Tekrarda fayda var: hernekadar eksen Ukrayna Rusya dense, özünde biraz deşenlerin Rusya Batı kolektif ABD emperyalizmin bilek güreşi olduğu gerçeği hep sırıtmaktadır. Prratikte ise son hamlede Rusyanın Ukrayanaya girmesiyle konu daha üst boyuta kontrolu savaş sürecine girmesiyle yeniden değerlendiriliyor. Gelişmeler sık sık yazılıyor. Probaganda gidrek daha kirli bilgilenmelere uzanmaya hhız veriyor. Gerilimde sadece savaş değil ekonomik tutumlar, yasaklar ve ne acıdır ki Sıradanlaşan faşizmi Batı Acvrupada bulma klolaylığı getirdi. Bir yanda Ukrayna işkaliyle Rusya daha bir tartışılır hale sokulurken, gözden kaçırılmaması gereken, Ukraynada örgütlendirilip desteklenen ve yeni paralı askerlerle daha tehlikeli adımm atılırken, Batı Avrupada barış hareketleri cılızken, sıradanlaşan baskıların Anti Rusculuk üzerinden yapılmasıdır. Sanatdan spora, öğrenciden akademisyene, çalışandan kadına bu durum acı şekilde grçekleşiyor. Nitekim, yazı anında izlediğim TELE 1 prokramında bazı gazetecilerin sanal medyada nasıl fitrelendiği bilgileri akıyordu.***
Belli kki Ukraynayı çok konuşacğız. Rusyanın müdahalesini, batının bildik hegemonya oyunlarına daha çok tanık olacağız. Bazı gözden kaçırılan bilgilerle konuyu başka yönüyle açalım:
Ukrayna bağımsızlık sürecine, Sovyetlerin dağılmasıyla 91 yılında kavuştu. Ozamanki nifusu yaklaşık resmi rakam la 52 milyon cıvarındaydı. Şimdi Ukraynada yaşayan nifus 27 cıvarında. Sürgünde gösterilen nifus ise birleştirildiğinde 41 cıvarına dek gelir. Demek ki Ukrayna bağımsız döneme geçtikten sonra nifus statik kalsa dahi nerede ise yarısı ülkeden kaçtı. Çoğunun nerede olduğu da net değildir.
Bir başka önemli bilgi: başkent Kiyef 14 Meydan darbesi dönemine dek Rusça konuşan nifus yarısından epey fazlaydı. Şimdi ise olduklça azaldı.Y.25 cıvarına dek gerildiği söyleniyor. Bunun bir nedeni Batı Ukraynadan gelen kırsal nifusun etkisi ile faşist baskılardan dolayı kaçan Rusça konuşan nifus olarak açıklanmaktadır. Bu durum Doğu Ukraynada yaklaşık 4 milyon Rusça konuşanın Rusyaya kaçtığı belirtiliyor. Yine 14 darbesi öncesi Rusça ve Ukraynaca konuşanların nifusu dengede gibiydi. Bağımsızlığın ilan edildiği 91 yılında ise Rusça konuşanların oranı oldukça fazla olduğu resmi rakamlarca dahi kabullenilmektedir.
Turuncu “devrim” veya 14 Meydan Darbesiyle yapılan baskılar sonrası Rusça konuşulan nifusun oldukça etkilendiği anlaşılmaktadır. Bir başka önemli konum da şu: Ukraynaca ve Rusça dili birbirine oldukça yakındı. Özellikle Ukrayna dili kulanan kesimde faşizmin yükselmesi, Batının da reforum adıyla dayatıp uyguladığı tutumlar bu yakınlığı derinleştirme yönüne gidildi. Örnek mi, Ukraynacaya Latince binlerce kelime eklenip Rusya diliyle farklılaşıp ortak anlaşma koşulalrının farklılaşması sağlandı. Bilmem, bu bize bir şey anlatıyor mu?
Bu bilgilere dahası eklenmesi kolaydır. Hele trafsanız kendinize göre olguları sıralama şansınız da var. Bazı gelişmeler de “dile yeni latin kelimeleri eklenmeleri gibi” kimine göre ayrılığı artırma kimine göre dili zenginleştirip moderinleştirme olmaktadır. Buda tutuğunuz takıma göre değişir.*** tekrarda fayda var: oluşturulan algılar ve kendini ayit saymanın tavırlarda önemli etkisi var. Sosyolojik gerçekle Zelinskide bunu görmek mümkün. Doğu Ukraynalı olup geçmişi Rusça konuşulan kesiminden gelmesi ile şimdi ukraynadaki faşist tutumla beslenme gerçekeleri vardır. Genelikle etnik, sınıfsal veya dinsel değişim geçiren kesimler daha sert olup tutuculukla kendini kanıtlama duygularının da olması olasıdır.******
Ayni tartışmalar sol içinde de yaşanıyor. Özellikle sosyalizmin zayıf oluşu ile birçok çevre fonlarla solculuk yapma noktasına gelmesi liberalleşerek solu teslim etmeleri sonucu, kaçınılmaz olarak bu krizler de solda oluşuyor. Sosyalizmin temel yaklaşımın sınıfsal öz olduğu silikleşirse, Natonun emperyalist genel koordinasyon olup demokrasiyle alakası olmadığı gerçeği gözden hep kaçırılıyor. Şimdiye dek tüm batılı müdahalelerde belerin olduğu ortada. Son SUriyeden Libyaya, ıraktan Somaliye canlıı canlı hala yaşamda yerini aldı. Ama, sanki Natonun ve ABD merkezli yapının demokrasi ve özgürlük simgeleme ile aklama çabaları Liberaleşen veya fonla kaynak kapıp avantacı olan sol etiketli kesimlerde tekrardan hortlayıp gelişiyor. Batı Avrupadaki sosyaldemokrat partilerin Natocu savaşlara ve uygulanan kitlesel faşist çıkışlara destek vermesi, tarihi tekrardan başka bir şey değildir. Çevreci Yeşilerin en başta Fransada aldıkları karar ise sınıfsal bakıştan yoksulaşan öçevreciliğin nerelre dek geldiğinin öteki durumunu yansıtmaktadır. Arayıştaki Avrupa Sol partilerdeki dalgalanmayı başka yazıya brakalım. aAncak, savaş onları da ikiye böldüğü kesin.
Rusya ise Sovyetler dağılmasından sonra Batının kendini kabullenmeyip, düşman kapitalist görnmenin gelişmesindeki son halka gibi ilerlediği kesindir. Batı ta baştan kapitaleşen Rusyayı kuşatıp netürleştirme stratejisini hep çizdi. Ukrayna bu oyunda Rusyanın dibinde olup üstelik kendi iç dinamikleriyle oynayıp yaptığı seçimlerle rekabet hegemonyaısında istemeden demiyeceğin sonuca geldi. Aslında son hamleler her iki traf tarafından bilinerek seçildi. Elbet kendi hesapları da vardır. Bunların sonucu kalıcı değildir. Belli olan Batı Rusyayı kabullenmedi. Rusya da kendi hegemonik bölge gücünü korumaya girişti. Bu oyun demokratik değil otokrat veya faşist eylimlerle gerçekleşir. Medya progbagandası da kitlesel destek ve psikolojik kazanca oynamaktadır. Tüm bunlar Ukrayna krizindeki hem basit hem de oldukça karışık gerçeğin ta kendisidir.