yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYakın tarihten günümüze gelelim - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yakın tarihten günümüze gelelim – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yıl, 1962. Ay, Nisan 23. Kıbrıslı Türkler Kıbrıs cumhyuriyetindeki tatil günlerini kutlamaya hazırlanıyorlardı. Çocuk bayramı sadece Kıbrıslı Türkler için tatil verildiydi. Böylesi cumhuriyetin ikili tutumları yasalaştırıldıydı. 23 Nisan günü Kıbrıslı Türkler atatürkün Çocuk bayramını kutlamaya başlarken, felaketin haberini de duydular. İki gazeteci öldürüldü. Öldürülenler, Cumhurieyt gazetesinin aAyhan hikmet ve Muzafer Gurkandı. Nedeni hemen anlaşıldı. Çünkü, yeniden başlayan provakasyonlarla ayrımları derinleştirme çabalarının sonucu Bayraktar camisi de bonbalandıydı. Türk liderleri hemen Rumları suçlarken, Cumhuriyet gazetesi söylenenleri yalanlayıp, gerçek fayileri açıklayacağını belirtiyordu. Tam da olayla alakalı bilgielr yazılacağı anda, iki gazeteci de katledildi. Bunun devamında ise katiler bulunamadı veya bilinmesine rağmen korundu. Kıbrıslılar bu konuda epey deneğim birikimine sahipti. Hat ta, resmi olmayan konuşmalarda da hep “teşkilat” suçlanıyordu. Daha sonra TC elçisi Dırvana da olaydaki raporuyla olayda Denktaşı suçladı. Ama kimse tınmadı. Öyle ki Kıbrıs cumhurieyti içişleri bakanı Yorgacisin ona yapılan ihbarlara rağmen, soruşturma yerine bilgileri Türk tarafına bildirip iki  gazetecinin öldürülmesinde rolü olduğu da belirtiliyordu. Sonradan bu konu doğrulandı. Özel Harp dayresi yöneticilerinden Sabri Yirmibeşoğlu bu tür provakasyonlarla Bayraktar camisinin de bonbalandığını belirti. Ayni şekilde itiraflar olsa da rejim devam etiği için konunun açığa çıkması yerine unutturulup karanlığa gönderilmesi tercih edildi. Tıpkı öteki türkten türke veya rumdan ruma yapılan katliyamlar gibi.

Zaman geçtikçe şu gerçeği de ben yakaladım. Kıbrıs cumhuriyeti garantörlerin istediği Nato yerine bloksuzlara üye olunca ve Türk vetosu da kulanılmadan gerçekleştirilmesi sonrası, yeniden provakasyonlar başlatıldı. Bayraktar camisi de bunlardan birisidir. Bu konuyu aydınlığa çıkarmak isteyen iki gazeteci da katledildi. Kıbrıs nedense bu tür sorguları yapmadığı gibi, katledilenleri de pek sahiplenmedi. Halbuki iki gazeteci Kemalist ti. Bunları Türkiye elçiliği de destekliyordu. Eğer doğrudürüs arraştırma yapılsaydı Türkiye ve Yunanistandaki atmışlar devletlrindeki emperyalistleşme ile bağımsız kalma çatışmalarını da kolayca yakalayacaklardı. İki gazeteci katliyamının türkiye ağağında Özel Harp dayresi ile Kemalizim ince çizgisini de bulacaktık. Daha sonra iyice yerleşen Amerika böylesi çelişkileri de tek yanlı lehine çevirdi.****

Aradan  atmış yıl geçti. Yine bir 23 Nisan gününe geldik. ÇÇoğunluk bu konuyu nerede ise hiç bilmiyor. K. KIbrıstaki yoğun nifus da kendilerine bu durumu anı dahi anlatacak geşmişleri yok. Ama bir devamlılık vardı. Atmışlarda hep “Türkiyeyi daya getirmek, adanın taksimini oluşturma” hedefleri vardı. İki gazeteci Kıbrıs cumhuriytini savundukları ve Kemalist oldukları için öldürüldüler. Şimdi tam da o  dönemin İngiltere siyasal stratejisi olan ada ikiye ayrıldı. Taksim tezi gerçekleştirildi. Türkiye adaya geldi. Ama, Türkiye planı olan Kuzeyin en azından Türkiyeleşmesi de artık gerçekleşti. İlhak için fırsat kolanıor. Nifusla, bütünleşme ile ve kurumsal alt idari birimli hukuksallaştırma bağlarıyla, K. Kıbrıs artık kendi sosyolojik karmaşasını da gerçekleştirdi.

Son Ersin tatar seçimi veya toplumsal dinleştirme kültürlü bağlaştırma kültürleşmeleri nerelere dek gelinenin net resmidir. K. Kıbrıs eya Kıbrıs geneli hiçbir zaman bağımsız yaşama şansını yakalamadı. Bağımsızlığın ne olduğu veya K. Kıbrısta demokratik kurumsallaşma kurallı ilişkileri hiç tanıklaşmadı. Sömürgeciliğin değişik  versyonlarıyla yaşandı. Bunu doğru gibi savunan kültürleşme yapılandı. Sanki dünyanın en doğru çağdaş gerçeği gibi de savunuldu. Tepki vermemeği uysalık ve demokratik hoş görü olarak kabulendi. Önemli nifus değişimleri, değişik kültürlerle dengesiz yaşamayı da kabulendi. Yasadışı ilkelerle ayakta durmayı, güdük burjuva oluşumları gerçekleştirildi. Kara paradan, mafya şekli yaşamları kolayca kabulendi. Fırsatı da kulanıldı. Adanın ikiye ayrılması, değişik sistemler getirilmesi, yasaal ve yasa dışılık baağlarını adada yaşatılması, yeniden taksimli Kıbrısın önemli sonuçları olarak kurumsallaştırıldı. Son gelişmelerdeki tutumlar, siyasetçilerin savrulma gerçeği ile yaşanan ile konuşturulan resmi lan farklılıkları hepsi sömürgecilik kabulunun savunulan normal haline dönüştü. Bunlar son günlerin tekrarlanan yeniden üretilen K. Kıbrısın ta kendisidir. Kendi gerçeğini dahi yazmadan, kendini demokrasi havarisi ilan eden medya ile sarayın siliklik dangadungacılığına tahammül etmenin geçişlerini seyrediyoruz. Atmışlarda pek duyulmayan tarikatlar ise gidrek etkilerini artırıyor. Hele son hükümet bozulma şekilri, muhalefetin karşılığı, bize atmış yıl içinde nereden nereye gelindiğinin öğretici görünümlerini seyretilmesini sağlmlamaktadır.

Kısaca, atmış yıl önce, gerçekleri yazacak ken katledilen gazetecileri nanımsarken, şimdi o  dönemin adımlarının şimdi yaratılan kentsel gerçeğine geldik. Taksim gerçekleşip Türkiye adaya geldi. Ama öyle bir K. Kıbrıs oluşturuldu ki şimdi makamsal tercihelrin dahi kişilikleri, nereye doğru sorusunun da yanıtını içermektedir. Nasıl ki atmış yıl öncesini yazarken, yarın da günümüz felaketinin resmini çekerken, neden engelenemedi soruları da belki sorulur. Soracak olanlar da yukarda atmışyıl önce şimdi yaptığım yorumu da yapacaksınız. Geçmişten günümüze ve günümüzden yarına uzanan günler insana sonunda kısa yakın tarih ile gelecek öngrü gerçekleri sıralatır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin