Bugün Çarşanba. Tarih 18 Mayıs. Artık gecenin sihiri K. kIbrıs üzerine çöktü. Deney bakımından önemli bir günü tamamladık. Kuzey Kıbrısta net müdahalelerle, hiçseleştirilen iç siyasal sonuçlarıyla oluşan kabine meclisten güven oyu aldı. Beklendiği gibi de gerçekleşti. Tüm müdahaleler, parti liderinin dahi rezil hale sokturulan hamlelere karşın, UBP fire vermeden evetlerle güven oyunu sağladı. Tabi ki Kırgızistan seferinden dönen veya eli taşın altından kalkmayan küçük partielrin de desteği ile. Ama, bildik hükümet oyunları dışında yeni sert dış müdahalelerle, rezil edercesine, onursızlaşrırıcasına kurdurtulan yeni kabine güven oyuna giderken, bildik taplolarda da değişiklik oldu. Şöyle veya böyle, parlementer muhalefetin ana ayağı sokakta protestosunu meclise karşı gerçekleştirdi. Parlemento dışı sol partielr de atres TC elçiliğini göstererek değişik mesajı da yaşatılar. Değişmeyen eksen, tüm hiçeleştirilmelere, başkanlarının sıfırlatırcasına sık sık da yalanlatarak darmadağın edilen UBP hem de kabine sonrası dahi konuşup eleştirenlre rağmen, birliklerini güven oyunda sağladılar. Hep tekrarladığın siyasal gerçeğe geldik: UBP ne ulusal nede sağ liberal partidir. UBP, Türkiyenbin sömürgesel gerçeğindeki işbirlikçi ve içteki ganimet paylaşımyla oluşturulan çıkarla ilişkisinin paydaşlaşan siyasal kültür partisidir. Son gelişmelerde, eğer başkanları dahi “ki epey oy farkıyla seçtirdiler” yine de yenmesine, rezil olmasına, deidediklerinin tersinin olmasına karşın, yine de çıkarlar hesabıyla eveti çaktılar.
Yeniden, K. Kıbrısın sömürgesel gerçeği, yasadışı kuraların işlediği ve psikolojik savaş hareketleriyle oluşan siyasal kültürün tekrarını yaşadık. Bu kuralları unutursak, daha kötüsü, kendimizi normal sanıp tartışırsak, hep yanılırız. Alınan yolun nreye geldiğini de anlayamayız. Pİskolojik hareketlerin kültürleşmesi sonucu, hiçeleşme derecesine dek gelindi. Korku salarak gerçeklerin konuşulmasını engelerken, çıkarlarla birilerini yandaş kılıp kitlesel destek de oluşturuldu. Her tıkanmada hem müdahale hem de nifus taşınarak demokrafik yapı da değiştirildi. Öyle değiştirildi ki K. Kıbrısın geçmişini bilmeyen, yeni koşulalrla yaşayarak “sömürgesel yapılanış” sistemin koruyucu gücü haline gelindi. Gayri nizami kuralların işlediği,psikolojik hareket kültürüyle de hiçeleştirilerek korkutarak kabullenme sonucu günümüz K. Kıbrısın son kabinesi çıktı. Hele de bunu öneren ve onaylayan saraylının da geliş hikayesi de hala hatırda ise nerelre varıldığının kendisiyle karşı karşıyayız.
Yeni kabinede ne ararasanız var. Dürüslük tabi ki yok. Partiden partiye gezip siyasetçi kalanlar, Jet sgandalından adapasa olaylar yaşayıp onların örtülme hukuki yağına tanıkız. Kırgızistan macerasından tutn kirli yakıt kulanma ve ihale yolsuzluklarını yaşatan da ödül aldı. Mühürsüz etler veya birçok yolsuzluğa damga vurup soruşturması dahi yapılmayan eski makamcılar, şimdi birlikte kabinede müdahale sonucu istikrar ve reforum yapmaya hazırlıyorlar. İlk uygulamaların zam olacağı kesin. Müdahaleci Türkiye kesimi ise kendi şirketlerine verilme kaydıyla da nakit para gönderip yine kendi kasasına konulacaktır. Bilmem, seçilmemesine, aday olup kazanamama durumlarına karşın, müracaatçının diplomasını dahi kaybettirerek katrolaşmamasına neden olmaya varan uygulamalarına karşın istenen altın çocuk gerçeği de pek akla gelemeyecektir. Hep sorulan soruların da yanıtları var: örneğin neden tüm Kıbrıs AB üyesi yapılmadı veya AB sadece Güneyi aldı soruların yanıtını Laheye gidip saklanıp imzalamayan makamcı nedeniyle olduğu yanıtlı kişi de Türkiyenin istediği, kendinin de partisinin oy çokluğu ile seçilen başkanına “sizi Türkiye istemiyor” diyecek derecedeki cürtli makamcımız da var. Daha nice incilerimiz, altınlarımız ve babasının talebiyle makamcı olan şahıslr karşımızda birer teslimiyet yhetkilisi olarak duruyor. Ama şu lafı da bazılarına söyletirdiler: hiçolmaz sa kadın bakan da var!
Bir noktayı hatırlatmadan geçmeyecem: şu anda baş makamcı olup partisi önermeden atanan ve atandığı zaman alkışla önermeyen parti tarafından kabullenen Jetc, adapascı makamcı, tarihi bir de ibretliği vardır. Braktık parti parti dolaşmasını. Son dönemlerdeki internet resimleriyle nelerin çevrildiğini: Annan planı sonrası kurulacak “barışçıl CTP” hükümetine de önerildiler. Onlara koltuk vermek zoruyla, kendilerinin barışı savunma ihtimali de zamanında tartışıldı. Özelikle barışçıl güçlerde tepki görünce, yerine kurdurtulan ÖRP CTP ile kualisyon yaptı. Bunu da hatırlatmak önemlidir
Günümüz gerçeklerini anlamak için, sömürgesel işleğişi, hele de uygulanan yasadışı gayrı nizami şartları gözümüzün önünde tutmamız şart. Yine ülkemiz normal koşullar yaşamadı. Piskolojik harp teknikleriyle yönetildi. Kitleler buna hazırlatıldı. Korkurtarak davranış yapılmasını engelendi. Dışarı vuranları da katletiler. Ne İngiltere ne cumhurieyt ve nede Türkiyenin direk kontrolundaki dönemlerdeki siyasal cinayetler hiç aydınlatılmadı. Daha kötüsü, unuturuldu. Şu anda özellikle İngiltere son dönemi, cumhurieyt sürecindeki siyasal cinayetlerin nedenleri ile sorgulanmama ikilemi pek de sorulmaz. Unuturuldu. Korkutarak gerçekler hiçeleştirildi. Piskolojik hareket süreci, normal demokratik yaşam gibi kabullendirildi.Demokrasinin ne olduğunu bilmeden, sömürga altında değişik versyonlarını yaşarken kendini bağımsız zanetme teslimiyet kültürü yerleşti. Bu toplumsal değişme umutlarının da olmamasına yardımcı olundu. Bunların değiştirilemeyeceği, buna uyarak faydalanma krieterleri uygulandı. En sorunlu ve idiyalarla suç işleyenler makamlara taşınıp teslim alındı. Sanırım saraylının kaldırtılan İnterpol İngiltere kararı epey düşündürtmeğe yeter ve artar. Ama bunlar hiç konuşulmaz. Kuraalsız yaşamak yasa dışı ilkelerin belirleyici olduğu, buna bağlı mafyaların cirit atıp kriminal suçalrın yoğunlaştığı anda, krizlerin peşpeşe sıralandığı ortamda daha dün sgandalarıyla tartışılan hem de parti onayı olmadan atanma yapılıyorsa, Türkiyenin nasıl Kıbrıs sorusunun da yanıtının ta kendisiyle karşılaşıyoruz.
Bu gerçekleri bilerek, bunların üzerinden nasıl mücadele edilebileceği tartışıldığı anda geleceği kurtarma şansımızın da olduğunu hemen ekleyerek yazımı burada tamamlıyorum. Gerisi, bu sistemi ret edenlerin de bir araya gelip kendi seçeneklerini oluşturma çabası kalıyor. Piskolojik hareket kültüründen normal demokratik geçişi yaparak yeniden topralanma yolunu bulmak önemlidir.