizim tatlı balıklarımız rüyalarında kendilerini balina görmüşlerdi!
Doğal gaz konusu konuşulurken, şunun da ekleyelim. Sadece enerji tekeleri doğal gaz veya petrola yetinilmiyor. Örneğin Nükler enerji tekeleri de vardır. Bir anlamda, enerji tekeleri içinde değişik kesimler var. Nitekim son Rusyanın doğal gaz tartışmalarında, başta Fransa ve Almanyadaki nükler santral talepleri ilgili tekelerce tekrardan gündeme getirildi. Üstelik ne gariptir ki Yeşiler de buna onay verecek dereceğe getirildi. Buda başka bir seçenek.
Görüldüğü gibi jiişlrr odenli kolay değil. Hele de sermaye gücü ve korku kda eklenince.