Son günlerde adamızda önemli kamuoyu araştırmaları açıklandı. Özellikle bazıları bildik resmin rakamsal dengelenmesi gibi geldi. Fakat, bilgisizlik nedeniyle bazen kolayca kandırılma tehlikesine de sık sık rasladım. Buna girmeden bazı noktaları deşmekle başlayacam.
Kamuoyu araştırmaları önemlidir. Fakat, kendine has kuralları ve değerlendirme düşünce şekilerine de dikat etmemiz şart. Öncelikle Kamuoyu yapan kuruluşun duruşuna ve yapılış şeklnine dikat etmek gerekir. İlk bilimsel dikate alınması gereken, araştırmayı yapan şirketin dürüslüğü ve uyguladığı bilimsel tekniklere önem vermeliyiz. Kuruluş doğru tekniklerle bilimsel ölçekleri kulanıyorsa, bu ilk önemli eşikten geçtiğimizin işaretidir. İkincisi, yanıtı veren insanların dürüstlüğüdür. Sık sık yandaş veya şirketin yeri bilindiği zaman bazı kişilelrin ona göre yanıtlar verdiğine raslamak kolaydır. Demek ki önce araştırmayı yapan şirketin resmen kulandığı teknikler ve duruş şekli önemlidir. İkincisi de yanıtlayan kişilerin samini ve kendi düşüncelerini hangi kuruluş olursa olsun aynen yanıtlama tutarlığı da tamamlayıcı durum olmaktadır. Ozaman kuruluş ve yanıtlayıcı dürüslüğü doğruluğundan sonra başka konulara geçelim.
Kamuoyu araştırmaları elbet önemlidir. Fakat şu ince noktayı da dikate almalıyız. Kamuoyu araştırması ilgili konuda insanların düşüncelerini yansıtır. Bir anlamda örneğin ülkenin net gerçekleriyle eşit değildir. Katılımcıların düşünceleri öncüldür. İnsanlar ülkede faşizim varken, demokrasiden dem vurmaları gibi. Bu nedenle kamuoyu araştırmasını okurken, sonra değerlendirmeğe alırken, ülke veya konuyla alakalı gerçeklerin aynen yansıtıldığı kolay düşünceden uzak durarak değerlendirmek şart. Konuyla alakalı kamuoyunun düşünceleri karşımıza gelir. Buda, araştırma alanındaki gerçekler ile yaşayanların ilişkilerinin, bağlantılarının nasıl düşünceleştiğini buluruz. Bunu sakın unutmadan değerlendirmek önemlidir. Örneğin, hala K. Kıbrısta yapılacak araştırmalarda özgürlük ve demokrasicilik ekseninde şaşırtıcı ters yanıtlar bulmak kolaydır.
Tekrar edelim: kamuoyu araştırmaları karşımıza dürüstçe yapıldıkça, yaşadığımız hernangibir konuda bazı tutumların karşılığını buluruz. Buda insanların düşünsel olarak nerelerde olduğuna da tanık olma şansımız olur. Bu siyasal olarak toplumsal değişimin yeri, yaşanan koşulların nedenli karşılık bulduğunun da cevabına ulaşırız. Öyle tüm genel çerçeveleri yakalamak mümkündeğildişr. Sosyolojik bir araştırma gibidir. Üstelik araştırmayı yapan kuruluşun soruları soruş şekli ile de alakalıdır. Soruyu sorma şekli, verilecek yanıtı da sınırlayarak sadece o alanla sınırlatığını da unutmayalım. Hemen bizlik örneği verelim: son günlerde K. Kıbrısla alakalı araştırmalar yapılıyor. Birçok sonuç açıklanıyor. Fakat, genelikle şu eksenden yansıyış bulmayız. Son gelişmelerle birlikte şikayetler sıralanırken, açıkça müdahale yapan Türkiye ile alakalı hiç veri yok. Oysa suçlanan ve güvensizlik endeksinin başına konulan politikacıların nasıl müdahale ile koltuklara oturtulduğunu yaşayarak gördük. Bu konuda hiç soru yok. Belki de soru sorulsaydı, kamuoyundnaki rakamlar bizi hala sanki Türkiye yapmamış duruşuyla da karşılaşacaktık. Tüm yaşanana rağmen Türkiyesiz olmaz veya dokunma tutumu tabu gibi yaygındır.
Verdiğim Türkiye örneği ile de size her araştırmanın kltümden varıma ulaşmadığını da akılda tutmanızdır. Sınırla alanda, belirlenen sorularla ve yanıtların da sınırını koyarak gerçekleşir. Yine de bize kamuoyunun görüşlerini belirtme amacında önemli referanstır. Fakat, yine yanılmayalım: kamuoyu araştırmalarındaki rakamlar eğer sosyal muhalefet çizgisinde olmuyorsa, sırf şikayetname şeklindeyse, bunun değişim isteme noktasında da sorgulanmalıdır. Çok basit yaşadığım bir gelişmeyle açıklayayım: Cuma günü Mağusada konuşmaları izledifm. Onca Mağusa rezaletine karşın konuşanlar hem de ismaile karşı olmalarına rağmen “UBP” kazanır diyorlardı. Sanırım, Mağusada bir araştırma yaparsanız ayni yanıtı yakalarsanız. Tıpkı genel seçimlerdeki son seçimi kazanan UBP gerçeği gibi. Demek ki kamuoyu araştırmaları önemli verilerken, bunların sadece düşünce yansıtıcısı olduğunu da kaçırmayalım. Hat ta herkesin kabullendiği torpil ve yolsuzluk endeksleerine karşın, yine de yoktur diyenlerin olması tesadüf değildir.
Kısaca, kamuoyu araştırmaları önemlidir. Ancak direk gerçeklerin de aynası değildir. Her kuramın kendi ilkeleri vardır. Bunu ona göre değerlendirdikçe tehlike yok. Yeter ki tüm yükleri tekilin sırtına yükletilmeme yanlışına düşelim.