Orman yangıları olmasa, iki ülkede de önemli ziyaretler gündemin ilk sırasına hemen oturacaktı. K. Kıbrısa Türkiyenin başkan yardımcısı Fuat Oktay gelirken, Türkiyeye de Sudi Arabistan prensi Binselman uğruyordu. Elbet Fuat beyin ziyareti K. Kıbrıs dışıbdnda yankı bulmalyacağı kesin. Fakat, Binselmanın Türkiye ziyareti çok yönlü beklentilerle tartışılmaya devam edileceğine benziyor. Hele de söylenenen kadar, satır arası veya söylenmeyenler de olunca, olay merakları içinde yuvarlanıp gideceği izlenini de oluşturuyor.
Orman yangınları epey zarar verdi. Zarar ve yıkım yanında yönetiliş şeklinden tutun, konulan sansürler, söylenen yalanlar ve oluşan davranışlarla epey gündemleri zorlayhacağına inanç geliyor. Bu arada siyaset boş durmuyor. Ziyaretler peşpeşe olurken, içerikler oldukça önemlidir. K. KIbrıstaki krizler ve atamalı hükümet modelinin artık talinat dışı iş yapamama derecesine gelmesi sonucu, Fuat beyin gelişi elbet bazı kuşkuların da oluşması normaldır. Yapılmak istenecekler ve buradaki koltukçuların silikleşen gerçeği kuşkuları ve korkuları artırmaya adaydı. Öyle de oluyor. Fuat bey sıradan biri değil. K. Kıbrısın Türkiyedeki yönetim mekanizmasının lideri. Adını da Kıbrısla alakalı bakan olarak da sunmaktadır. İstenen paket içeriği artık malunumuzdur. Ülke gelişeleri de ortada. Fuat Beyin isteyecekleri ile buradakilerin tutumunu da tahmibn etnek zor değil. Üstelik daha dün gelen Çavuşoğlunun yaptıkları da akılda olunca, uygulanacak projeler dışında yapılacak hakaretlerin de derecesi korku getirmektedir. Tabi ki neden bazı K. Kıbrıs insanının Türkiyeye sokulmadığı sorusunu zinhal buradaki makamncılar sormayacaktır. Sadece nemalanma işdahı ve koltuğu koruma hesapları hep davranışlarda sergilenecektir. Bakalın Fuat Bey hangi izlenilerle ayrılacak. Bellin olan hayrımıza bir şey yok. Yalnız kuşkular Maraş hamlelerinin de araya sıkıştırılıp yeni krize oynanıp oynanmaması korkuları da mevcut.
Türkiye Fuat Beyi adamıza yolarken, Ankaraya da Binselman geldi. Bine Selman deyip de geçmeğin: Sudi prensi olup önemli geleceği açık Arap liderlrinden birisidir. Üstelik Selmanın çok önemli hamleleri de var. İrana karşı Körfez işbirliğini oluşturup cepeyi geliştirme bunların en önemlilerinden birisidir. Tahta yaklaştıkça ünü artıyor. Hele ABD çizgisinde olup İsrail ile de flört etmesi de katılınca, geleceği olan prenslerden birisidir.
Boşuna zamanında demediğini brakmayan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi prensle kucaklaşıp, ortak resmi vermeği adeta istemenin de ötesine geldi. Oysa prense zamanında demediğini brakmadı. Özellikle istanbulda katledilen Kaşıkçı cinayeti nedeniyle brakın bilgi dosyayı dahi veremeyeceğini ve daha sert ifadeler kulandı. Şimdi, önce Kaşıkçı dosyası verildi. Ardından “arap basınına göre” Erdoğan yalvararak ziyaret yapmak istedi. Gerçekleştirdi de. Türkiye resmi basını Erdoğanın davet edildiğini söylerken, Sudi basını tam aksi Erdoğanın kendisinin gelmek istediğini yazıyordu. Böylesi çelişkiler ilişkisinde kervan giderken, Binselman şimdi Ankaraya geldi. Ortak bildiri yayınlandı. Fakat, beklenen durumlar pek yok. Sadece Sudilerin iran cepesi konusundaki tahminler akılda kaldı.
Herkes bilir ki söylemek istemese de Binselman hikayesinde Türkiyenin para aradığı gerçeği ilk sırada. Sıcak para bulmna, döviz sıkıntısını aşma adına Sudilerin paralarına ihtiyaç duyuluyordu. Bu gerçeklik, bir anlamda Erdoğanın yerden yere vurduğu ve “vermem” dediklerini verdiği dönüşlerin özünde kaynak ihdiyacıdan dolayı kaynaklanmaktadır. Ortadoğu siyasetinde bu tür oyunlar hep vardır. Erdoğanın da ümmetçilik Yeni Osmanlıcılık politikaları da bu düşüncelerin zeminine uygun halde geliştirilmek istenmektedir. Demek istenir ki sert demeçler, tehtitler olsa da başka bir gün tam tersi dostumla başlayan cümlelere dönüşmesi muhtemeldir. Normal karşılanmalıdır. Birkaç yıl önce her kılığa sokulan Selman, şimdi beklenip sarılınan hasret giderilen kişi haline dönüştü. Bu durum günümüz yeni sömürge politikalarının nedenli kaygan ve sahte oluşunun ne yazık örnekleridir.
Gördüğünüz gibi Fuat bey ile Binselman ziyaretlere çıkarken, ardından brakacakları yine de konuşulacak. İlişkiler uygulamalar ve parasal hesaplarla siyasetleri örtme davranışları bize yeni zengin politik dersler de vermesi de gayet münasiptir. K. Kıbrıslılar konuşamayan veya sıra bekleyenlerin pek sesi çıkmayacak ken Türkiyede Binselman şu tartışmayı hemen başlatı: dün ne deniyordu ve şimdi ne yapılıyor paradoksunun yeni şarkısını öğrenmeğe çalışılınıyor. Gericiliğin Emperyalist çağda bu denli yükselmesi sürpriz değildir. Üstelik bu gericilik otoriterliklerle de süslenirken, bağımlı ilişkiler de hızla dönüşümler de geçirmeğe adaydır. Her türlü çelişkinin, hakaretin normal olduğu günleri yaşıyoruz. Bakalım bu defa K. KIbrısta PKK lı veya Fetocu kimlere nasip olacak.