Ukrayna savaşı önce sürpriz gelmiş gibiydi. Bilgisizlik ile ansızın gelen Rusya operasyonu adeta gündemin şaşkın sayfasını da açtı. Konu sıkıştırılırken, alınan kararlar da bunun genel sistemsel hegemonya mücadelesi olduğu da haykırılıyordu.n Yerel etkiler ve genel stratejilerin salatalaşmış politik yemeği gibiydi. Probaganda da korkunçtu. Öylesine tarafcılık oluştu ki kimisine “teknofaşizim” kuramını geliştirmeye dek ulaşıldı. Giderek korkunç probagandalı Ukrayna savaşı normal hale doğru şekilendi. İçteki faşizim duygularının normal tepki gibi dışa vurumuyla da hayatın her alanını kuşatıyordu. Olmayan, barış örgütlenmeleri ve kapitalizim karşı seçeneklerdi.
Ukrayna öngörüleri birer birer değişerek savrulurken, milyonlar etkilenip binbir sorunla karşılaşırken, faşizmin kendisi hayata yeni hat bulurken, emperyalizim yeni krizlerin de işaretini veriyordu. Ama, rekabet ve karın da yükselişi devam ediyordu. Son hamlede Ukraynaya Rusya girerken, madalyonun öteki yüzünde de tüm batı emepryalist güçler, Rusyayı çökertme kararlarını peşpeşe suıralıyordu. Bunlar Ukrayna topraklarındaki savaşın tüm dünyanın değişik katılımıyla yeni hesaplaşmanın geleceğini arıyordu. Emperyalizim yeni alanlara açılma, Rusya ise kendi yöresini elde tutma politikalarının Ukraynadaki hesaplaşmaları sürüyor. Bu salt savaşla değil özellikle Rusyayı çökertme ile enerji hatından tutun öteki askeri ekonomik kar plaanlarını da içeren önemli bir savaş halinde sürüyor. Medya ise resmen inanılmaz yalanları dahi propagandaya takmaktan hiç kaçınmıyor. Hele de düne dek tarafsız denilen ve benim de epey zamandır izlediğim BBC de bu kervvanın merkezinde olması herhalde tesadüf değildir. Ama, tüm çabalar, baştaki gündem önceliklerine karşın, gidrek bu durum da artık kanıtsanıp, normal şekle gelince, Ukrayna da baştaki izlenirliğini kaybetmeye başladı. Yalnız: Ukrayna savaşıyla birlikte birçok sorunun örtülmesi, ötelenmesi de gerçekleşti. Ayrıca, fırsatı fırsata dönüştürenler de “ıraktaki gibi” kendi hareket lanlarını tetiklediler.
***
Kıbrısta ise işler bildik. Artık kimse öyle resmi eksenden beklentileri pek de kalmamış gibi görünse de en çökmüş halde dahi fırsat kolayıp işbirlikçi yarışında olanlar da işlerine devam etmektedir. Hükümet okluğu, en net hertürlü müdahalelelr, karar alma olguları nerede ise tüketilirken, eğer şu yüksek eflsyon olmasa kimse konuşmayacaktır. Konuşanlar da hala nedeni değil isteneni söyleyip, bu çökmüş çürümüş yapıdan kar beklemeye de devam ediyor. Onun için, sorumlu veya nedenlerin temeline pek raslamazsınız. Gazeteleri okursanız, televizyonları izliyorsanız, sankı normal ülkeymişlik yeniden üretilen değişik lafazanlıklarla politik lingri oynanmaktadır. Ama, resmiyetden öteki normal durunmu gözlerseniz, Türkiye kelimesiyle sorunların normal şekilde konuşulduğunu da yakalarsınız. Dahası, bu konuda da neden Türkiye dense de yine beklentiye göre herşeyi şekillendiren şaheser cümleler de duyarsınız. Teslimiyetin insanı işbnbirlikci ruhiyesinin adeta romanını okur gibi, filimini seyredercesine yakın olursunuz. Ama, beklenti var ve bu sistemin kiminle süreceği, bunun Türkiyedeki onayı birlikte sizi sarmalayıp ordan oraya uçurması normaline hoşgeldiniz denecek konuma getirecek.
Hala sömürgecilik gerçeği konulunmama adına, hep hükümet, UBP CTP denip daha ileri gidilip Sendiklar eklenip suçlu bahanesi yüceleştirilecektir. Her çıkan adayın üstüne size yaptıklarıyla bir yolsuzluk dosyasın anlatılacak. Konu yolsuzluk veya müslümnanlık değil, Türkiyedeki aydınların çok iyi bildiği Tek adamın, Şahsımın ercihinin ne olacağıdır. Hep bu durum kaçırılması için, birbirine suç yağdırtarak beklentiği beslemek işi de parlementer partilere düşüyor.****
Ukrayna savaşı ile birçok konuya da fırsat çıktığı da anlaşılıyor. Bu yerlerden birisi de Kuzey ırak. Yani ırak Kürdistanı. Gerçi, Türkiye bahar dönemlerinde ırak içlerindeki PKK kesimine operasyonlar düzenliyordu. Bu defa da düzenledi. Ukrayna krizi ve Türkiyedeki sansür nedeniyle bu bilgiler pek duyulmuyor. Tek yanlı resmi açıklamalarla sınırlı. Benzeri Ukraynada çokça yaşanıyor. İşin acısı, Ezidiler denilen halk kesimi vardır. Bunların adını çoğumuz duymadı. IŞİD katliyamıyla duyduk. Üstelik onları koruması gereken kDP peşmergeleri de onları yalnız braktı. PKK oldukça yardımcı oldu. Şimdi operasyonlarda hedef kitlelerden birisi de ezidiler. Daha dün ıŞİD tarafından vahşetin dahi kelime anlamı hafif kalan ugulamalara maruz kaldılar. Şimdi Türkiyeden ırak hükümetine yine Şincandaki Ezidiler de hedefe konuluyor. Bu dünya ekseninde düşündürücü bir politikadır. Ukrayna savaşı olurken, Ezşdiler yine tehtit altında. Uçklarla da bonbalandılar. Kimsenin sesi çıkmıyor.
Bir önemli noktayı daha ekleyelim: Ezidiler yeniden saldırı çenberine konulurken, Türkiyenin Suriyeli mülteciler için açıkladığı prokramda da dikaten kaçırılan nokta var. Denilen şekliyle Suriye sınırında 1 milyon mülteci veya sığınan yerleştirilir se o topraklarda yaşayan insanların önemli kısmı kürtdür. Bunların sınırdan sürülmeleri de demektir. Benzer politika ırakın kuzeyinde KDP kontrollü Türkiye askeri üstler bölgesine dönüştürme hamleleri de genişliyor. Ezidi toprakları da bu alan içindedir. Üstelik ezidiler bölgesine hem Türkiye hem de ırak yönetimi de karşı. Kimseye dokunmayıp kendi halinde yaşasan da politik hegemonya çenberine girince, nelerin olacağı karanlık dönem için ezidiler bu nedenle önemlidir.
Gördüğünüz gibi dikatimizden çok konu kaçırılıyor. Bazısını “Kıbrıs gibi” bilsek de konuşmadığımızda yaşanmayacak demek değildir. Bakın yurtdışına gidenler dahi bu gerçekler yerine yardım istiyor. Onun için Akel vekili dahi Kıbrıs türklerine AB daha çok yardım yapsın diyor. Peki hangi sorusu dahi neden sorulmuoyor? Demek ki kaçırdığımız çok gerçek vardır. Bunlar örtülerek bizim sömürülmeemize dek sürmeğe dek devam edecektir.