YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı, yeni güven artırıcı önlemler teklifine verilen tepkileri değerlendirdi. Açıklamanın tamamı şöyle:
Son bir yıldır Anastasiadis’in verdiği iddia edilen yeni güven artırıcı önlemler teklifini tartışmaktayız. Geçtiğimiz aylarda mektup Kıbrıslı Rum basına sızdırılınca konu yeniden alevlendi.
Ersin Tatar ve diğerleri uzun süre bütün bu tartışmaları duymamazlıktan geldi. Geçen aylarda Mevlüt Çavuşoğlu resmen reddettikten sonra “tamam efendim” mesajı gönderip koro halinde onlar da reddettiklerini açıkladılar. Bir süredir de Ersin Tatar yeni önerileri açıklayacaklarını söyleyip duruyor ama yeni emirler henüz Kuzey Lefkoşa’ya ulaşmadı. Mevlüt Çavuşoğlu geldi gitti, ancak beklenen emrin yazımı tamamlanmamıştı o yüzden “değerlendirdik” demekle yetinildiydi. Şimdi Fuat Oktay geldi, o da “güven artırıcı öneriler zulüm artırıcı önerilerdir” dedi ama anlaşılan henüz kendi önerileri hazır değil. 20 Temmuz’da gelmesi beklenen Tayyip Erdoğan’ın emri basının önünde tebliğ etmesi olasılıklar arasındadır. Herkes kriptoyu bekliyor ki Anastasiadis’e Kıbrıslı Türklerin önerisiymiş gibi sunulsun yani Kıbrıs’ın kuzeyi o kadar egemen ki, Ankara’dan emir gelmeden kıllarını kıpırdatamıyorlar…
Külliye yapılıp padişah edası ile içine oturup egemenlik nutukları atma hayali kuran Ersin Tatar’ın düştüğü bu zavallılık halini görmeyen kaldı mı? Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ziyarete gelen üst düzey yöneticilerin kuzeye geçip kendini de ziyaret etmesi için yalvarmaktan helak oldu. Kendi kendine monologlar yapıp da eğlenmekte… Lefkoşa’nın güneyindeki Azerbaycan Elçisini veya elçilik şoförünü bile kuzeye getirtip Azerbaycan bağımsızlık günü kutlamalarında “tek millet üç devlet” nutuklarını dinletememekte, kendi kendine şov yapmaktadır. Artık Türkiye’deki etkinliklere bile davet edilmemektedir. Gelinen nokta budur…
Maraş’ın yasal sahiplerine iadesi yeni bir talep değildir. Defalarca masaya konmuştur. Maraş’ın yasal sahiplerine iade edilmesi Kıbrıs’ın yeniden birleşmesine giden süreçte önemli bir adım olacaktır. Bunu yapmak yerine gerginliği artırmak yalnızca Kıbrıslı Türklerin hayatlarını zorlaştırmaktadır. Herhangi bir karşılık beklemeksizin Maraş’ın askersizleştirilerek, BM denetime verilerek yasal sahiplerinin geri dönüşüne imkan tanınmasını YKP daha önce de talep etmişti, yeniden bunun altını çizeriz…
“Doğrudan ticaret” tartışması yeni değildir. KKTC tanınması asla gerçekleşmeyecek bir hayaldir, boş bir hayal peşinde koşmak yerine, Yeşil Hat tüzüğünde uygulanan prosedürlere benzer bir uygulama ile Mağusa limanı doğrudan ticarete açılabilir, bu yönde daha önce hazırlanmış öneriler vardı, bu öneriler kktc mührü vurulması sevdası yüzünden heba edilmişti, bu gereksiz iddiadan vazgeçilerek, AB mevzuatına uygun deniz limanlarının açılmasının önündeki blokaj Türkiye’yi yönetenler ve Kıbrıslı Türk liderliği tarafından kaldırılmalıdır. Doğrudan ticaret mümkündür, yeter ki uluslararası hukuka uygun gerekli adımlar atılsın…
Ercan (Timbou) havaalanının açılmasının da bu çerçevede masaya konduğu iddia edilmektedir. Belli ki Türkiye’nin direktifi ile bu da reddedilmektedir, gene ayni tanınma nutukları eşliğinde. Tüm bunların hayata geçirilmesi için yıllardır lobi yapan Ticaret Odası kendi çıkarlarına aykırı şekilde, milliyetçilik kurbanı olarak sessiz kalmaktadır. Onlar da Türkiye’yi yönetenlerin talimatlarına aykırı hareket edemiyorlar…
YKP, yeniden çözüme giden süreçte tüm güven artırıcı önlemleri desteklemeye devam ettiğinin altını çizer. YKP, Kıbrıs sorunun çözümünün tüm Kıbrıslılarn yükleneceği bir ödev olduğunu hatırlatır ve kim kazançlı çıktı kim çıkmadı hesabına kapı açılmaması uyarısı yapar; yoksa diğer tarafı alt etmiş ve kazançlı çıkmış gibi pozlar ne Kıbrıs ne de dünya barışına hizmet etmez…
Halkın büyük kesiminin çıkarına olmayan, Kıbrıslı Türkleri tüketen tanınma masallarının yarattığı maceralara karşı herkesi tepki koymaya çağırırız, ayrı devlet talebinin yok oluş siyaseti olduğunu yeniden vurgularız.