yaklaşımlarÖzkan YıkıcıReferandum sonrası Tunus - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Referandum sonrası Tunus – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Ortadoğu projesininin ikinci ayağı arap ayaklanmalarıyla başladıydı. Başlangıç beklenmeyen bir ülkede başladı. Beklenmemiş olması ve ayaklanmaların haftalarca sürmesi sonucu, dünuya kamuoyu Tunusa ilgi göstermek zorunda kaldı. Nitekim, Tunus ayaklanmaları iç dinamik tetiklemesiyle olması, değişik güçlrin oluşuyla dış müdahale önce tereddütler, sonra da kendilerinin denetleme fırsatıyla daha bir karışık hale geldi. Sonuçta Zeynel Abidin iktidardan kaçarak yenildi. Fakat, 2011 beri Tunus hep siyasal çalkantılarla yeni yolda krizlerle karşılaştı. Sonuçta, geçen hafta sonunda yapılan Anayadsa referandumla yenin bir sürece evrildi. Kimisine göre Laik Tunus simgesi geçerliyken, kimine göre de otokrasiye geçiş dönemine girildiği inancı yaygındır. Her pencere kendi açısından bakıyordu. Tek net olan İslamcı Müslüman kardeşlere artık seçimle iktidar yolunun kapatılması ve öteki yine sorgulanması gereken gidişat da otokrasi tehlikesinin artışıdır. Kısaca, Tunus yeni bir siyasal döneme adım atıyor. Kiminin memnun kimisinin de kaybettiği, ama ahalinin resmen boykot tepkisiyle de beyenmeme duruşunun karışıklığında yerini almaya çalışacak.

Tunusta geçen hafta sonu Anayasa referandumu gerçekleşti. İlginç sonuçlar vardır. Birbiriyle çelişen görünümlerin arkasında siyasal partilerin duruşunubn olması da başka kuşkuların yeşermesine neden oluyordu. Oldukça az katılım oldu. Buna karşılık yaklaşık Y.94  cıvarında evet oyunun çıkmasıydı. Hem az katılım hem de oldukça fazla evet ikilemleri hep kuşkuludur. Üstelik halkın sandığa gitmemesinde partilerin tavrı da önemlidir. Ayrıca, önemli büyük sendikal federasyonların da boykota aktif katılmaları, gelecek Tunustaki kuşkuları daha da artırıyor. Boykota katılan partilerin hem islami hem Ulusal Kurtuluş cepeli sol eksenden olması ise işin sorgusunu tetiklemektedir. Oylamayı Seydiye yakın güçler ve devlet içi kesimler destekledi. Bu taplo zaten yapılanın nedenli tehlikeler içerdiğini de işaret etmeğe yetiyor.

Tunusta anayasa referandumu gerçekleşti. Bu oylama belirli yerlerde de yankı getirdi. Örneğin, Türkiyede Kemalistler, itihatcılar gayet memmnun. Anayasanın geneline değil, islamınn devlet dini olmasının çıkarılması ve laiklik ilkesinin konulmasına alkış tutuyorlardı. Bir anlamda moral buluyorlardı. Türkiye ortamında Tunustan gelen bu gelişmenin elbet böylesi karşılığı olması da tesadüf olmaması gerekir. Üstelik Müslüman kardeşlerin kaybederek Erdoğanın yalnızlaşmasına da memnun oldular. İslamcı kesim ise net olarak karşı çıktı. Öyle eleştirdiler ki Tunustaki siyasal islam temsilcisi Ganubiden daha da fazla sertlik içeren kelimeler kulandılar. Bu bakışlar dahi Tunus olayının nedenli uluslararası etki yaptığının basit kanıtlarından birisidir.

Oysa Seyidin devlet başkanı seçilmesine direk veya dolaylı yoldan boykotçu partiler destek verdi. Örneğin Müslüman kardeşli Ganubinin partisi silik aday çıkarıp oylarını SSeyidiye yönlendirdi. Aynen solcu Ulusal Kurtuluş cepesi örgütleri gibi. Halbuki Seyidi ordunun da gücünü kulanıp önce parlementoyu devre dışı braktı. Resmen askeri darbe gerçekleştirdi. Ancak, hedefinde öncelikle İslamcılar vardı. İş demokratik yapılara gelince iş işten geçti. Nitekim sunduğu anayasayı parlementoda tartıştırtmadı. İnternet üzerinden kontrolü şekilde konuşturtu. Yetkilerin önemli kısmını eline geçirdi. Bir anlamda kararnamelerin de yasalığını getirdi. Parlemento yetkileri daraltıldı. Hükümeti devirmek için 3.2 cıvarı oy ilkesini koydu. Özelikle yargı atamalarında başkana çok önemli güç verdi. Yargı yapıların oluşumunu mesleki değil başkanlık yetkisine taşıdı. Ama, islam devleti ilkesini kaldırtıp laiklik ibaresini koydu.

Buna benzer birçok otoriterliği çağıran madeler konuldu. Seyidi profesörlüğünün simgesini koyup demokrasi sözlerini söyledi. Fakat yaptıkları hep kuşkulu. Üstelik dierk partilerin tetiklemesiyle oylamaya yarıdan çok daha az katılım oldu. En güçlü sendikal örgütler de boykota katıldı. Tunusta demokratik örgütlerin güçlü olduğunu bilirsek, bunun anlamını daha iyi anlarız. Zaten gerek otoriterliğin gerek se islami siyasallaşmanın tututmamasının da nedeni güçlü demokratik örgütlerin etkileridir. Yine de tıpkı Türkiyedeki devletçi Kemalist ve itihatcılar gibi çevreler bundan memnundur. Çünkü Türkiyedeki AKP karşıtlık gözüyle bakışın katgısını unutmayalım.

Tunusunb en önemli aşmazı tıpkı geçiş döneminde olduğu gibi solun bir araya gelip ortak tavır koyamamasındandır. Hat ta sol aday yerine itifkak adıyla bazı ulusal solun devletçi kesime destek verip solu öteleyerek bu karışıklıkta merkezi eksende kalışın da katgısı vardır. Güçlü demokratik örgütlerle genelde sol buluşamadı. Bunu her seçimde itifaklarda yaşandı. Buda önemli derstir.

Kısaca: Tunustaa anayasa referandumu gerçekleşti. Katılım oldukça az. Boykotcuların da iyi çalıştığı anlaşılıyor. Geçirilen Anayasa ise hangi gözlükle baktığınıza bağlıdır. Belli olan, önemli ortak destekle seçtirtilen Seyidi şimdi onu seçenleri de dıştalayan, otokrasileşme adıyla anılan yeni kurumsallaşmayla kendine oynuyor. Ordunun desteği tartışılmazdır. Yargı atamaları da kontroluna alıp parlementoyu da dıştalayınca, gelecek Tunusta suların pek berak olacağı belli değildir. Solun öteki güçlerle nasıl buluşacağı sorusu da hala günceliğini koruyor.oldukça bulanık halde akacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin