yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBayramlık sunuşlarla yeni bayrama varırken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Bayramlık sunuşlarla yeni bayrama varırken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hemen Bayramın ilk günü, Ebubekir camisi adı duyuldu. K. Kıbrısın en kutsal yeridir. Vekilik isteyen, siyasi atama bekleyenler ve nicesi hepsi mübarek günlerde Ebubekir camisinde yerini alır. Elçi oluşu veya müftü tılsımı burada iyi işler. Ülkemizde bunların olacağını söyleseydik, herkes güler. Hat ta adaya gelenler de ayni kervana katılır. Bir ağızdan” Kıbrısta bu dedikelriniz olmaz. Çünkü, tutmaz” belirtilirdi. Ama, ne olmaz dedilerse,hepsi oldu. Öyle oldu kki Atmışların yaşam şekli dahi buranın eski yerliler tarafından özlenen hayat şekline sokuldu. Bir farkla, resmi olarak söylenmeme koşuluyla. Çünkü şuda öğretildi; gerçekleri değil de istenilenleri söyleyerek makam alınma kuralı hep işletildi. Şimdi de dün olmaz denilenlerin geçiş şeklini bazen sıkılarak da izlense, yine burdan çıkar sağlamanın yollarını da bulma kolaylığı vardır. Bu nedenle Ebbubekir Camisi kimileri için kutsaldır. Önemi oldukça fazladır. Hayatlarında namaza gitmeyen ve menfaat bekleyen kişileri orada mübarek günlerde bulmak kolaydır. Hele normal zamanda camiye gitmeyen nice kişi, bir yere geldiyse veya gelmek istiyorsa, soluğu Cuma ve Bayramlarda bu camide almak cayizdir. Ha; birileri de kızacak. Eskiden beri bu vardı dahi diyenler oalcaktır. Gerçi, Camiye giden nice kişi ilede Ebubekir demiyor. Ama, bu bayramın ilk günü hele de hükümet krizlerinin da savrulduğu dönemde Abubekir camisi önemlidir. İlk duyacağımız isim de Ersin Tatar olması hiç anormal gelmeyecek drecede normalleşti.

Müslümanlığın önemli bayramlarından birisinin içinde yaşıyoruz. İlk günü doldurmak üzereğiz. Artık bayram nutuklarının değerinin hiç kalmadığı sürece geldik. Kardeşlik, yalan söylememek ve afetmek kelimeleri anlamız birer adet yerini bulsun drecesine dek taşındı. Zaten, Müslüman dünyası Oruç bayramına girerken, olaylar durululmuyor, yalan söylemekten fazgeçilmiyor. Oluşan dini siyasaalaşma sonucu da kimisi gösteriş olsun diye de uyuyormuş gibi yapmayı gayet normal hale getirildi. Yalan söylemek mi: en basitiyle oluşan savaşlarda ateşkes ilanı dahi yapılmıyor. Yemenin yıkılması, ıraktaki felaketler gibi birçok islam ülkesindeki yaşananlar devam etme hızından geri kalmıyor. Fırsat buldukça da ccamilere saldırmak dahi islam örgütlerinin önemli probaganda saldırı merkezleri olarak kulanılmaktadır. Farklılıklar, imtikam alma araçları hiç durmuyor. Ama, birileri çıkacak ve bize Müslüman kardeşliğinden de söz etmenin öteki madalyonun yüzünü tamamlamaya çalışacaktır.

Yeni bir Oruç bayramı dönemine geldik. Türkiye ve Sudi Arabistan  liderleri buluştu. Ama orda dahi karşılıklı basının yazdıkları birbirini tutmuyor. Türkiye basını dün yerden yre vurdukları Sudi prenslerine övgüler yağdırırken, Sudi kesimi de Türkiye liderini kendileri değil kendi ülkelerine geldiği isteğini yazıyordu. Ama, dini kucaklaşma lafları devam ediyor. Geçen yılki Oruç bayramından bugüne islam dünyasında Türkiye ve arap devletleri arsında ilişkiler iyice ters yönde esti. Darbenin finansörü diye suçlanan BAE ile son dönemde kardeşim lafları yerini aldı. Sudilere Kaşıkçı cinayetinin dosyasını verilmeyeceği, “enayi olmadığı” lafları belirtilirken, hem dosya verildi hem de kardeşlik kucaklaşması gerçekleştirildi. Bunalr kendilerini Müslüman dünyanın islam lideri sunan devletler arasında gerçekleşiyordu. Hele de döviz ihdiyacı ile sıcak para konusu dinsel ekonmomik gerekçenin tabusal durumu oluyordu.***

Yeni bir bayramı yaşamaya başladık. Bereket alkola epey zam konuldu. Bazen de fon asronomik artırıldı. E Bir gerçeği daha belirtelim: makamdayken cami kaçırmayan, oruç tutan birçok eski makamcının koltuğu kaybettikten sonra ayni işleri yapmadığı gerçeğine bnbizat kendin tanık oldum. Hat ta, makamcıken, her adımında besleme çeken kişi, şimdi besmelenin adını nerede ise unutu. Ama, milyonluk sterlin satışlı tesisi yöresinde konuşulmaktadır.

Kısaca, bir oruç bayramını daha yaşıyoruz. Dinin gericilikle kulanım politik gerçeği, Müslüman ülkelerin direk kendisinde yaşatılmaktadır. Kucaklaşan Müslüman liderlerin para hesapları dahi söylendiği koşullarda, laiklik veya demokratiklik resmen taputlara konulup çivileri çakılmaya devam ediyor. Hele de açlıklar artarken, saraylardaki şatavatlı yemek şölenleri iftardan beri nasıl dünyuanın direk yanıtları olarak yaşatıldı. Yoksula sabır yandaşlara ise kaynakların peşkeşi yaşatılarak eşitsiz dünyanın  uçurumlarını derinleştirilmeye devam denilmektedir. Böylesi koşularda yeni bayram kutlanmaktadır.konomik neden veya mali hesap dense de yaşayanlar bilir ki bir de dinsel fırsatçılık kültürünün işbirlikçi kurallarından birisi de oluyordu. Yine artık kulanılan dildeki arapçalaşma da işin cabası oluyordu. Türkiyede diyanetin etkinliği öylesine artırıldı ki kendi alehine olan haberi hem yasaklama hem de haberi yaptı diye ceza kesme gücüne ulaşıldı. Diyanet akademisiyle ayrıcalıklar la bezendirildi. Her yerde Diyanet önemli kurumsal güç olarak hayata damgasını vuruyordu. Elbet, Türkiyenin sömürgelştirilen ve ilhaklaşma politikasıyla kültürel hegemonya kurma hedefli K. Kıbrıs da nasibini alması gayet münasiptir. Açılan lise dua ile Müftülük öncülüğünde yapıldı. Orman ağacı ekmede dahi bizim Müftülük dualarıyla katgıda bulundu. Her konumda artık saraylı Tatarın yanında Elçi ve müftü yerini alıyor. Erenköydeki ağaç ekmede de müftülük yine yerini aldı. Duallarıyla artık laikliğin taputuna çiviler çakılmaya devam ediliyor. Ancak, sorarsanız, laiklik bizim kutsal yaşam biçimimizdir demeği de imkar etmiyoruz. Tutmaz kelimesi tılsım gibi vurgulanır.

Yeni bir Oruç bayramına  geldik. Sağolsun hayat donuklaştırıldı. Hükümet dedikodulardan müdahaleye varan sarmalddan biraz nefes alındı. Ama, herşey darmadağın, Dayatmalar ve çıkar beklemenin kuşatmasında demokrasi oynu oymamak da işimize geliyor. Hele de Türkiyede tıpkı yeni yıl gibi bayram öncesi de yağan zamların bayram hediye şekli, K. Kıbrısa da toz havayla birlikte bize ulaştı. Ama dünya dönüyor. Müslüman dünyası Oruç bayramını yaşamaktadır. Bol bol yalanlı öneriler yapılıyor. Siyasetci karşıtına sövüp hapse gönderirken, bağışlayıcılıktan ve hoş görüden söz etmeği de unutmuyor. Ama, dünyada en antidemokratik ülkleerin Müslüman ülkeler olduğu gerçeği de gizlenemiyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin