Yakın tarihimizi bilme yolunda, eski adıyla Seylan, sonradan Sirilanka olan ada, iki önemli siyasal olayla önemli yeri vardır. 71 Seylan ayalklanması bunlardan biridir. Oluşan halk ayaklanmasının bastırılmasında, ABD, Çin Hindistan ve Sovyetler birliği önemli katgıda bulundu. Böylelikle Seylan sosyalist dönemi kaybetti. İkinci yakın tarih olayı ise yaklaşık27 yıl sıcak şekilde yaşanan Tamil ayaklanmasının bastırılmasıdır. Bu bastırma olayına bazı kesimler Soykırım dahi söylemektedir. Üstelik Tamil katliyamının gerçekleşmesinde yine ingiltereden Çine onayın ötesinde destek verildiği bilgileri de pek az değildir. Böyle uluslararsılaşan yakın tarihi ile her dönem tartışılan Sirilanka, şimdi de aylardır süren ayaklanmaların, sarayları basması ve başkanların kaçışı süreciyle, şimdiden tarihin önemli sayfaları olarak yazılmayı hak ediyor. Öyle de olacak.
Yukarda özetlediğim Sirilanka yakın tarih gelişmeleri sonrası, bazı günümüz örnekleriyle aklımızı zorlayalım. Tamil katliyamıyla yükselen Rahapakslar sülalesi Sirilankada yönetime yerleştiler. Arada başka kesimler de yönetimin bır kısmını alsa da yine sandık yoluyla Rahapakslar Tamil katliyamı sonrası, yükselen Budisler ırkçı militarist kahraman simgeleriyle seçimleri de ırkçılık ve baskı üzerinden kazandılar. Böylesi iktidarların da karakterislikleri de teker teker yapıldı. İsterseniz bazılarını aşağda yazalım….
Hafta başından itibaren, Türkiyeli bazı yazarlar Sirilankayı anlatmaya çalıştılar. Bazı örneklerle de bir mesaj verme çabaları oldu. Özellikle Ergin Yıldızoğlu, Mustafa Durmuş Ve Camal Tunçdemir konuyu değişik ama tam vurucu bulgularla okuyucusuna sundular. Dileyen bu hazıları okur…
Şimdi gözlerinizi yumun ve sanki Sirilanka değilmiş gibi de verilen örnekleri yorumlamaya çalışın: ülkeye yönetici olarak seçildikten sonra, aylesinin elemanlarını değişik yerlere yerleştirdi. Büyük saraylar yaptı… Tartışmalı haline rağmen, hem yapılacağı yer hem de gereksinimi nedeniyle hava alanı konusu konuşuldu. Ama, ulaşımın pek de öenmli olmayan ama büyük eser adıyla da büyük bir hava alanı yapıldı. Elbet işleyişte yapılan tüm eleştiriler doğru çıktı. Yeni hava alanına uçak insin diye zorunlu seferler konuldu. Yine de istenilen olmadı….
Ülkede değişik güçlerle denge oyunu oynandı. Hem İMF hem Çin hem de yeri geldikçe Hindistandan yardım alındı. Yani borç… Nitekim tartışmalı bir limanı çin yapar. Ancak borç ödenemez. Çin limana konmaya başlar. Alınan borçlar ödenemez. Lüks tüketime harcanır. Borçlar artar. Hazinede para azalırç Döviz sıfırlanma aşamasına gelince, yükselen borçlar da ödenemez. Buna benzer olaylar gelişirken, yakıt gıda sıkıntısı başlar. Öğrenciler protestolara çıkarlar. Bir yerde Kolonbo kentinin içinde dayanışma ve adalet çadırı kurarlar. Bunu hemen saraylı kesim bbasar.. Bu tepkiler büyür ve genele ulaşır. Sonuçta saray da basılır. Başkan önce direnir. Sonra etrafını temizleyerek ayakta durmaya çalıştı. Fakat, oyalamaların sonucunu alamaz. Artan direniş sonuçta sarayda soluk alır. Havıuzda yıkanılır. Lüks yatakta yatılır…
Liderler hemen teslim olur. Kimisi kaçar kimisi istifa eder. En son Cumhurbaşkanı da istifa eder. Oy çokluğu ile eline geçirdiği yetkiler ve yasalar onu koruyamaz. Kimine göre başka ülkeye gider. Çünkü, sokak tepkisi onun da yargılanmasını talep ediyordu. Böylelikle katliyamla kahramanlaşan ayle, yine halk isyanıyla yönetimden uzaklaştı. Şimdi kuşku gelecek şu: onca tepki sonrası yerine kim gelecek. Bu soru önemli. Çünkü muhalif ortak siyasal duruş yok. Üstelik Budis milliyetçiliğinin de yeniden tekrarlanma tehlikesi de var. Akbabalar ise çoktan üşüştü. İMF Çin ve ABD çoktan Sirilanka masasına oturdular. Sirilankada ise kim oturacak belli değil. Muhalefet hükümet kurma ve parlemento ise yeni başkanı seçme sürecine girdi. Başkan Rahapaks kaçmasına ve istifa edeceğini belirtmesine rağmen, bir muama ile Maldivlere uçtu. Birden gözlerimi açıp Sirilankayla konuşmaya başladım. Bu da başka bir handikap.
Yukarda özetlediklerim, son aylardır ki direniş dışındakileri tekrardan yanyana koyun. Aklınıza hangi ülke geliyor desem, eminim birçok ayni düzeydeki ülkeği sayarsınız. Fakat, uygulamalar veya muhalefet lafazanlıkları bir yana bu bilmeceği de çözecek olan sokaktaki halkın direnişi olduğunu Sirilanka yeniden hatırlatı. Tabi şimdiki soru, sonrası ne olacak. Siyasal önderlik de burada oldukça önemlidir. Peki, kendinizi Kıbrısta koyun veya Türkiyeye indirgeğin, bu denli uzun zaman direnişinin sağlanma ilk koşuluna sahip mi sorusuna yanıt bulmak önemlidir. Diktatörleşen veyan hanedanlaşan rejimlerin öyle kolay kolay gidecekleri yok. Buda Sirilanka örneği ile neyazık yeniden anımsatıldı. Bir saat grevde dahi beklemekten kaçan K. Kıbrıs eylemcilerine ise bu elbet pek de anlamlı dahi gelmeyecek. Onun için umut gelecek için yeşermiyor. Kazanılsın ki inanılsın basit denkleminin oluşması şart.