yaklaşımlarÖzkan YıkıcıŞaka değil: NATO! - Özkan Yıkcı
yazarın tüm yazıları:

Şaka değil: NATO! – Özkan Yıkcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bazı kuruluşlar vardır ki daha kurulurken, karanlık günlerin adeta mesajdır. Hele uyguladıkları siyasetlerle, dünyayı darmadağın etmektedirler. Ne paradoksdur ki bu yapılara direk karşı çıkan, onları eleştirenler ve en can alıcısı “gerektiğinde gerilim” yaşayan devlet veya örgütelrin, ilgili kuruluşlara da üye olmak istemesi de gerçekten siyasal probaganda ve korkunun nedenli olumsuz etkileme gerçeğinin aynasıdır. Bu yapılardan en önemişi Natodur. Daha kurulurken emperyalizmin askeri siaysal örgütü olarak oluşurken, uydurulan  demokrasi ve özgürlük konusunda örnekleri de hiç yoktur. Tam aksi Natonun karanlık sayfaları ciltlere sığmayacak derecede çoktur. Üstelik en kirli politikalar, inanılmaz yalanlar ve askeri gizli açık operasyonlar hep kapitalizmi ayakta tutmaya yeni hegemonya kurarak sermayenin de gücünü pekiştirme politikasının yapısıdır. Bunu hep kanıtladı. Kıbrısta dahi Nato oyunları hep bilinip söhylenir. Bir anlamda ikinci paylaşım savaşı sonrası yeni hegemonist ABD merkezli olup öteki devletelri de içine alarak ulusarlarası örgüt şekline sokulan yapıdır. Nato bir anlamda Amerikanın uluslararası politikalarının uygulayıcı yapısıdır. Birçok devlet olmasına rağmen, son söz Amerika ve İngiltere tarafından söuylenmektedir. Bakmayın, zaman zaman “son dönemlerde de olduğu gibi” değişik sesler çıksa da sonuçta Amerikan çelişkileri gibi görülen durum sonucu Amerikanın yeniden toparlamasıyla devam edilmektedir. Harcamalar gibi savunulan bazı muhalif görüşler ise aslında örgütün daha askeri güce ulaşıp siyaseti gerçekleştirme politikasının algı opersyonudur. Son Ukrayna krizinde gördüğümüz gibi, görünürde AB sorunu çıkarken,Fransa “beyin ölümünden” söz ederken, birden askeri harcamalarını artıran, Amerikan kararlarının peşğinden koşan Almanya ve Fransa karşımıza geldi. Gerçekler, bu denli netdir.

Son dönemde , Ukrayna hegemonya savaşıyla birlikte, bir zamanlar Natoyu ençok eleştiren ülkeler dahi sıraya girip üyelik istediğine tanık oluyoruz. Üstelik, iktidardaki Sosyaldemokrat yönetimlerce. Bir zamanlar Natoyu en sert şekilde eleştirip bağımsız kalan ülkelerdi. Bunlar Filandiya ve isveç de olmaktadır. Zamanında Nato kurulurken, barışçıl nedenlerle direk karşı çıkan isgandinav ülkelerdi. Daha sorgucu olan, Filandiyanın bağımsızlığını oluşturan lider Lenin olma gerçeği de vardır. İsveç Başbakanı Palme Nato saldırılarına sert karşı çıkışı ve viyetnam savaşından Neoliebraleşmelere dek direndiği anda katledildi. Hala cinayet çözümlenmedi. Şimdi bu iki ülke düne dek direk karşı çıktıkları Natonun üyesi olmak için yarışa girdiler. Hem de sosyaldemokrat hükümetler döneminde.

Bir düşündürücü gelişme de şu: isveç ve Filandiya batıyla bütünleştikçe ülke içi faşizim hareketleri de tırmandı. AB üyesi olduktan sonra ülke gelirlerinin bir kısmı AB ceplerinde harcanmasıyla Filandiya ve isveçte ırkçı hareketler yükseldi. Elbet yabancı düşmanlığı da besleyici idoloji oldu. Şimdi, Natoya girmekle, hem direk yönetimde ırkçı faşist partielrin de olacağı muhtemeldir. Şaşırmayalım. Yine bu ülkeler rahatken, şimdi resmen Nato üyesi olmakla, ülkelerine askeri güçelr gelecek, harcamalarının bir kısmı daha askeri alana kaydıracaktır. Refahlık, bir anlamda geriye doğru kayacak. Ukrayna krizi ile oluşturulan probaganda dehşeti. Avrupada faşizmi açığa vururken, öte yandan da Nato aşklarını ateşlendirip gözleri kör yapma derecesine getirdi.

Elbet Kıbrıs cumhurieyti de Nato üyesi olmayı düşünüyor. Hani türkiye vetosu olmasa bu iş çoktan bitmiş olacaktı. Halbuki Şener Leventin de Avrupa gazetesinde yazdığı gibi Natonun Kıbrısa yapmadığı kalmadı. Hat da bizim şaheser tarihçilerimiz yazmasa da atmışlardaki yeniden tetiklenen toplumlar arası çatışmaların temel nedenlerinden birisi de Makariyos ise Küçüğün Nato değil Bloksuzlarda karar kılmasıdır. Ondan sonra harekete geçen ve direk ABD merkezli olan Türk ve Rum glatyoları provakasyonlarla yeniden toplumları gerip çatışmaya getirdiler.

Nato aşkı böyle bir şeydir. Gözler kör olur. Söylenen laflar düşünülmeden kolayca karşılık da bulur. Son isgandinav üye dönemi ve türkiyenin gösterdiği palyatif söylemler de bunlardan birisidir. Natoya girmenin engelenmesi gibi hemen algılanır. Çünkü bir başarı hikaye ihiyacı vardır. Halbuki Natoyu bilen süreci basit şekilde izlenenme döneminde Son sözün Amerikada olduğunu hep raslayacaktır. Hatırlarsınız: Nato genel sekreterliği için de Türkiye laflar söyledi. Sonuçta tek kurşun atılmadan kabul edildi. Bu konuda Türkiye daha çok bazı algı gösterileri veya ufak drecede bazı kazançlar için bu dili kulandığı da herkes tarafından bilinmesi gerekir. Zaten şimdi karşı olmak Natoyla dğeil Kürtlerle alakalı birşeyler kapma hedeflidir. Türkiye kamuoyu da muhalifleri dahi anti kürt hışmındaa oldukları için bu tür çıkışlara hemen alkışı basarlar. Bu ayrıntıyı da artık anlamak gerekir. Ret etmek değil Türk kartında birşeyler alıp iç politikada kada kulanma peşindedirler.

Yeniden Nato gündemde. Aslında doksanların tüm uluslarası hukukun da yerlebir edilme günlerinden geçiyoruz. Rusya ile direk veya kendi aralarındaki anlaşmalarla DOğu Avrupa ve ötesine Nato yayılmayacak sözleri ve anlaşmaları yapıldı. Ama hiçbiri tutulmadı. Sonra eski Sovyet topraklarına girmeyecekleri dendi, Ukrayna Gurcistan, Baltık devletleri hamlesiyle bu işler de bozuldu. Ukraynadaki son girişimle de Rusya muhadelesi sonucu da dünya vesayet  savaşı tırmandı. Anlaşmaları değil, stratejilere bakınca bunları daha iyi anlarız. Rusyayı kuşatıp etkisiz kılma, Çinin engelenerek kuşatılma temel hedef olayı işleyrek şimdi Ukrayna cepesinde sınanıyor. Bu sınamanın da meyvveleri isgandinav devletelrinin üyelik girişimi ve Rusyanın çenberini daraltarak ambargolarla etkisizleştirme stratejisi işlemektedir. Bunu yok sayıp demeçlerle uğraşırsak, hep kulanılan, aldatılan kişiler olarak tarihe geçeriz. Sanki Nato koruyacak duygusuyla da teslim oluruz. Tüm kirli karanlık uygulamalarını da demokrasi için denip de savunmaya başlarız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin