yaklaşımlarÖzkan YıkıcıPuslu pazardan haftalık izler - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Puslu pazardan haftalık izler – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir mayıs haftasını daha sonlandırdık. Pazarın tatili, günün puslu havasıyla ağırlaştı. Günlerdir süren tozlu havanın gelgit yaşanırlığı, şimdi de puslu hava rapsodisine dönüştü. Yeni haftyya doğru yol almaya başlıyoruz. Geçen hafta, bulanık, tozlarla sıcağın, son anda yağış ile bulutların dansları arasında, bizim siyasal resmimiz de daha kolay çekilir hale sokuldu. Doğrusu, normal ülke olsa, yaşananlara “pes” demenin dahi hafif kalan tutumlar, peşpeşe sıralandı. Hükümet oyunları ve müdahale kozları oynunda kartlar elden ele dolaşıp yeniden dolaşıma sokuluyordu. Sonunda, yerel olarak herkesin “olmaz” dediği ama olur ile sonlanan atamayla demokrasi kelimesi kılıfının dahi darmadağın olan günleri yaşadık. En anormali denecek ve normaleşen önemli noktayı da kaçırmayalım: bu resim bizim siyasal kültürleşmemizin de kanıtıdır. Jet sgandalıyla Ünal görevden alındı. Ama, UBP erkanından bir kesim bunu protesto etmek için Lefkoşadaki UBP merkezini basdıydı. Sgandalı yolsuzluklu makamcının görevden alınmasının protestosu dünyada nadir görülen tutumdur. Bizim şaheser demorkasimizde, kökleşmiş “milli” partimizde ise normalleşti. Fakat, ayni oyuncular, bu defa sarayda bulunan ayni kişiyi makama atar. Hem de partisine dahi onaylatmadan ve parti liderinin açıklamasını yetirterek gerçekleştir. Bunlar normal şekilde hem de bir gün diye kısa zamanda oldu. Sabahleyin yapılan parti toplantısında Sucuoğlu açıklayarak “kendi başbakanlıktan vazgeçtiği” gerçeğini gizleyerek, yeni adayın kendi parti meclisinde belirleneceğini vurgular. İlgili atananın kızdığı ve hemen solluğu yandaşlarının yanında alıp sonra saray alakalı gelişmeler sonrasında, yiene Sucu oğlunu söylediğini yuturarak meclis kararı beklenmeden Ünal atandı. Sucuoğlu önce sonra da kendine sorulmadan atandığı gerçeğini görmezden gelen parti meclisi alkışlarla karşıladılar. Birkaç gün içinde yalanlar, tersinden uygulamalar ve ahalideki konuşmalar adeta ağırlıkla etrafta savruldular. Ama, birçok gelişme bizim medyada veya resmi meclis partielrinde nedense hiç konuşulmaması da tesadüf mü?

Haftanın birkaç günü böylesine hızlı geçti. Öyle hızlı geçti ki sadece gelişmeler değil, ayni kişilerin ayni parti gerçeklikleriyle uçuştu. Nerede ise ayni eksen kendi dedikelrini hem de birkaç saat içinde kendileri yalanlatıp başka tersinden sonuçlarla karşılaştık. Böylesi kısa zaman diliminde bu kadar tersinden işleyişler dünyada pek görülmez. Hele de bunnları sarayda oturup adını Cumhur koyan, parti lideri ve istifa eden başbakan, parti vekileri ve en son parti meclisi ile şerehlendirilmez. Sonra da bize gücvenin, isdikrar kelimeleriyle de kandırmacalara devam edilmekten de sıkılınmaz. Ama bunlar K. Kıbrıs gerçeğinin ta kendisidir. Üstelik, istemezüklerin oyunu nerelere getirdiklerinin de örneklenmesidir. Hiç uğraşmaya da gerek yok. Kısa zamanda bu kadar yalanlama, tersinden yapma tutumları normalleşiyorsa, parti organları da oylama yerine alkışla ayakta karşılıyorsa, bir tılsım aramak da nafile. K. Kıbrıstaki siyasal kültrleşmenin geldiği aşamanın yaşanırlığıdır. Çıkarlar sömürgecililkle bütünleşince, birçok yanlış birikip devam edilirse, bunların da teslimiyetçi sonucu olur. Bunu hala anlamaktan uzak duranlar ya kendileri de ayni konumdadır veya gerçekten kulanılmaya hazır aptal haline gelinmesinin acı gerçeğidir.

Her sorana ve ardından “olurmu bukadar” diyenlere hep ayni lafı ederim: Burası sömürge ise, Türkiyenin sömürgeleşme ile ilhaklaşma sürecini hızlandırıyorsa, oradaki gelişmelerin buraya yansıması da gerekir. Yaşanan budur. Nasıl ki bugün Türkiyede her alanda “böylesi de olurmu” soruları sorulurken, aynıları tekrarlanıyorsa, buraya da yansıması kaçınılmazdır. Net mesaj da veriliyor: Dörtlü kualisyonun bozdurtulması, pek de söylenmek istenmeyen 22 Ocak linç saldırısı, Erdsin Tatarın saraya taşınması, UBP kurultaylarına müdahaleler, ısrarla Tahsin denilmesi hepsi bize nasıl K. Kıbrıs sorusunun yanıtıdır. Ekonomi mi dersiniz; zahmet edip de son dönemli paketelri incelerseniz, elçiliğin dağıtım şebekesini izlerseniz bunu da kavramakta zorlanmazsınız. Yok sistemi normal sanaıp, demokrasimizin “çağdaşlığı” basınımızın yazmama tutumunba rağmen “özgürlük metiyeleri dizmeler” devam derseniz, elbet bu ilişkilerden de koltuk kapma oyunu size de kalır. Galiba ençok zorlandığımız nokta da bu. Hala fırsat bekleyip sırası gelmeyenler bütün yükü hiçeleşen UBP ekseninden yaparken, Türkiye gerçeğine ve özelikle Erdoğanın rejim değişme durumunu görmezden gelmeleri sonucu, günmümüzdeki gerçeklerin konuşulmasını da engeliyor. Medya ve konuşan siyasetçi veya akademisyenlerin önemli kısmı hep çizilen eksen içinden sorun bulmaya uğraşma çizgisini aşamamaktadır. Hala bu eksende oluyorsak, üstelik sağolsun yeni gündemi de hazırlamaya hahzır Takeci gazetecielrimiz de olunca, işler kıvamında. UBP çıkarlar partisi onca onursuzlukları kaldırırken, Tatar resmen yerde yürürken, kendini uzayda uçar sanan düşüncelere düşerken, muhalefet sadece UBP eksenli saldırılar la yetinirse, ne müdahale anlaşılır, nede gelecek için plan yapma şansları vardır. Zaten, çoktan gelecek para, paketlerin imzalanması ikllemine siyaset sokuldu. Yine de ahali normal halde gidiyor. Alıştığı siyasal kültürle, sistem içi birşeyler alma çabaları yaklaşarak ve işbirlikçi olup yalancıktan da olsa savunma düşünceleriyle hala umutları yeşermeğe devam ediyor. Arada Kıbrıs sorunu veya gaz damıtmaları da oluyor. Oda mipde bunaltılarının da ötesine çoktan geçti. Çünkü sistemle uyumlaşma ile Rum suçlama tavırları da aslında Kıbrıstaki federal süerçten çoktan kopuldu. İnanmayan şu soruları federalcılara sorsun: Nasıl bir federal yapı istiyorsunuz? Altını doldurmaya başlayınca da göreceksiniz aslında istememenin sonucuna raslarsınız. Fakat, çizilen sınırlarda bir de eldeki içi boş metinlerle parametre okuyarak bu iş kandırmacalı lingri gibi konuşuluyor. İşleyen ise yapılanışın kurumsalaşan şeklidir. K. Kıbrıstaki siyasetin nereye geldiğinin, seçkilerin neler kılındığı ortadayken, elçilik gerçekliği yayılırken, önümüze konulanlar malum ken  nasıl Federal Kıbrısa adım atılacağı da konuşma halinde dahi değilken, kandırmaca oynayarak teslimiyet süreci hızlanacaktır. Fırsatlarla ilhaktan Türkiye özerk bölgeğe dek seçenekelrin de daha canlanması da sürecek.

İnanmayanlar, ikibinlerdeki çizilen Ortadoğu resimlerine ve başta çokça vurgulanan Avrupa düşünce kuruluşlarının hazırladıkları Kıbrıs gelecek seçeneklerine baksınlar. Zaten gidişat da nereye olduğu ortada. Türkiye gerçeğini de hiç gözden kaçırmama şartıyla. Neden, Tahsin, Ünal derken de dosyaları varmış, şunu yapmışlarla bahane  olmasın. Zaten tercih bunlar üzerindendir. Bakalım oyun oynanırken, biz gerçeklerden daha bir koparken, nasıl daha aydınlıklı Kıbrıs için doğruları konuşmaya başlayacağız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin